Hafta SonuManşet

Gezginliği yeniden keşfetmenin yolu kaybolmaktan geçiyormuş! – Hülya Tosun

0

Gazetemizde de yazılarına daha önce yer verdiğimiz gezgin Hülya Tosun, 2015’in son günlerinde başlayıp 2016’yı da kapsayan 2 aylık bir dönemde Tayland ve Kamboçya‘yı ziyaret etti. Tosun’un uzakdoğu seyahati ile ilgili notlarını tefrika halinde sizinle paylaşacağız.

Yazı dizisini bu link üzerinden takip edebilirsiniz

***

Chiang Mai’de 3. günümde, uyandım. Aman Allahım 3 gündür buradayım ve hiçbir şey yapmıyorum. Yani tam olarak öyle değil de, bir çok tur var gidilecek hiç birine katılmıyorum, şunları yap denen şeyler neydi unuttum, harekete geçmiyorum.

53

“Boş boş duruyorsun” dedi iç sesim.

Daha önceki bir çok yurt dışı yolculuğum birileriyle oldu. Hiç problem yaşamadım, hep çok eğlendim ve hep uyumluyduk ama işte uyumluymuşuz. İyi kötü bir planımız oluyordu ve harekete geçmek kolaydı. Uyumlanmam gerekmediğinde ben –gezgin Hülya- ne yaparmışım, bilmiyormuşum meğer.

“Hadi düşünmeyi bırak da şu yakınlardaki tapınaklardan birine git bari” dedim kendi kendime. Yolda devam edersin düşünmeye.

54

Chiang Mai’nin turistik kısmı kocaman bir dikdörtgen. Etrafı kanallarla çevrili çok düzgün bir dikdörtgen ve bir çok şey buranın içinde. Oranın etrafında bir tapınak ararken.

“Bir dakka ya!” dedim. Bu değildim ben, başka bir şey! Ben -gerçek- hayata karışmayı seviyorum. O zaman şimdi tam da şuralara gidin denilen yerin dışına taşma zamanı. Tam da oradaki hayatı koklamanın zamanı.

Haritayı kapattım, o dikdörtgenin dışında bir sokağa daldım ve kaybolmaya niyet ettim.

55

Çok uzun sürmedi turistik bölgeden uzaklaşmam. Fakir, derme çatma bir sokakta yürürken,

“Nereyi arıyorsun?” dedi biri. Şaşırdım burada birinin İngilizce bilmesine.
“Kayboldum.” Dedim.
“Ben de” dedi. “Gelsene” deyip önünde durduğum bahçeye davet etti.

56

“Kayboldum” dedi. “Ne yaptığımı bilmiyorum. Gel gel korkma, yalnız değilim, bu kadınla yaşıyorum.” dedi bahçenin öbür ucundaki kadını göstererek. Karısı sandım ilk önce, değilmiş. Evin sahibiymiş. Bahçede çok fazla yardıma ihtiyacı olduğu için bu adamı işe almış.

Yıllarca Avrupa’yı dolaşmış, Fransa’da Almanya’da yaşamış bizim adam. Yirmi yıl gurbetlikten sonra doğup büyüdüğü şehre geri gelmiş.

“Bilmiyorum” diyor, “doğru mu yaptım. Kayboldum. Herkes gibi. Bu mahalledekiler gibi. Bu insanlar Myammar’dan göçüp gelmişler buraya. Göçmenler. Onlar da kaybolmuş işte. Benim gibi senin gibi. Düşünsene doğup büyüdükleri toprakları geride bırakıp burada yaşamaya çalışıyorlar. Politik sorunlardan kaçmışlar ama kaybolmuşlar. Insanlar onlara bakıp, Tai değil bunlar, Myammarlı diyorlar. Tıpkı sizin Almanya’da yaşayan Türk’lere dendiği gibi. Kaybolduk.”

57

O sırada kadın bir sandalye ve bir bardak soğuk su getirdi bana tepsiyle.

Bizimki;
“aslında bu bizim kültürümüz. Şimdi her şey çok değişti, turist geldiğinden beri. Olması gereken bu ama artık kimsenin umurunda değil, bir bardak su veren bulamazsın. Bilmiyorum ki bu mudur hayat? Hatırlıyorum, eskiden, hiçbir şeyimiz yokken ve sokakta yaşam için mücadele verirken hepimiz birbirimize yardım ederdik. Şimdi kimse kimsenin yüzüne bakmıyor. Dedim ya kayboldum.”

Tam da haritayı kapatıp, ara sokaklarda –gerçek- hayata karışmaya karar verdiğim bu günde  yoluma çıkan bu adam… Gülümsedim.

“Belki de o kadar da kötü değildir her zaman kaybolmak” dedim.

“Ben bugün kaybolduğum için mutluyum mesela. Seni buldum. Turist olduğum için değil, insan olduğum için, oturacak bir sandalyem ve içilecek bir bardak soğuk suyum oldu. Ve kayboluşlarımı paylaşacak bir yoldaşım. ”

Kaap Kun Kaaa! (Teşekkürler! )

Hülya’nın gezi yazılarını Ruhu Bohçada Gezen blogundan ve aynı adlı facebook sayfasından takip edebilirsiniz

52

 

Hülya Tosun

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.