“GURBETTE BİR ALLI TURNA: SÜMEYRA” BELGESELİ, 12 HAZİRAN’ DA İSTANBUL’ DA SEYİRCİSİYLE BULUŞUYOR…
“…Analardır adam eden adamı. Bir de türküler. ‘Bir yiğidi bir kötüye kul eyler’ vefasız dünyanın, yalan dolanı, alçaklığı, kadirbilmezliği karşısında bizi, insan olarak ayakta tutan türkülerimizden gayrı neyimiz var? “ diyen Sümeyra Çakır bu yıl 70 yaşına girdi.
Sümeyra Çakır’ ın 70. doğum yılı 12 Haziran’ da İstanbul’ da eşi Hasan Çakır ve Dostlar Müzik Topluluğu’ nun birlikte düzenledikleri “Sümeyra Çakır 70 Yaşında/ Çocukların Dileği Barış” etkinliği ile kutlanacak.
Yönetmen Şenay Kumuz’ un Türkiye ve Almanya’ da çekimlerini tamamladığı “Gurbette Bir Allı Turna/ Sümeyra” belgeselinin ilk kez gösterileceği kutlama etkinliğine Dostlar Müzik Topluluğu, Ruhi Su Dostlar Korosu ve Karabey Aydoğan da türküleri ile katılacak.
Sunuculuğunu Özlem Çuhadar Koşal’ ın yapacağı kutlamada Sümeyra Çakır’ ın eşi Hasan Çakır da hayat arkadaşı Sümeyra Çakır’ ı anlatacak.
Sümeyra Çakır için 2. kutlama etkinliği Eylül 2016’ da doğum yeri olan Edirne’ de gerçekleştirilecek.
***
Sümeyra Çakır 25 Mayıs 1946’ da Edirne’ de dünyaya geldi.
“…Edirne’ de doğdum. Babam İstanbul’ da çalışıyordu. İstanbul’ da büyüdüm. İki erkek kardeşim var. Orta halli bir ailenin çocuğuyum. Daha ilkokul çağlarında müziğe karşı büyük bir isteğim vardı. Müzikle uğraşmak, keman çalmak istiyordum. Ama annem-babam bu isteğimi pek ciddiye almadılar. Bir kız çocuğunun müzik eğitimi görmesi, tabi onlar için pek ciddi bir şey değildi. Müzikle böyle amatörce uğraş içinde olduğumuz yıllar. Fakat ilkokul, ortaokul, lise ve üniversitede hep şarkı söylemeyi sürdürdüm…” diye anlatıyordu çocuk yaşlarda başlayan ve bir ömür boyu kaybetmediği, müziğe olan tutkulu bağlılığını.
İlk ve ortaokulu Ankara ve İstanbul’da okuyan Sümeyra Çakır, Beşiktaş Kız Lisesi’ni bitirdikten sonra girdiği İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka Mimarlık Fakültesi’ ni 1969 yılında bitirir. Üniversiteye devam ederken, aynı zamanda 1966 yılında başladığı İstanbul Belediye Konservatuarı Klasik Batı Müziği Şan Bölümü’ nde 1977 yılına kadar eğitim görür.
1971 yılına gelindiğinde onun hayatını baştan aşağıya değiştirecek bir rastlantı sonucu Ruhi Su’ nun sesiyle tanışır. Bu karşılaşmayı bir yazısında şöyle anlatıyordu Sümeyra:
“…Müzikle gerçekten ilgilenmeye başlayışım, Ruhi Su’ yu tanımakla oldu. Benim okuduğum İstanbul Teknik Üniversitesi’ ne gelir, konserler verirdi. İlkokuldan beri gerçekleştirilememiş müzik tahsili yapma rüyamı, ancak üniversitede öğrenci olduğum sırada Konservatuvar’ ın akşam bölümüne girerek, biraz geç kalmış da olsa, yakalamaya çalışıyordum. Tam o sırada Ruhi Su’yu duydum. “Bebek Türküsü “nü söylüyordu. Soluksuz kaldım. Bu hayranı olduğum Alman romantikleri Schumann, Schubert ve Brahms değildi. Onları söyleyen seslere de hiç benzemiyordu. Fakat onlar kadar güzel, hatta onlardan daha çok insan ve toprak kokusuyla yüklüydü. O günden sonra ben de hep türkü söylemeye başladım. O dönemde ben de konservatuvara gitmeye karar verdim. İstanbul Belediye Konservatuvarı Ses Bölümü’ ne devam ettim. İşte hayatımı değiştirecek olan bir kararı da o dönemde vermiştim: Ruhi Su gibi sanatçı olmak…
Bundan sonraki dönemde hep Ruhi Su’ yu aradım. Şansım varmış O’ na ulaşabildim. 12 Mart 1971 darbesinin hemen sonrasında ders almaya başladım. O günlerde birçok arkadaş, gerek politik gerek ekonomik nedenlerle yurt dışına gidiyordu. Bu ara okulda tanıştığım mimar arkadaşımla evlendim. O dönemlerde iş bulma gibi pek çok sorunlarım vardı. Arkadaşlarımın çoğu Almanya’ya gitmişti. Ama biz, Türkiye’ de kalmaya karar verdik, Ruhi Su ile olan çalışmalarım nedeniyle.. Çok yerinde bir karar vermişim, bu kararım için çok mutluyum. Beş yıl süreyle Ruhi Su’ dan ses, saz, türkülerin yorumlanması konusunda ders aldım…”
Dersler sürerken bir koro oluşturulması gündeme gelir.
