Osman Kavala’nın ağırlaştırılmış müebbet cezası istemiyle yargılandığı davanın üçüncü duruşmasında mahkeme tek tutuklu sanık Osman Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı verdi. Duruşmada çizerler tarafından salonun resmedilmesini yasakladı
Gezi Parkı eylemleri hakkında 707 gündür tutuklu bulunan hak savunucusu ve iş insanı Osman Kavala ve 15 sanığın yargılandığı davanın 3. duruşması bugün Silivri’de İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi‘nde görüldü. Kavala’yla birlikte 15 kişinin tutuksuz yargılandığı davanın bugünkü duruşmasında da mahkeme Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Sanıklar, “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet istemiyle toplamda 606 yıldan 2 bin 970 yıla kadar hapis cezası ile yargılanıyor..
Bugün yapılan üçüncü duruşmaya, Osman Kavala ile tutuksuz sanıklar Yiğit Aksakoğlu, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Hakan Altınay, Mine Özerden ve Yiğit Ali Ekmekçi katıldı. Duruşmayı resimleyen çizer Tarık Tolunay ise mahkeme başkanının yasaklaması nedeniyle salondan çıkartıldı.
Gezi eylemleri sırasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü’nde Ekipler Amiri olarak görev yapan ve sonrasında ihraç edilen Başkomiser Ercan Orhan Aydın tanık olarak ifade vermek üzere duruşmaya SEGBİS ile bağlandı. Ancak bağlantıda yaşanan teknik aksaklıklar dinlenemedi.
Mahkeme başkanı Gezi Parkı Davası’nı çizgileriyle yansıtan Tarık Tolunay ve Murat Başol‘u mahkeme salonundan çıkartarak çizim yapılmasını yasakladığını söyledi.
Duruşma Osman Kavala’nın beyanı ile devam etti. Duruşmada Mahkeme başkanı ile Osman Kavala arasında şu diyaloglar gerçekleşti:
MB: Soros, vakfa nasıl kaynak sağlıyordu?
OK: Açık Toplum Vakfı (ATV), sivil toplum projelerini destekliyordu. Projeler değerlendiriliyor. Ona göre destek veriliyordu.
MB: ATV’nin eş güdümlü çalıştığı dernek var mı?
OK: Eş güdümlü yok.
MB: Anadolu Kültür’ün kuruluşunda yer aldınız mı?
OK: Evet.
MB: Açık Toplum var bir de…
OK: Açık Toplum’da daha sonra yer aldım. Önce Anadolu Kültür’ü kurduk. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde kültürel projeler gerçekleştirdik. Bunlar tamamen bağımsız kurumlar. Sonra ATV kuruldu.
MB: Gezi olayları sırasında çekim yaparak, videolar yaparak bu vandallığa anlam yükleme çabanız oldu mu? Böyle düşünüyor musunuz? Gezi olaylarının ülkenin önünü açacak hareket ettiği, çevre duyarlılığının ötesinde bir çalışma içine girdiğiniz iddia edilmiş. Buna ne diyeceksiniz?
OK: İddianamede bir film projesinden bahsediliyor. Anadolu Kültür’deki arkadaşlarımızın üzerinde çalıştığı bu film gerçekleşmiş değil. Olsaydı bugün sanat ürünü olacaktı. Biz toplumsal olaylara ilişkin sanat ürünlerini destekliyoruz. Ama propaganda faaliyetimiz olmadı. Sanatın propaganda aracı olarak kullanılması zaten bizim kuruluş amacımıza uymuyor.
MB: Açık Toplum’dan Anadolu Kültür’e ne kadar kaynak sağladınız?
OK: Bununla ilgili bilgi vermiştik. Yanlış rakam vermek istemiyorum. Yeniden isterseniz veririz. Bilgiler şeffaf.
MB: Çiğdem Mater görüşmelerinde Geziyle ilgili 15 dakikalık görüntüyü Saraybosna’ya götürüp gösterdiğiniz söylenmiş.
OK: Götürmedim. Ama eğer bu film çekilseydi zaten yine festivallerde gösterilecek bir sanat filmi olacaktı.
MB: Açık Toplum Vakfı ile Anadolu Kültür üzerinden yapılan çalışmalar, baraka toplantıları, garajistanbul toplantıları… Bu kadar derinlemesine çalışmalar çevre duyarlılığını aşıyor mu, aşmıyor mu?
OK: Bu toplantıları fonlamadık. Bunlar safsata.
MB: Görüşmede “Yakında bu ivme düşebilir” demişsiniz. Siz bu vandallığın, Gezi olaylarının ivmesinin düşmesini istemiyor musunuz?
