Doğa MücadelesiEkolojiİklim KriziManşet

Greta ve aktivistler yazdı: Enerji için orman yakmak ‘yenilenebilir’ değil, AB’nin bunu anlama zamanı geldi

0

İklim aktivistleri, Avrupa Yenilenebilir Enerji Direktifi‘nde orman biyokütlesinin ‘yenilenebilir enerji kaynağı olarak’ görülmesinin değişmesini istiyor.

Fridays for Future İsveç’ten Greta Thunberg ve Protect the Forest İsveç’ten Lina Burnelius‘un Yakmanın Ötesinde Avrupa’dan Sommer Ackerman; Sami çevre aktivisti Sofia Jannok, Luonto-Liitto, Finlandiya’dan Ida Korhonen; Janne Hirvasvuopio, Jan Saijets; Comite Schone Lucht Hollanda’dan Fenna Swart, ve Dünya Ormanları Danimarka’dan Anne-Sofie Sadolin Henningsen ile birlikte The Guardian‘a yazdığı makaleyi Türkçeleştirdik:

*

Önümüzdeki hafta Avrupa Parlamentosu üyeleri, revize edilen Avrupa Birliği Yenilenebilir Enerji Direktifi‘ni oylayacak ve dünyadaki ormanların çoğunun geleceğine karar verilecek.

Parlamento, AB’nin itibarsız ve zararlı yenilenebilir enerji politikasını değiştiremezse Avrupa vatandaşlarının vergileri, dünyanın dört bir yanındaki ormanların her gün kelimenin tam anlamıyla küle döndürülmesi için kulanılmaya devam edilecek.

Avrupa’nın doğrudan seçilmiş temsilcilerinin şimdi bir seçim yapması gerekiyor: Ya AB’nin “iklim hedeflerini” yasal boşluklarla kurtaracaklar ya da iklimimizi kurtarmaya başlayacaklar, ki şu anda AB hedeflerinin üzerinde çalıştığı şey bu değil.

Avrupa’nın enerji için ormanları yakma konusundaki artan iştahını karşılamak için artan hacimlerde odun peletleri ve diğer odun yakıtları AB dışından ithal ediliyor. Bu, mevcut AB Yenilenebilir Enerji Direktifi’nin teşvik ettiği bir iştah: Yakılan orman biyokütlesi önümüzdeki belirleyici on yıllar boyunca fosil yakıtlardan daha yüksek emisyonlar üretecek olmasına rağmen kağıt üzerinde biyokütleyakımı sıfır karbon emisyonu olarak sınıflandırılıyor.

Birbiriyle bağlantılı savaş krizleri ve artan gıda ve enerji fiyatları, enerji tasarrufu ve enerji verimliliği sağlayan politikalara olan acil ihtiyacın ve AB’nin enerji sektörünün karbondan arındırılmasının öneminin altını çiziyor.

Karbonsuzlaştırmanın ancak karbon olmayan enerji kaynakları kullanılarak yapılabileceği açık olmalı.

Fosil yakıtları aşamalı olarak kullanımdan kaldırmak çok önemlidir, ancak onların yerini alacağımız enerji kaynakları da bir o kadar önemli.

AB’nin Yenilenebilir Enerji Direktifi, yalnızca gerçek yenilenebilir enerji biçimlerine uygulanmalıdır ve ormanlar yenilenebilir değildir.

Ormanlar, doğanın yarattığı ve yeniden yapılamayacak ekosistemlerdir. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), daha fazla orman ekosistemini restore etmemiz ve korumamız gerektiğini belirtiyor.

Ancak, uluslararası prestije sahip bilim insanlarının da uyardığı gibi AB’nin Yenilenebilir Enerji Direktifi, zararlı şekilde yeniden ağaçlandırma yapılacağını belirterek yeri doldurulamaz orman ekosistemlerinin günbegün kaybını artırmaya teşvik ediyor.

Bu yeni ağaç dikimi uygulamasının Paris Anlaşmasına uygun olarak yeniden büyümesi için yeterli zaman yok.

Orman biyokütlesinin yanması dakikalar alırken, iklimin ve çevreye zararlı yeniden ağaçlandırma uygulamalarının ağaç yayılan karbonu geri alması on yıllardan yüzyıllara kadar sürebilir.

