Röportaj: Hilal KÖYLÜ
*
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “inadına yapacağız” dediği AKP’nin “çılgın projesi” Kanal İstanbul’a muhalefetten ve sivil toplum örgütlerinden tepkiler sürüyor. İstanbul Boğazı’na alternatif bir geçiş güzergahı olarak planlanan projeyi “Türkiye’yi batırma projesi” olarak tanımlayan Gelecek Partisi, Kanal İstanbul’u Türkiye’nin en büyük çevre sorunu olarak öne çıkan “plansız ve kuralsız yaşam”ı daha da büyüteceğinden endişe ediyor.
AKP’den koparak Gelecek Partisi’ni kuran Ahmet Davutoğlu, iktidarın iklim ve çevre politikalarına eleştirilerini gündemde tutmak için partisi bünyesinde Çevre ve Şehircilik Politikaları İzleme Kurulu kurmuştu. Kurul Başkanı Cesim Gökçe, Yeşil Gazete’ye verdiği röportajda bu çalışmaların temel hatlarını ve hedeflerini anlattı. “Türkiye’de zeytin ağaçlarının kesilmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz” diyen Gökçe, çevre güvenliğinin sağlanması koşuluyla nükleer enerjiye yeşil ışık yakıyor.
Cesim Gökçe’nin sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
‘Korunan alanlara dokundurmayacağız’
Hilal Köylü: Partinizin görüşüne göre, Türkiye’nin en önemli iklim ve çevre sorunu sizce nedir, çözümleriniz neler?
Cesim Gökçe: Kuraklık, su kirliliği, su tüketiminin kentleşme olgusuyla birlikte sürekli artması, tarımsal sulamadaki yetersizlikten dolayı üretim eksikliği, çirkin betonlaşma, Kanal İstanbul başta olmak üzere plansız ve kuralsız yaşam.
İktidara gelirsek dere ve ırmaklarımızı temiz hale getireceğiz, su kaynaklarımızı kirletmeden su tasarrufu sağlayacağız, şehirlerde çatı suyu hasadı ve sarnıçları gibi su depolamak için akılcı yöntem ve teknikler kullanmak suretiyle kuraklığın olumsuz etkilerini minimize edeceğiz. Yenilenebilir enerjiyi hızla artırmak suretiyle fosil yakıtların kullanımını tedricen azaltarak bir taraftan karbon salımını azaltıp diğer yandan hava kirliliğini önleyeceğiz. İmar kanunun değiştirerek, imar rantını önleyip yaşanabilir şehircik öncellikli hedefimiz.
Doğal kaynaklarımızın hor kullanılmasını ve talan edilmesini önleyeceğiz. Ormanlarımızı koruyacağız, orman alanlarında yapılaşmayı önleyip, orman içi her tür faaliyeti kısıtlayacağız. Peyzaj alanları, milli parklar, tabiat parkları, birinci sınıf tarım alanları, sulak alanlar, doğal ve kentsel sit alanları, biyolojik çeşitliliğin yoğun olduğu alanlar ve kısaca tüm “Korunan alanlara ”dokundurmayacağız.
‘Atık su arıtma tesisi zorunlu olacak’
İktidara gelmeniz veya ortak olmanız halinde ilk 100 gün için çevre ve iklim alanında hangi politikaları hayata geçirmenin sözünü veriyorsunuz?
Belediyeler, kamu ve özel sektör için atık su arıtma tesisi yapımını zorunlu hale getireceğiz. Bu zorunluluğa uymayanların faaliyetini durduracağız. Zorunlu deşarj gerektiren hallerde ise 2872 sayılı Çevre Kanunun İlgili hükümleri gereğince ağır cezai yaptırımlar uygulayacağız. ÇED prosedürünü formaliteden çıkarılıp uygulamasını sağlayacağız. “ÇED olumlu ya da ÇED gerekli değildir” kararı olmayan faaliyetleri durduracağız.
Paris İklim Anlaşması’nı tam anlamıyla hayata geçirecek misiniz?
Sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda koruma kullanım dengesi gözetilmek suretiyle yenilenebilir enerji ve tedricen alternatif yeni teknolojilere geçiş sağlanmak suretiyle gerekli adımlar atmayı planlıyoruz.
Avrupa ülkeleri birer birer kömürü terk ediyor, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? İktidara gelmeniz halinde kömürlü termik santralleri kapatacak ve kömürden çıkacak mısınız? Buna ilişkin bir tarihiniz ve geçiş yönteminiz var mıdır? Doğal gaz bağımlılığını sona erdirecek bir temiz enerji projeksiyonu oluşturdunuz mu?
