Gönüllü üreticilerden müteşekkil Batı İzmir Topluluk Destekli Tarım Pazarı, ‘BİTOT’

Holdinglerin market zincirlerine karşı kurulan “Batı İzmir Topluluk Destekli Tarım Pazarı”, ürünleri aracısız tüketiciyle buluşturuyor.

Dihaber’in haberine göre İzmir’in Urla ilçesinde 2014 yılının Eylül ayında “Biz bu zinciri yok etmek istiyoruz” adıyla 6 arkadaşı ile birlikte kurdukları Batı İzmir Topluluk Destekli Tarım Pazarı (BİTOT), holdinglerin kurduğu market zincirlerine karşı alternatif yarattıklarını söyleyen Mehmet Gürmen, her hafta Cumartesi günleri Urla’da bulunan Toprak Sahne’de öğleden sonra kurulan BİTOT’da üreticiler ürünlerini sergilendiğini, ancak mevsimi dışında yetişen ürünler ise tezgahlarda yer bulmadığını ifade etti.

Küçük ölçekli üreticiler ve tüketicilerden oluşan BİTOT, tamamen gönüllü üreticilerden oluştuğunu dile getiren Gürmen, pazarda birde 4 kişiden oluşan üretici iletişim biriminin olduğunu söyledi. Üretici iletişim biriminde düzenli olarak üreticilerle iletişim halinde olduklarını ve pazarda sergilenen ürünlerinin hem kalitesinde hem de daha ugun fiyatlarda satıldığını sözlerine ekleyen Gürmen, “BİTOT’da ayrıca lojistik birimimiz var bu birimde 2 kişi yer alırken, Cumartesi günleri ürünlerin ücretlerini tüketicilerden alıp, üreticiye dağıtan 2 gönüllü kişide yer alıyor. BİTOT’un kurulacağı gün pazarda ki düzeni 2 kişi oluştururken, bu gönüllü organizasyon ağında ki kişiler ise her 3 ayda bir değişiyor” dedi.

BİTOT’da yer alan üreticilerin doğa dostu üretim yaptıklarını belirten Gürmen, BİTOT’da güven ilişkisi üzerinden ürünlerin denetimini sağladıklarını söyledi. BİTOT’da katılacak olan yeni ürün veya üretici için 5 sayfadan oluşan detaylı bir teknik form uygulandığını söyledi. Gürmen, “İlaç kullanılıyor mu, su kaynaklarını nasıl kullanıyor, böceğe karşı nasıl mücadele ediyor, el yapımı bir doğa dostu mücadelesi var mı hepsini not ediyoruz. Daha sonra aldığımız notları kendi Ürün Üretici Strateji ekibine sunuyoruz. Eğer onaylanırsa ürün ve üreticiyi aramıza dahil ediyoruz” şeklinde konuştu.

Batı İzmir Topluluk Destekli Tarım Pazarı grubundan Mehmet Gürmen

Tescilsiz yerel tohumların politik olarak yasaklandığı bir döneme doğru gittiklerini aktaran Gürmen, “2018’de binlerce yıldır kullanılan yerel tohumların ekimi yasaklanacak. Biz bunun tam tersini savunuyoruz. Kimsenin malı, metası olmayan kimyasal müdahalede bulunulmayan, ıslah edilmeden doğal haliyle ekilen tohumların kullanılmasını destekliyoruz” dedi. Doğada yaşayan bütün canlıların yaşam hakkını gözetmek zorunda olduklarını dile getiren Gürmen, devamla şöyle konuştu: “Böceğinde toprakta canlı kalmasını ve sonradan kendisini devam ettirmesini istiyoruz. Dışarıdan her hangi bir girdiye ihtiyaç duymadan, çevreyi kirletmeden tarımsal faaliyeti sürdürmek istiyoruz. İnsan açısından da daha sağlıklı oluşundan kimyasaldan kaçınıyoruz.”

Semt pazarlarında ve marketlerde yer alan ürünlerin tamamının ilaçlı olduğu ve hallerden geldiğini aktaran Gürmen, “BİTOT’da semt pazarlarına göre aracısız elde etmiş oluyoruz. Üreticinin kendisi gele bildiğince ürününü kendisi getiriyor. Semt pazarında böyle bir şey yok” dedi. Marketlerde satılan ürünlerin nerede ve nasıl yetiştirildiği konusunda hiç bir fikre sahip olmadıklarının altını çizen Gürmen, “Biz bu zinciri yok etmek istiyoruz. BİTOT dünyada olan gıda topluluğu hareketinin Urla’da ki bir denemesi. Pazar veya market alışverişinin yerine geçebilecek tek model. Her mahallede bir gıda topluluğu olsa ne küçük üretici bundan vazgeçer ne de insanlar hasta olur” diye konuştu.