Bu, ödemeye zamanımızın olmadığı onlarca yıllık karbon borcuna eşittir.

Aynı şey, endüstrinin orman artıkları olarak adlandırdığı çırpılar ve ağaç dalları için de geçerlidir. Ağacın herhangi bir bölümünü yakmak, karbon yakmak anlamına gelir. Bu artıklar 80 yaşındaki bir ağaçtan geldiğinde, eşdeğer bir ağacın yeniden büyümesi 80 yıl alacak ve bu, sahip olmadığımız bir zaman.

Orman artıklarının sürdürülebilir nihai ürünler haline gelmesi için öncelikle ormancılığın sürdürülebilir olması gerekir; ama bugün durum böyle değil.

Çoğu insan, kendilerine söylenenlere dayanarak ormanlarımız hakkında birkaç şey varsayıyor: Bunlardan ilki , Avrupa’nın oldukça fazla sayıda korunan ormana sahip olduğu  ve henüz AB’nin vaat ettiği kadar olmasa bile, koruma oranlarının en azından doğru yönde hareket ettiği.

İkinci yaygın yanlış kanı ise ormancılığın sürdürülebilir bir şekilde yürütüldüğü, ağırlıklı olarak iklim dostu ahşap ürünlerin üretildiği ve enerji için sadece orman artıklarının yakıldığı.

Bunların hiçbiri bugün AB için geçerli değil.

Çok sıkı korunan ormanlar günlük olarak kesiliyor, AB ormanlarında kesilenin yarısı, sadece artıklar değil hepsi, yakıt olarak kullanılıyor.

Sertifikalı ve sözde “sürdürülebilir” ormancılık, Avrupa’nın Kuzey Kutbu bölgelerinde artan emisyonlara, günlük biyolojik çeşitlilik kaybına ve yerli halkların haklarının sistematik olarak ihlal edilmesine neden oluyor.

Sadece fosil yakıtlardan kaynaklananları değil, her türlü sera gazı emisyonunu büyük ölçüde azaltmamız gerekiyor. Ek olarak, bunun yerine karbondioksiti atmosferden çıkarmalıyız. Var olmayan, güvenilmez ve pahalı karbon yakalama teknolojilerine güvenmek yerine, bunu yapmanın en iyi yolu daha fazla ormanı korumak ve eski haline getirmektir. Ormanları sürekli olarak yok etmeye devam edersek, atmosferde her zaman yok olmamış ormanlardan daha fazla karbon olacak. Teşvik edilen ağaç kesimi nedeniyle AB, Finlandiya ve Estonya gibi ülkelerde karbon yutaklarının çöküşünü görmeye başladı bile.

Açıkça ekosistem temelli ormancılığa geçmemiz ve bugünün ormancılık modelinden yani inceltme, kesme ve endüstriyel ağaç dikme gibi yöntemlerden uzaklaşmamız gerekiyor.

Böyle bir değişim, daha sürdürülebilir kırsal işler de yaratacak ve her ikisi de adil bir geçiş için hayati önem taşıyan daha iklime dayanıklı ormanlara yol açacaktır.

Orman biyokütlesini yakmak için verilen tüm sübvansiyonlar, açık deniz-rüzgar, güneş ve jeotermal gibi gerçek yenilenebilir kaynaklara yeniden tahsis edilmelidir.

Mevcut durum devam ederken Yenilenebilir Enerji Direktifi aşağı yönlü bir negatif sarmal yaratıyor. Ancak bu durumu tersine çevirebiliriz.

Avrupa Parlamentosu üyeleri çok değerli bir fırsat penceresine ve göreve sahip. Orman biyokütlesini yenilenebilir enerji direktifinden çıkarma değişikliği yapmak için Çarşamba günü saat 13:00’e kadar süreleri var. Bu değişikliği 13 Eylül’e kadar oylayabilirler.

Doğru olanı yapmak için 24 saatleri var. Başarısız olurlarsa, onlarca yıl boyunca karbon emisyonlarının, biyolojik çeşitlilik kaybının ve insan hakları ihlallerinin artmasına neden olacaklar.

 

You may also like

Comments

Comments are closed.