”… Bu sırada bir koro oluşturulmasının, çok ihtiyaç duyulan bir şey olduğu anlaşıldı. Gençlik arasında böyle bir istek vardı. Cumhuriyet Gazetesi aracılığıyla Dostlar Tiyatrosu bir çağrı yaptı. Gençler geldiler. Sesleri ve söyleyişleri belli bir düzeyin üzerinde olanlar seçildi ve ‘ Dostlar Korosu’ kuruldu.
Bu kararla birlikte ‘ El Kapıları’ çıktı. Plak ve konserlerimiz çok büyük ilgi gördü. Bu sevgiyle andığım bir çalışmaydı.”
Sümeyra Çakır 1975 yılında Ruhi Su’ nun kurduğu “Dostlar Korosu” ile birlikte1977 yılında yaptıkları “El Kapıları” ve” Sabahın Sahibi Var” albümlerinde türküler seslendirir.
İlk defa 1975 yılında “Pir Sultan Konseriyle” Dostlar Tiyatrosu’ nda sahne alır. Bu konser ve “Köroğlu ve Türküler” konserleri bir sanat olayı haline gelir.
”…Çeşitli politik görüşlerden genç insanlar, bir arada son derece politik bir atmosfer içerisinde birlikte çalıştılar. Uzun yıllar ben de bu çalışmanın büyük bir kısmında birlikte oldum. Koroyla beraber konserler yaptık. Daha sonra Ruhi Su, usta – çırak ilişkisi içinde bana el verdi. Ve o dönemden sonra yalnız başıma konserler yapmaya başladım.”
Sümeyra 1979 yılında, bir süre Türkiye Maden – İş Sendikası’ nın korosunu yönetir.
“…Gerek yurt içinde ve gerek yurt dışında pek çok konserim oldu. Bu sürede Maden-İş korosunu çalıştırmamı istediler. Kabul ettim. Kısa bir zaman sonra bu çalışmayı sürdüremez duruma geldik. Koronun “Enternasyonal” i söyleyerek suç işlediği iddiasıyla dava açıldı ve çalışmalarımız da bu nedenle sona erdi.”
1977’de davetli olarak gittiği İngiltere, Fransa ve İsveç’te konserler verir. Berlin’ de yapılan Nazım Hikmet haftasına katılır.
1978 yılında Havana XII. Dünya Gençlik Festivali, Atina Akdeniz Ülkeleri Barış Festivali’ne katılır.
1979’da Batı Berlin Türk İşçi Korosu şefi Tahsin İncirci‘ nin bestelediği şiirlerden oluşan şarkı ve türküleri okuduğu “Barış, Gurbet Türküleri” adlı uzunçalar Plâne Verlag isimli Alman plak şirketi tarafından yayınlandı ve aynı yıl Sofya’ da yapılan Alen-Mak Festivali’ne katılır.
1980 yılında Doğu Berlin’de yapılan Uluslararası Politik Şarkı Festivali’ne davet edildi. Almanya’da her yıl düzenlenen Türkiye Haftası’na katılmak üzere Berlin Senatosu’nun davetiyle gittiği Berlin’de bulunduğu sırada Enternasyonal Marşı’nı söylediği gerekçesi ile Türkiye’de hakkında dava açıldı. Bu nedenle 1980 yılından sonra müzik yaşamını yurt dışında devam ettirmek zorunda kalır.