OK: Ben bunu derken şiddet içerikli olayları düşünmedim bile.
MB: “Bu hareketi genişletmek, derinleştirmek için ne yapabiliriz” cümlenize karşı “Gezi Parkı çevre duyarlılığıdır, ötesi yoktur” diye bir karşı cümleniz var mı?
OK: Gezi olayları Temmuz’dan sonra forumlara dönüştü, buralarda çevre meseleleri ve yerel yönetim konuları tartışıldı
MB: Bu direnişlerle ilgili Almanlar, Amerikalılar sizden bilgi alıyor. Siz kimsiniz ki sizden bilgi alıyorlar? İddianame sanki sizi temsilcileriymiş gibi gösteriyor
OK:Temsilcisi olsam talimat verirler. Bu bağımsız tarafsız biri olarak benim görüşlerime başvurduklarını gösteriyor. Benim sorgum emniyette yapıldı. Sizin şu an sorduğunuz hiçbir soru bana yöneltilmedi. Savcıyla görüşemedik, mahkemede de sorulmadı. Bu sorular bana sorulmadan hakkımda iddianame hazırlandı.
MB: İddianame size tebliğ edildi ama, ne var bunda?
OK: Tebliğ edildi ama hazırlanmadan önce bana sorulması uygun olurdu.
MB: (Davanın sanıklarından) Mehmet Ali Alabora’nın yönetmeni ve oyuncusu olduğu Mi Minör oyununun “Ülkenin başkanına karşı ayaklanmaya teşvik eden bir oyun olduğu iddia edilmiş. Bu oyunu biliyor musunuz, gittiniz mi?”
OK: Soruyu sorduğunuz için teşekkür ederim. Oyunla ilgili bilgim yok, gitmedim. Alabora ile Gezi Parkı protestolarından sonra ilk kez Haziran 2013’te görüştüm.
MB: Alabora’nın “Mesele sadece üç-beş ağaç değil, anlamadın mı” diye tweet’i var. Sizin “Bizim derdimiz sadece Gezi parkıdır. Çevre duyarlılığıyla hareket ettik. Bu beyanlara katılmıyoruz” diye yazılı, ispatlayabileceğiniz bir beyanınız oldu mu?
OK: İspatla yükümlü olan iddia makamıdır. Ben TEMA üyesiyim. Meselenin sadece ağaç olmadığını, parkın park olarak kalması gerektiğini birçok defa söyledim
MB: Ağaçları kesiyorlar, diye çağrılar yapıldığında gittiniz mi?
OK: Çağrı nedeniyle gitmedim. Ofisim zaten Gezi parkının oradaydı. Birkaç defa Gezi’ye gittim ama çağrıdan ötürü değil.
MB: Eylemcilere gaz maskesi temin edilmesine destek verdiniz mi?
OK: Açık Toplum Vakfı üzerinden böyle bir şey söz konusu değil. Mine Özerden telefonda bana gaz maskesine ihtiyaç var dediğinde bunun için bir hesap açılmasını, açılacak hesaba benim de destek mahiyetinde para göndereceğimi söyledim. Gaz maskelerinin parktaki gençler için barışçıl amaçlarla kullanılabileceğini düşünüyordum. Fakat daha önemlisi, böyle bir hesap açılmadı. Dolayısıyla böyle bir şey söz konusu değil. İddianamede bir ihbar mektubu var. Bu mektupta benim Gezi olayları başlamadan gaz maskesi tedariği yaptığım iddia ediliyor. Bu tipik bir Gülen’ci hareket uygulamasıdır. Gezi eylemleri ile ilgili kimseye tek kuruş ödeme yapmadık.
Mahkeme başkanının, Kavala’nın telefonundaki bir “bölünmüş Türkiye” haritası ile ilgili sorusu üzerine, Kavala, “Bu fotoğraf, Türkiye’deki arı popülasyonunun hangi bölgelerde olduğuyla ilgili bir harita. Bu haritanın siyasi bir içerikle ilgisi yok” dedi.
Doğu ve güneydoğu illerinde kurduğu bir temsilcilik olup olmadığı yönündeki soru üzerine Osman Kavala, genç sanatçıları ve İstanbul ile Diyarbakır arasında ortak kültürel faaliyeti desteklemek amacıyla Diyarbakır’da sanat merkezi açtıklarını ifade etti.