Kısa zaman aralığında bir anda olabilecek bir konu değil bu. Ancak tedrici olarak olabilecek bir iştir. Yeni teknolojiler, alternatif yenilenebilir enerji kaynakları (RES, GES, Jeotermal vb. ) enerji çeşitleri yeterli hale gelmesi halinde olabilir.
‘Çevre güvenliği oldukça nükleer kullanılabilir’
Nükleer enerjiyle ilgili partinizin tavrı nedir? Temiz enerji olduğunu düşünüyor musunuz? Akkuyu Nükleer Santrali’nin inşasına devam edecek misiniz?
HES’lerin çevreye yaptığı tahribat ve ülkemizin enerji açığı düşünülecek olunursa, nükleer enerjiden hemen vazgeçmek kolay görünmemektedir. Öncelikle temiz enerji kaynaklarının artmış olması ve ihtiyaca cevap vermesi lazım. Çevre güvenliği ve profesyonel işletimi olduğu sürece nükleer kullanılabilir.
Avrupa, Yeşil Mutabakat ile net sıfır karbon emisyonu hedefini 2050 olarak belirledi. Avrupa’nın bir parçası olan Türkiye’nin bu alandaki önceliği ne olmalı?
Her şeyden önce çevre dostu teknoloji kullanımı yaygınlaştırılmalı. Daha fazla toplu taşım kullanımı öne çıkarılmalı. Özellikle motorlu kara taşıtlarından kaynaklanan egzoz emisyonlarının azaltılması için gerekli tedbirler alınmalı, elektrikli otomobil ve otobüsler yaygınlaştırılmalı, raylı sistemler geliştirilmeli. Geri dönüşümlü katık bertaraf tesislerinde enerjiye duyarlı yapılaşmaya gidilmeli.
Dezavantajlı kesimler için ürettiğiniz ya da üreteceğiniz iklim politikaları neler?
Çocuk ve yaşlılar için yaşanabilir planlı kentsel yeşil alanlar, spor kompleksleri geliştirmeyi planlıyoruz. Yoksullar için istihdam programları, kolay ve ucuz ulaşım, ucuz sosyal konut imkanlarını geliştirecek projeler üzerinde çalışıyoruz.
‘Su hasadına öncelik vereceğiz’
Yeterli gıda ve temiz suya ulaşım yakın geleceğin en büyük sorunlarından olacak. Bu sorunu çözmeye dönük planınız nedir?
Dengeli su politikaları geliştirmekten yanayız. Tarımsal sulamada toprağı çoraklaştıran vahşi sulama yönteminden vazgeçilmesi gerekiyor. Yağmurlama ve damlama yöntemleriyle borulu basınçlı sistemlere hızla geçilmesinden yanayız. Sulanabilir tarım alanlarını artıracağız. Tarımda havza bazlı ürün ve üretim planları geliştirilerek, yüksek verim hedefleri doğrultusunda, birim alanda elde edilecek ürün miktarındaki artışı sağlamak istiyoruz. Şehirlerde çatı sularının hasat edilmesine, sarnıçlar ve su depoları yapımına öncelik vereceğiz. Park, bahçe ve peyzaj alanlarının sulama ihtiyacı çatı su hasadıyla karşılanabilir
Tarımda su politikalarınızı nasıl sürdürülebilir kılacaksınız?
Sıcak dönemlerde, buharlaşma kayıplarını azaltmak için daha verimli sulama teknolojilerinin kullanılması gerekiyor. Yağmurlama ve damla sulama yöntemlerinin uygulanmasından yanayız. Toprak neminin, toprağın sürülmesi yoluyla korunması gerekiyor. Kısıtlı sulamada, ürünlerin verimlerini artırırken, bitkinin su tüketimi ve buharlaşabilecek maksimum su miktarı riskinin önlenmesi için sulamanın gece yapılması şart. Buharlaşma sebebiyle yerel depolamalardaki kayıplar azaltılmalı. Yeraltı suyu tablasında, tuzluluk problemi olan alanlarda tuzlu su girişini önlemek için, alansal olarak düzgün bir sulama sisteminin oluşturulması gerekiyor.
Tarımsal desteğin bütçedeki payını artıracağız. Tarımsal girdi maliyetleri düşürülmesi için gerekli tedbirlerin alınmasına dönük de projeler geliştiriyoruz.
Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz, her yıl daha büyük ve daha büyük hasar yaratan orman yangınlarıyla boğuşuyor. Yangın çıkmadan öncesine ilişkin projeksiyonunuz var mı?