BİTOT’dan ürün satın almak isteyen tüketicileri BİTOT’da görev almaya davet eden Gürmen, şunları söyledi: “BİTOT’da görev almak isteyenler veya bir sonraki 3 aylık süreçte gönüllü çalışmak için söz veren arkadaşlar ürünlerimizden satın alabilir. Burada ki üreticiler normal bir Pazar gibi ürünlerini fazla fazla getirmiyor. Tüketiciler ne kadar sipariş verirse o kadar ürün BİTOT’da geliyor, herkes sipariş verdiği ürünleri aldığında zaten ortada bir şey kalmıyor. Biz şunu diyoruz; gelin tanışalım, BİTOT’da dahil olun, BİTOT’da görev alın ve kendi gıda topluluğunuzu kurun ki çoğalalım.”

BİTOT’un yerel kalkınmaya önem verdiğine vurgu yapan Gürmen, ürünlerine Pazar bulmakta zorlanan üreticileri tüketicilerle temas haline getirdiklerini dile getirdi. Kargolu gelen ürünlerden ve bulundukları yerelden uzak üreticilerden kaçındıklarının altını çizen Gürmen, “Uzaktan peynir almak yerine yerelde ürününü değerlendirmeye çalışan bir çobanın peynirini bulmaya çalışıyoruz” dedi.

BİTOT’un büyük bir pazar olma gibi bir derdinin olmadığını belirten Gürmen, “Sayımız artığında bölünerek çoğalmayı istiyoruz. Mesela Batı İzmir dediğimizde Seferihisar, Urla, Çeşme, Karaburun ve Güzelbahçe içerisinde yer alıyor. Bir süre sonra Güzelbahçe’de de ayrı bir topluluk oluşturulabilir” diye konuştu.

BİTOT’da hem üretici hem de tüketici olan Neval Eden, BİTOT’da bir taraftan alışveriş yaptıklarını, bir taraftan da benzer değerlere sahip olan insanlarla hem bilgi alışverişinde bulunduklarını hem de sosyal olarak paylaşımda bulunduklarını aktardı. “Düşük verim bizim için önemli değil” diyen Eden, “Doğaya zarar vermeden, doğanın bunun karşılığında bana verdiği ölçüde ürün üretmek bana yetiyor. Ürünlerime hayvan gübresi dahi kullanmıyorum. Sadece kendi yaptığım Yeşil gübreyi toprağa karıştırıyorum” şeklinde konuştu.

 

(Dihaber)

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Karaburun’da depolamalı güneş enerji santraline tepki: Zeytin ve naranciye ağaçlarımız tehdit altında

Karaburun, Küçükbahçe'de yapılması planlanan depolamalı güneş enerji santrali projesinin 3 Eylül'de yapılacak halkın katılımı toplantısı öncesinde, bölge sakinleri değerli habitatlarını, meralarını, zeytin ve narenciye ağaçlarını göstererek projeyi istemediklerini söyledi.

‘Avrupa’da sıcaklık kaynaklı ölümler 70 yıl içinde üç katına çıkabilir’

Yeni bir araştırmaya göre, küresel sıcaklık artışı 3 derece ile sınırlandırılsa dahi önlemler alınmazsa yüzyıl sonuna kadar 55 bin ek can kaybı meydana gelebilir. Güney Avrupa en büyük risk altında.

Geri dönüşümün davranışsal ekonomisi-2

Türkiye’nin atık yönetim karnesi ciddi anlamda endişe verici. Henüz kendi atıklarımızla ne yapacağımızı yönetemiyorken, Avrupa’nın atıklarının yarısının ülkemize gönderilmesi bu endişeyi daha da derinleştiriyor.

Şirketlerin toplumsal sorumluluğu

Türk şirketleri kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik uygulamalarında batılı benzerleri kadar başarılı değil. Ancak bu sadece şirketlerden kaynaklanmıyor, 'öngörülemezlik ortamı' ve toplumsal baskının eksikliği de bunda etkili. 

‘Qou vadis-2’: Ülke nüfusu

Geleceği ile ilgili derin kaygılar duymakta olan nüfus kesimlerinin, Türkiye’nin her yerinde giderek artmakta olduğu bir ortamdayız. Ne kent nüfusu kentte kalabilecek uzun erimli bir gelecek görüyor, ne de kır nüfusu kırda kalabilecek bir durum algılıyor.

EN ÇOK OKUNANLAR