“Yeni delil bulunacak diye 16 ay cezaevinde tutulmam hak ihlalidir”
Beyanını okuyan Osman Kavala şunları söyledi:
“Hakkımdaki suçlamalar kanaat ve varsayımlara dayanıyor. İddianamede Gezi olaylarını finanse ettiğime dair hiçbir bulgu yok. Gezi olaylarını hükümete kalkışma olarak gördüğüme dair de hiçbir bulgu yok. Faaliyetlerim ve telefon görüşmelerim Anayasamızla güvence altına alınan faaliyetler arasındadır. AYM Başkanının da dediği gibi suç bulgusu olmadan tutuklanmam hak ihlalidir. Yeni delil bulunacak diye 16 ay cezaevinde tutulmam da ve en önemlisi tutukluluğumun devamı da hak ihlalidir. Bu cezaya dönüşen hukuksuz ve ayrımcı bir uygulamadır. Sayın mahkemenizin bu hukuksuz ve ayrımcı uygulamaya son vermesini talep ediyorum.”
Yapıcı: Tencere tavayla hükümet devrilmez
Verilen kısa aranın arasından duruşma sanıklardan Mücella Yapıcı‘nın sorgusu ile devam etti. Mücella yapıcı şunları söyledi: “İddianamedeki tapeler hukuksuzca alınmıştır. Zaten iddianamenin sonunda FETÖ’nün hazırladığı fezlekelerin yeniden değerlendirildiği yazıyor. Bu nedenle iddianameyi kabul etmiyorum.”
Taksim Dayanışması’nın neden kurulduğuna ilişkin soru üzerine Yapıcı, “Taksim Meydanı’nın meydan olarak ve Gezi Parkının park olarak kalması için 2012’de kuruldu. Herkese açıktı. O dönemki Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da davet edilmişti” dedi.
“Barışçıl barışçıl çağrılar yaptık’
“Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganı ile nasıl bir mesaj verilmek istendiği yönündeki soru üzerine Mücella Yapıcı, “Parkı kurtarmak için söylenen bir slogan. Bu bir mücadeleydi ve parkı kurtardık” dedi. Eylemlerin yaygınlaştırılması ve devam ettirilmesi için bir müdahalesi olup olmadığına ilişkin soru üzerine Yapıcı, “Tencere tava ile hiçbir hükûmet indirilmez, son derece barışçıl çağrılar yaptık” cevabını verdi. Yapıcı şu şekilde devam etti:
“Yasalara saygılı şekilde, Dayanışma önce hukuk yoluna başvurdu. Hukuk mücadelesini de kazandı. Davayı kazanmamıza rağmen parka dozer sokanların bunu düşünmesi gerek. Halkı oraya iten bu anlayış ve polis şiddetiydi. Hukuksuzluğu yapan polisti. Güvenlik güçleri hukuku hiçe saydı. Hükümet de bunu kabul etti. Bunu yapan FETÖ’cü polislermiş.
Bana Taksim Dayanışmasını sorabilirsiniz ama Gezi’yi soramazsınız. Ben Gezi’yi nasıl örgütleyebilirim?”
Tutuksuz sanıklardan Ali Hakan Altınay, mahkeme başkanının Açık Toplum Vakfı ile ilgili sorularını yanıtladı. Vakıftaki yönetim kurulu başkanlığının Şubat 2013’te bittiğini belirten Altınay, vakfın Türkiye’de çeşitli STK’ların projelerine destek veren bir yapısı olduğunu söyledi.
Tutuksuz sanıklardan Mine Özerden de, Anadolu Kültür ve Taksim Dayanışması toplantılarının ne gibi bir bağlantısı olduğu sorusuna ilişkin yanıtında, “Yanlış giden şeyler üzerine bir sözümüz vardı. Olabildiğince kalabalık söylemek istedik sözümüzü” ifadelerini kullandı. Eylemcilere gaz maskesi dağıtılması için banka hesabı açtığı yönündeki iddianın sorulması üzerine Özerden, “Bunun doğru olmadığını en iyi bu tapeleri yapanlar bilir” dedi.
24 Haziran’da görülen ilk duruşmada, davanın diğer tutuklu sanığı Yiğit Aksakoğlu tahliye edilmişti. İlk iki duruşmada sanıklar savunmalarını tamamladı. Üçüncü duruşmada tanıklar dinlenecek. .
İkinci duruşmadan sonra Hâkimler ve Savcılar Kurulu, kararnameyle 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ni iki heyete ayırdı. Gezi davasına yeni oluşturulan heyet bakacak. HSK, davanın son iki duruşmasında Kavala’nın tahliyesi yönünde karşı oy kullanan mahkeme başkanını bu heyete almadı. Hem Kavala hem de Aksakoğlu için “tutukluluğun devamı” yönünde oy kullanan kıdemli üye Ahmet Tarık Çiftçioğlu ise yeni heyette yer aldı.
İstanbul Başsavcılığı, iddianameyi hazırlayan ve soruşturma sürecini yürüten iki savcıyı da duruşmalarda görevlendirdi.