Bilimsel olarak orman ekosistem dokusu dikkate alınarak her türlü planlama, program, tatbikat, hazırlık, araç-gereç, personel ve ekipman kapasitesini artıracağız. Orman içi ve orman çevresindeki imar ve inşa faaliyetleri, ocaklar, sanayi tesisleri, katı atık tesisleri, kırma eleme tesisleri, kısaca tüm tesisleşme ve faaliyetleri kısıtlayacağız. Yeni tesis ve faaliyetlere izin vermeyeceğiz.
‘Zeytinlerin kesilmesine izin vermeyeceğiz’
Ormanların ve tarım alanlarının madenlere açılması konusunda ne düşünüyorsunuz, siz ne yapacaksınız?
Sürdürülebilir kalkınma için madenlerin kullanılması gereklidir, ancak Çevresel Etki Değerleri dikkate alınmak suretiyle bu mümkün olacaktır. Maden ocaklarının çevreye olan zararları minimize edilmeden işletilmesi çok büyük zararları beraberinde getiriyor. O bakımdan başta korunan alanlar olmak üzere, özelde orman ve tarım alanlarında hayati zaruret olmadığı sürece ocak işletmeciliğine son verilmeyi hedefliyoruz.
Zeytinlerin ve diğer orman ağaçlarının kesilmesine izin vermeyeceğiz. Binlerce yıllık ağaçların kesilmesi, doğal yaşam alanlarının yok edilerek ekosistemin tahrip edilmesini kabul etmiyoruz. Bir santimetre kalınlığındaki organik toprağın bin yılda meydana geldiği gerçeği dikkate alındığında, toprağın ne denli kıymetli bir doğal kaynak olduğu daha iyi anlaşılır. Topraklarımızı, suyumuzu, havamızı, ormanlarımızı ve tüm doğal zenginliğimizi korumak zorundayız.
Çevre, iklim ve doğa politikalarınızı hayata geçirirken, bilim insanları, uzmanlar, çevre aktivistleriyle birlikte çalışacak mısınız?
Elbette. Tüm sivil toplum örgütleri, bütün sesler ve fikirler bir arada olmalıdır. Tüm ülkeyi, insanlığı etkileyecek konularda birlikte çalışmalıyız. Bilimsel veriler ışığında, ortak akılla politikalar geliştirmeye kararlıyız.
Hayvan Hakları Yasası’nı reforme edecek bir planınız, yol haritanız bulunuyor mu?
Sivil Toplum ve Sosyal Politikalar olmak üzere iki ayrı başkanlık birimimiz bu konuyu çok çalıştı. Kesinlikle canlılara zarar verenlere ağır cezai müeyyideler uygulanmasından yanayız. Barınaklar için belediyeler, Çevre ve Tarım bakanlığı, çevre gönüllüleri, hayvanseverler ve tüm STK’larla birlikte çalışacağız. Zaten irtibattayız. Hayvan barınaklarının hijyenik ve sağlıklı ortamlar haline getirilmesini istiyoruz. Barınak yapımı için belediyelere kaynak aktarılıp denetimlerini sağlamayı hedefliyoruz. Kısırlaştırma, aşılama, sahiplendirme çalışmalarına önem vereceğiz. Yasaklı ırk denilen köpeklerin çoğunun sahiplerinin davranışlarını yansıttığı, kötü muamele gördüklerini, dövüştürme ve üretim amaçlı kullanıldıklarını biliyoruz. Bu tür uygulamalara son vermeye kararlıyız.
‘Kanal İstanbul Türkiye’yi batırır’
Kanal İstanbul ile ilgili partinizin tavrı nedir?
Kanal İstanbul’a karşı olduğumuzu Aralık 2019’da tüm siyasi partilerden önce ilk olarak biz açıkladık. Kanal İstanbul’un sakıncalarını ayrıntılı halde bilimsel çalışma yaparak detaylı raporumuzu kamuoyu ile paylaştık. Adı üzerinde çılgın proje, tam bir çılgınlık hali barındıran bir proje, akıl tutulmasının yaşandığı proje. Türkiye gibi kaynakları kıt olan bir ülkenin bu proje ile batması kaçınılmaz. Zaten ekonomik bataklıkta olduğumuz bir dönemde bir de bu proje gerçekleşirse bir daha belimizi doğrultamayız. Hangi açıdan bakarsak bakalım, bu proje her açıdan sorunlu, her açıdan sakıncalı, her açıdan tam bir çevre faciasıdır.