ManşetTürkiye

Gezi davasında Kavala ve Atalay dahil beş sanığın cezası onandı: TİP ‘özgürlük yürüyüşü’ne başlıyor

0

Gezi davasına ilişkin “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Osman Kavala için ağırlaştırılmış müebbet hapis ve diğer yedi sanık için ‘suça yardım’dan 18’er yıl hapis cezasına ilişkin kararın incelemesi, Yargıtay 3. Ceza Dairesince tamamlandı. Yargıtay, Kavala dahil beş sanığın cezasının onanmasını kararlaştırdı. Ali Hakan Altınay, Yiğit Ali Ekmekçi ve Ayşe Mücella Yapıcı hakkında verilen 18’er yıl hapis cezaları ise Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından bozuldu.

Kavala’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis ve Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) milletvekili seçilen Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater Utku‘ya verilen “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” iddiasıyla 18’er yıl hapis cezaları onandı.

Karara göre; Türk Ceza Kanunu‘nun 312/1 maddesi gereğince, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılan Kavala hakkındaki mahkumiyet hükmü onandı.

Dairenin, Atalay ve Kahraman’a ilişkin onama kararının gerekçesinde, “bu sanıkların bir plan ve organizasyon dahilinde gerçekleştirilen Gezi Parkı olaylarının başlaması ve tüm ülke sathına yayılarak derinleştirilmesi kapsamında eylemlerinin bulunduğu” iddia edildi.

“Atalay ve Kahraman’ın, Gezi Parkı eylemleri sürecinde yaptıkları provokatif paylaşımlar ve eylem çağrıları ile eylemcileri tahrik ederek şiddet olaylarının tırmanmasına neden olan Taksim Dayanışması‘nı yönlendirdikleri” öne sürülen kararda, şu gerekçeye yer verildi:

“Gezi Parkı eylemlerinin gerçekleştirilmesindeki organizasyonda baş aktör olan ve bu eylemleri finanse eden diğer sanık Mehmet Osman Kavala ile de irtibatlı olarak birlikte hareket ettikleri anlaşılmakla, bu şekilde vuku bulan eylemleri, TCK’nın 312/1. ve 37/1. maddeleri kapsamında hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunu oluşturduğu halde, delillerin takdir ve değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.”

Altınay, Ekmekçi ve Yapıcı’ya adli kontrollü tahliye

Dairenin kararında Altınay, Ekmekçi ve Yapıcı’nın eylemlerinin, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” kapsamında olmadığına işaret edildi. Kararda, bu sanıkların eylemlerinin, “toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.

Daire, mahkumiyet hükümlerini bozduğu sanıklar Yapıcı ile Altınay’ın adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliyesini kararlaştırdı.

‘Canlarımı bıraktım çıkıyorum’

Kararın ardından Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nden serbest bırakılan Yapıcı şu ifadeleri kullandı:

“Hiçbirimizin suçu yoktu. Bu nasıl bir adalet hala anlamış değilim. Ben burada canlarımı bıraktım çıkıyorum. İçeride kalan canlarımızı bir an önce çıkarmamız lazım. Böyle bir adaletsizliği hak etmiyor bu ülke.”

Kararın ardından sosyal medya platformu X’te (Twitter) #GeziOnurumuzdur etiketi trenddeki konular (TT) listesine girdi.

‘Büyük bir utanç’

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kararı “büyük bir utanç” şeklinde nitelendirdi. Kılıçdaroğlu şu değerlendirmelerde bulundu:

“Yargıtay, bir demokrasi mücadelesi olan Gezi Parkı Direnişinin, talimatla ‘suç’ gösterilmesi utancına ortaklık etmiştir. Unutulmamalıdır ki; Gezi direnişi, demokrasi tarihimizde özgürlüğü haykıran gençlerin gür sesidir. Bu sesi hiçbir güç kısamaz! Bu karar büyük bir utançtır!”

‘Yargı Saray’ın, Gezi halkındır’

Türkiye İşçi Partisi‘nin (TİP) sosyal medya hesabından ise şu paylaşım yapıldı:

“Yargı Saray’ın, Gezi halkındır! Hatay Milletvekilimiz Can Atalay’ın Saray yargısının hukuksuz operasyonuyla tutsak edilmesini kabul etmeyeceğiz!”

TİP Genel Başkanı Erkan Baş ise “Başta Hatay milletvekilimiz Can Atalay olmak üzere, hapis cezaları onanan tüm Gezi tutsakları nezdinde emekçi halkımızın özgürlüğüne dönük yargı darbesini kabul etmiyorum. Özgürlük için, 1 Ekim günü Hatay’dan Ankara’ya doğru ilk adımımı atacağım. Yalnız olmadığımı, olmadığımızı biliyorum. Saray da öğrenecek!” dedi.

‘Karar, yargının siyasallaştığının ilanıdır’

İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi de “Gezi Davası’nda çıkan karar Türkiye’de yargının siyasallaştığının ilanıdır” değerlendirmesinde bulundu.

Yeşil Sol Parti‘den de “Gezi tutsaklarına verilen cezanın onanması rehin alma siyasetinin devamıdır. Rehin tutmak istedikleri Gezi tutsakları değil halkların özgür, eşit, insanca yaşama talebidir. Bu karar aynı zamanda Can Atalay’ı Meclis’e gönderen Hatay halkının iradesini tanımamaktır” denildi ve direniş mesajı verildi:

“Adaletsizliğe ve irade gaspına karşı mücadelemizi sürdüreceğiz, tüm arkadaşlarımız özgür oluncaya dek direnmeye devam edeceğiz.”

