Dış Köşe

Görüşme masasının mumu – Neşe Yaşın

0

Tunus ve Mısır’da sokakları dolduran kalabalıklar ve onların dönüşüm talepleri kalpleri hoplatırken Türkiye’de bunun için heyecan duyanlara  iki kalabalığı daha işaret etmekte yarar var.  Özne olmayı, kendi kimliğini ve kültürünü özgürce yaşayabilmeyi  talep eden  ve bunun için meydanları  dolduran Kürtler ve Kıbrıslıları… Gerçi Türkiye medyası  bu kalabalıkları ve onların taleplerini görmezden gelmeyi tercih ediyor. Onbinlerce Kıbrıslının İnönü Meydanındaki çığlığı, “Talimatla yönetilmeye hayır””, “Bu memleket bizim”, “Ankara ne paranı, ne memurunu, ne de paketini istemiyoruz” sloganları  Türkiye medyası için haber değerinde değil anlaşılan.  Belki de “haber değeri” değil doğru ifade. Bir durumu nasıl tanımladığın, onu nasıl bir bağlama oturttuğun meselesi… Medya olup bitenin adını koymayarak esen rüzgarın önünü almaya çalışıyor.  Zaten kamuoyunda bugüne kadar oluşturulan imaj, kumarhaneler cenneti Kıbrıs’ta Türkiye’den para alıp yan gelip yatan Kıbrıslılar şeklinde. Neyse ki facebook ve twitter sayesinde o muhteşem görüntüler bir miktar dolaşıma girebildi.

Benim anladığım şu ki insanlar sokaklara dolmadan köklü değişimler olamıyor. Kıbrıs sorunu hep üstten çözülmeye çalışıldığı için bir “Kıbrıs Şakası” halini almış durumda. İngiliz Kraliçesinin toprağı sayılan ve İngiliz yasalarının uygulandığı 1974’ten sonra işlevsiz kalan eski Lefkoşa Havaalanının bulunduğu yerde, son derece steril bir ortamda bir takım adamlar habire buluşup “Kıbrıs Müzakereleri” başlığı altında didişip duruyorlar. Orda bir ülke mi birleştiriliyor? Hiç de değil. En fazla bir şirket kuruluyordur. Kim ne kadar koparacak onun kavga ve gürültüsü sürüp giden… Gerçekleşeceği yok ama tut ki bir mucize oldu; üstten gelen bir çözüm her durumda muhafazakar bir çözüm olacaktır.

Bunca yılın düşmanlık politikaları, “Milli Eğitim”lerle zehirlenmiş gençler, dolaşımdaki nefret söylemleri o masada hallolacak sanki.

Geçmişin hayaleti, 1963 ve 1974’ün acıları hala en can yakıcı biçimde bu topraklar üzerinde dolanırken Görüşme Masası cambazlıklarının bir barış ve iyileşme süreci ile en ufak bir bağı görünmüyor. Orası bir barış sofrasından çok bir muhabere alanını andırıyor.

Her iki taraftaki  katı politik yapılanmalar, politik kültür ve diplomasi geleneği  hiçbir yaratıcı seçeneğe izin vermiyor.  Politik partiler her türlü hırs ve yarışın at koşturduğu alanlar halinde. Parti çıkarları ve kişisel  hesaplar  çoğu kez kamusal yararın önünde. Yani külliyen yanlış bir politik hayat yaşadığımız.

Başka bir kültür, başka bir Kıbrıs mümkün mü peki? Potansiyel olarak mümkündür kuşkusuz.  Her zaman kavga, gürültü, anlaşmazlık olacaktır. Önemli olan bunlara nasıl yaklaşıldığı… Alanları dolduran, değişim talep eden kalabalıklar içinde sayısız farklı yaklaşımlar bulunması doğal. Bir halk hareketini güzel kılan da bu çeşitlilik zaten. Bütün bu farklılık ve çeşitlilik içinde ortak olanı öne çıkarabilmek önemli olan.

Kıbrıs’ın her iki tarafında da aynı hedefle insanlar sokağa çıkmadığı sürece yani bölünme çizgisinin  iki yanındaki  kitlelerin talepleri ve kalpleri birleşmediği sürece Kıbrıs’ın birleşmesi mümkün değil.  Yani Kıbrıs’ta ancak birleşik bir halk hareketi değişim getireblir. Siyasi elitlerin diplomatik zaferlerine değil bir barış devrimine ihtiyacımız var. Bunun olabilirliği ise bugünkü yapı içinde  mümkün görünmüyor. Bu diplomasi oyunu böylece sürüp gidecek gibi.

Kıbrıslıtürklerin  Türkiye’nin  dayatmalarına karşı, kimlik ve onurlarına sahip çıkmak ve egemenlik hakları için yükselttikleri bu çığlık bir çözüm perspektifi olmadan anlamlı olabilir mi?

Kimbilir belki bu “Kıbrıs Şakası” birgün fazla gelecek birilerine. İşin garip tarafı görüşmedikleri zaman görüşsünler diye tepinip duruyoruz.  Onlar orada bir arpa boyu yol bile almadan görüşürken ise içimiz rahat oluyor. Kırk yıllık görüşme masamız sonuçta. Onsuz olamıyoruz. Haftada en az bir doz almamız lazım.

Bu ne zamana kadar böyle sürecek; ne zaman “Artık Yeter!” denecek merak konusu. Görüşme Masası’nın mumu yatsıya kadar yanar diye avutabiliriz belki kendimizi. Rum tarafının ışıltılı sokakları ile yarışmaya çalışan Türk tarafının kısmen sönük sokakları belki başka bir ışığın yanmağa  başladığı yer olur birgün.

(Yeni Düzen (Kıbrıs) – 06 Şubat, 2011)

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.