”…12 Eylül faşist darbesinden sonra Berlin’ e geldik. Bir “Türkiye Haftası” yapılacaktı. Oraya geldikten sonra bir Maden-İş Korosu davasından arandığımı öğrendim ve bir daha da geri dönmedim. O zamandan beri yurt dışındayım. Bir yıl Berlin’ de kaldım. Bir yıl sonra Frankfurt’ a taşındım, Frankfurt’ a TC Konsolosluğuna pasaportumu uzattırmak için gittiğimde, pasaportumu konsolosluk elimden aldı. Ve Türkiye’ ye dönmemi söylediler. Tabi hakkımda davalar varken, bu baskı ve işkence ortamında Türkiye’ ye dönmem düşünülemezdi. Dönmedim, o dönemden beri Frankfurt’ ta yaşıyorum. Sayısını hatırlamadığım kadar çok konser verdim. Avrupa’ nın birçok şehirlerinde barış örgütlerinin, sendikaların toplantılarına katıldım, tiyatrolarda konserler verdim, kültür örgütlerinin davetlerine katıldım. Plaklar yaptım. Plaklarımın ikisini Avrupa’ da doldurdum. Bunlardan “Barış ve Gurbet Türküleri” ni Berlin’ de İşçi Korosu’ yla birlikte oldurdum. Daha sonra1983’ te “Kadınlarımızın Yüzleri” plağını yine Berlin’ de yaptım. Bu plak, Türkiye’ nin çeşitli yörelerindeki kadınlardan derlediğim türkülerden oluşuyor ve Nazım Hikmet’ in bir dizesi bu plağın ana fikrini oluşturuyor.”
Fransa, İngiltere, İsviçre, Batı ve Doğu Almanya, Küba, Yunanistan ve Bulgaristan’da konserler veren Sümeyra 1981 yılında Tahsin İncirci ve Alman tiyatro sanatçısı Lutz Görner ile birlikte, Nazım Hikmet şiirlerinin Almanca okunduğu “Ich liebe mein Land – Memleketimi Seviyorum” turnesini yapar. Bu turne sonunda bir uzunçalar plak ve bir kitap ortaya çıkar.
Frankfurt Türk Halkevi ve Almanya Sosyal Demokrat Partisi SPD’ nin birçok etkinliğinde türkülerini söyler.
1984 yılında tiyatro sanatçısı Pegy Lukacs ile birlikte “Kadınlarımızın Yüzleri” etkinliğini düzenler.
1985 yılında Hollanda Lahey’de Kırmızı Karanfil Müzik Festivali’ nde çalıp söyler.
1985 – 87 yılları arasında piyanist Vera Sebastian’la birlikte “Brecht, Eisler, Ruhi Su Türküleri” konserlerini, 1987yılında Avustralya Sydney Operası’nda “Allı Turnam” konserini ve tiyatro sanatçısı Erich Schaffner ile birlikte 1987 – 89 yılları arasında “Acayipleşti Havalar – Pir Sultan’dan Nazım Hikmet’e Şiirler ve Türküler” konserlerini verir.
”… Bu güne kadar Avrupa’ nın çeşitli ülkelerinde sayısız konserler verdim. Hep şunu gözledim: Bir kere kendi ülkenizde hiç karşılaşmayacağınız sorunlarla karşı karşıyasınız. Doğulu insanla, Doğu’ nun kültürüne karşı, yıkılması zor bir ön yargı engeli var. Bu engeli kırmak için biraz yorulmak gerek. Ayrıca Avrupalı olmanın kompleksine karşı kendi özünüzden fire vermeden mücadele verip, Türk Halk Müziğini onlara sevdirmek büyük zaman alıyor. Kanımca kaderimce onu başardığımı sanıyorum. Yedi yıldır ardı arkası kesilmeyen konserlerim bunun bir kanıtı olsa gerek. Avrupa’ da büyük kitlelere hitap ediyorum. Yabanda kendi ürünlerimizi tanıtmak, vatandaşlıktan çıkarılmama rağmen, Avrupalının beni bir Türk sanatçısı olarak kabul etmesi çok güzel bir duygu. Bütün bunları yaşadıkça yurduma türkülerime daha çok bağlanıyorum. Her şey iyi güzel ancak, her sanatçı bir yerden sonra artık başka arayışlar içine giriyor. Ben de bunca yaban deneyiminden sonra kendi ülkemde olmak istiyorum. Çünkü ben bu sanatı kendi ülkemde, kendi insanlarımdan öğrendim. Daha iyi şeyler verebilmek için, işin kaynağına dönmem şart. Çünkü sanat karşılıklı bir alışveriş olayıdır. Bu şekilde daha iyi ürünler verebileceğim kanısındayım.(Milliyet Sanat Ocak 1988)
“…Gide gide yâd elleri yurt olur. Konser vermeye gittiğim ülkelerden geri dönerken, hep İstanbul’ a dönüyormuşum gibi bir duyguya kapılırdım…”
Hannelore Marzi, 1995 yılında yazdığı Doğulu (Oryantal) Kadın Masalları (Orientalische Frauenmärchen) kitabını diğerlerinin yanı sıra Sümeyra’ nın anısına adadı: “İnsanları barışa ve adaletli davranmaya çağıran, Almanya’ yı pohpohlamadan, burada var olan eşitsizliği de gösteren Sümeyra, bu yanıyla kendisine saygı duyulması gereken bir kadın. Gerçekleri tüm çıplaklığıyla samimi bir şekilde anlatan, ama bunu umudumuzu kırmadan yapan böyle bir insana çok az rastladım. Ayrıca söylediği iki Türkçe ve bir Kürtçe şarkıyla insanlar arası ilişkileri ve insan sevgisini dile getirdi. Şimdiye kadar beni, Sümeyra ’nın sesi kadar başka hiçbir ses bu denli etkilememişti. Şarkıları öğreticiydi. Sevgi ve hoşgörü doluydu. Sana çok teşekkür ederiz bunun için Sümeyra. Seni unutmayacağız.”