Ne olmuştu?

25 Nisan’da Osman Kavala‘ya “hükümeti kaldırmaya teşebbüs” suçundan  ağırlaştırılmış müebbet; Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi‘ye 18’er yıl hapis cezası verilmişti. Kavala casusluk suçlamasından beraat etmişti.

Can Atalay hapishaneye götürülürken “Bizi Silivri’ye götürecekler. Şunu bilin, zulme karşı direneceğiz, zulme boyun eğmeyeceğiz. Hukuka aykırı hiçbir işi kabul etmeyeceğiz” demişti.

Salonda mahkeme heyetine karşı “Çeteciler, yargılanacaksınız” ifadeleri ve yuh sesleri yükselmiş; “Kahrolsun istibdat yaşasın özgürlük”, “Her yer Taksim her yer direniş” denilmişti.

Kavala, 2017’de tutuklanmıştı

Gezi olaylarına ilişkin açılan soruşturma üzerine 18 Ekim 2017 tarihinde Gaziantep’ten uçakla dönerken gözaltına alınan iş insanı Osman Kavala, 1 Kasım tarihinde “anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs, hükümeti ortadan kaldırma” suçlamasıyla tutuklanmıştı. Kavala “Gezi olaylarının yöneticisi ve finansörü” olmak ile itham ediliyordu.

Savcılık iddianameyi tutukluluk kararından yaklaşık 1,5 yıl sonra 19 Şubat 2019 günü açıkladı. 4 Mart’ta da mahkeme tarafından kabul edildi. Bu süre zarfında Kavala, hakkında herhangi bir suçlama olmadan, hakim karşısına çıkartılmadan Silivri Cezaevi’nde tutuldu. Hazırlanan iddianamede 16 kişi hakkında “protestoları örgütlemek” suçlamasıyla müebbet hapis cezası isteniyordu.

Gezi Davası‘nın altıncı duruşmasında hakim tüm sanıklar hakkında beraat kararı verdi. Ancak Osman Kavala hakkında önce 15 Temmuz soruşturması kapsamında daha sonra da “casusluk” suçlamasıyla tutuklama kararı verildi.

Gezi Parkı’nın mülkiyeti İBB’den alındı

Öte yandan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) mülkiyetindeki Taksim Gezi Parkı, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredildi.

Müdürlük, Gezi Parkı’nın mülkiyetinin Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı’na geçtiğini açıklamıştı.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da bir mülkiyet davası açacaklarını belirtmişti.

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi de Gezi Parkı’nın mülkiyetinin “Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri” adlı vakfa geçirilmesinin iptali istemiyle dava açmıştı.

Anayasa Mahkemesi (AYM) Gezi Direnişi’nde polisin attığı gaz fişeği nedeniyle sağ gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya’nın bireysel başvurusunu karara bağlayarak, eziyet yasağının ihlal edildiğine hükmetmiş, Sarıkaya’ya tazminat ödenmesine karar vermişti.

Mahkeme, ayrıca sekiz yıldır yargılanmayan polislerin yeniden soruşturulmasına karar vermişti.

Sekiz yıl önce bugün neler oldu?

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Taksim Meydanı’ndaki Gezi Parkı’na Topçu Kışlası inşa edileceğini açıklamıştı.

Parkı korumak için örgütlenen sivil toplum 27 Mayıs’ı 28 Mayıs’a bağlayan gece iş makinelerinin Gezi Parkı’na girdiğini görünce sosyal medyadan çağrı yaptı. Kısa sürede çok sayıda insan parkın çevresinde toplandı. Polis parkın çevresinde bariyer kurdu ve halka biber gazıyla çok sert müdahale etti.

Sosyal medyadan yapılan Gezi Parkı’nda toplanma çağrıları kesilmedi. 28 Mayıs akşamında park çevresinde daha büyük bir kalabalık vardı.
Parkta süren çalışmalar durduruldu.

Eylemciler parkı korumak için nöbet tutmaya başladı. 31 Mayıs sabahı polisin parka girerek, çadır kuran eylemcileri fiziksel müdahaleyle dağıtması, eylemlerin daha da büyümesinin sebeplerinden biri oldu.

Gezi Parkı’nda toplanan eylemcilerin çadırları, belediye çalışanları tarafından geceyarısı ateşe verildi. Polisin kullandığı gücün “orantısız” olduğu eleştirileri yapıldı.

Eylemcilerin çadırları polisler tarafından yakıldı. Çadırların yakılma görüntüleri sosyal medyada yayınlanınca büyük bir infiale yol açtı. Yapılan eylem çağrıları sonunda gün boyunca Gezi Parkı ile Taksim Meydanı’nda toplanan binlerce kişi ile polis arasında sert çatışmalar yaşandı.

Gün içerisinde Taksim’de eylemler devam ederken, İstanbul Altıncı İdare Mahkemesi, Topçu Kışlası’nın yapımına onay veren kararı iptal etti.
Dönemin İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın da bir basın toplantısı düzenledi. Mutlu, bir doğa katliamının söz konusu olmadığını ve olaylarda istismar çabası olduğunu söyledi.

Gün boyu devam eden müdahalede yoğun biber gazı kullanımı ve TOMA’dan sıkılan basınçlı su ne­deniyle üç kişi gözünü kaybetti; onlarca kişi yaralandı.

31 Mayıs’taki müdahale eylemleri daha da büyüttü. Gezi Parkı eylemleri İstanbul dışına taştı ve 79 kente yayıldı.

1 Haziran eylemlerin kronolojisinde kritik bir tarih oldu.

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.