Geçtiğimiz hafta Zonguldak’ta gözaltına alınarak Adana’ya götürülen Halkın Günlüğü gazetesi yayın yönetmeni Hıdır Gürz tutuklanarak cezaevine gönderildi; TGDP tutuklu gazetecilerin sayısının 51’e yükseldiğini duyurdu. Basın Enstitüsü Derneği de basına yönelik tehditlere karşı çağrı yaptı.
Geçen hafta Halkın Günlüğü gazetesi ve Demokratik Haklar Derneği büroları ile Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) üyelerinin evlerinde gözaltına alınan 23 kişiden gazetenin yazı işleri müdürü Hıdır Gürz‘ün de aralarında bulunduğu toplam 8 kişi çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
22 Şubat akşamından itibaren çeşitli illerde yapılan operasyonlar sonucu Adana’ya götürülen Halkın Günlüğü gazetesi Mersin şube temsilcisi Deniz Kısmetli ile birlikte toplam 12 kişi savcılıkta alınan ifadeleri ardından 25 Şubat’ta serbest bırakılmıştı.
Tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edilen 11 kişiden ise sekizi tutuklanarak cezaevine gönderildi, üç kişi serbest bırakıldı.
Tutuklananlar arasında bir haber için gittiği Zonguldak’ta misafir olarak kaldığı ev basılarak gözaltına alınan Halkın Günlüğü gazetesi yazı işleri müdürü Gürz de bulunuyor.
Operasyonlar ise çeşitli illerde DHF ve destekleyen örgütlerce protesto edildi.
Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Çağla Yeleser de, haber yapmak üzere Diyarbakır’a gitmek için geldiği Ankara Şehirler Arası Otobüs Terminali’nde (AŞTİ) Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı polislerce aynı gün gözaltına alındı.
TGDP: Sistematikleşen sansürcülüğün dışa vurumu
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) 25 Şubat günü yaptığı yazılı açıklamada, Gürz’ün tutuklanmasıyla tutuklu gazeteci ve yazarların sayısının 51’e yükseldiğini söyledi.
Düzen muhalifi kişilere yönelik gözaltı ve tutuklamaların “Söz, eylem ve örgütlenme özgürlüğüne, basın özgürlüğüne, düşünce ve ifade özgürlüğüne, halkın haber alma hakkına yönelik doğrudan bir saldırı” olduğu açıklamada vurgulandı.
Platform, Yeleser’in gözaltına alınmasının da bu saldırıların sistematikleştiğini ve artarak sürdüğünü gösterdiğini belirtti.
Açıklamada, yaşananların Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğa gibi devlet yetkililerinin “Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğü sorunu yoktur” ifadelerini yalanladığını ve geleneksel devlet politikası olarak sistematikleşen 100 yıllık sansürcülüğü dışa vurduğuna yer verildi.
BED’den “gizli-açık tehditlere karşı” somut adım çağrısı
Basın Enstitüsü Derneği (BED) – IPI Ulusal Komitesi de bir yazılı açıklama yaparak, “Hükümet basın özgürlüğünün “Amerika’dan bile ileri” olduğunu düşünse de, Türkiye listelerde sadece ABD’nin değil, dünyanın birçok ülkesinin de gerisine düşmüştür” dedi.
Komite gazeteci Mehmet Metiner‘e yönelik suikast girişimi ve Ahmet Hakan‘ın gözaltına alınması ve Hrant Dink cinayetiyle ilgili yazdıkları kitaplar nedeniyle Nedim Şener ve Adem Yavuz‘un tehdit edilmelerine de değindi.
“Halkın gerçekleri öğrenme hakkının önündeki en önemli engel, gazetecilerin gerçekleri görüp de başlarını derde sokmamak için görmezden gelmeleri, yani oto sansürdür” denilen açıklamada yetkililer, gazetecileri gizli açık tehditlere karşı korumak üzere somut adımlar atmaya ve “yasalarda özgürlük ihlallerine dayanak teşkil eden maddeleri ayıklamaya” çağrıldı. (Bia)