Sümeyra Çakır kansere yenik düştüğünde 10 yıldır sürgündeydi. Türkiye’ye giremiyordu. Sürgün yaşamı ve memleket hasreti hastalığın hızlı ilerlemesine neden oluyordu. Sesini insanlığın barışçı ve özgürlükçü sesine katan sanatçı, 5 Şubat 1990 tarihinde Frankfurt’ta hayata veda etti.
Sümeyra Plak ve CD Kayıtları
1-“AllıTurnam” (1991): Bir Çift Turna Gördüm, Bir Gözleri Sürmeli, Allı Turnam, Barabar, Alçakta Yüksekte Yatan Erenler, Yine Kısmetimiz Kaldırdı Bizi, Gam Çekme Haline, Gurbet Elde Yad Ellerin Derdini, Gelen Turnalar, Yürü Bre Pınarbaşı, Yine Bir Gariplik Düştü Serime.
2-“Barış ve Gurbet Türküleri” Tahsin İncirci ve Bati Berlin Türk İsçi Korosu ile: Varna Türküleri, Dursun Kaptan, Japon Balıkçısı, Ateşçiler Türküsü, Hürriyet Kavgası, – Barış Türküsü, El Kapıları, Kız Çocuğu.
3-“Ruhi Su ve Sümeyra – Dostlar Tiyatrosu Konseri” (1991) : Almanya’da Çöpçülerimiz, Dam Üstünde Çul Serer, Bebek, Bugün Yardan Haber Geldi, Bugün Seyre Çıkmış, Drama Köprüsü, Gam Çekme Haline, Aktaş Diye Belediğim, Eğildim Bir Dolu İçtim, Ağ Deveyi Katarlamış Gidiyor, Onlar Ki, Yine Tuttu Gâvur Daği, Bizim Dostlar, Vay Beni Ağlarım, Yine Bir Gariplik Çöktü Serime, Ah Ela Gözlerini De.
4-“GülünElinden” (1991) : Derdim Çoktur, Seher Yeli, Salınarak Gelen Dilber, Hoş geldin, Seyre Çıkmış, Yârim Derdini Ver Bana, Dağlar Nidem, Gülün Elinden, Askın Ateşi, Gir Askın Deryasını Boyla..
5“VardarOvası” (1994) : Sunayı Da Deli Gönül Sunayı, Havada Turna Sesi Gelir, Gam Çekme Haline, Vardar Ovası, Gökteki Yıldızı Sayan Olur Mu, O Yaylalar Yaylalar, Maçındağı, Ay Dost.
6- “Kadınlarımızın Yüzleri” (1996) : Kırmızı Gül Demet Demet, 20. Yüzyıl İnsanlarıyız, O Yaylalar& Güvercin Olsam, Ag Elime Mor Kınalar Yaktılar, Bulut Kat Kat Olmuş, Gül Ağacı Boğum Boğum, Kapıya Bayrak Dikmedim, Dere Akar Bulanık, Eledim Eledim, Kaleden İniş Mi Olur.
7- “Serçelerin Süvarisi” : Düşürdün Aşkın Narına, Ew Dilber, Hesenik U Ase, Suware Cucikan, LeLe Bejne, Malan Barkır, Hudey, Ji Avan, Hepse Braye Min, Gula Picuk, Li SerStranen Kurd, Cirit.
Ercüment Gürçay
Ruhi Su Kültür ve Sanat Derneği Üyesi