ManşetTürkiyeUncategorized

Erdoğan: Ordu valisinin açacağı dava, İmamoğlu’nun önünü kesebilir

0

Erdoğan, Kral FM’de katıldığı canlı yayında Ordu Valisi Seddar Yavuz’un, CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu’na seçimden sonra hakaret iddiasıyla dava açacağını; çıkacak kararın İmamoğlu’nun önünü kesebileceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı ve  AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kral FM’de katıldığı canlı yayında Ordu Valisi Seddar Yavuz‘un, CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu‘na hakaret iddiasıyla dava açacağını söyledi.

15 ulusal ve 200 yerel bölgesel radyodan ortak canlı yayında Erdoğan, Ordu-Giresun Havalimanı’nda yaşanan ‘VIP krizi‘ olayında, görülecek dava sonunda verilecek kararla İmamoğlu’nu işaret ederek, “önünün kesileceğini” ifade etti: “İşi Ordu Valimiz yargıya götürmesi halinde ki götürecek, polislerimiz hakeza. Tabii bu konuda yargının vereceği kararı ben şu anda bilemem ama yargının vereceği karar bu işte önünü kesebilir.”

“İstanbul’un seçimini bir kenara koyamazsınız”

Bir dinleyicinin, attığı tek zarftaki oy pusulalarından neden sadece büyükşehir belediyesi başkanlığı seçiminin tekrarlandığına ilişkin soru üzerine Erdoğan, diğerlerine yapılan itirazların aslında sudan bahaneler olduğunu söyledi. Muhtarlık seçimlerinde sıkıntı olması durumunda, itirazın muhtar adayı tarafından yapılacağını ifade eden Erdoğan, ilçe belediye başkanlıklarında da benzer sıkıntılar yaşanmadığı için bu tür itirazlar olmadığını kaydetti.

Erdoğan, büyükşehir belediye başkanlığında ise 16-17 bin oyun çalındığını belirterek, “Burası İstanbul hiçbir şeye benzemez. İstanbul’un seçimini bir kenara koyamazsınız.” dedi.

‘Otelde görüşmenin belgeleri var’

İsmal Küçükkaya’nın moderatörlüğünde, Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım’ın katıldığı ortak canlı yayınla ilgili olarak ise Yıldırım’ın önce Uğur Dündar‘ın isminden bahsettiğini hatırlattı:

“Sonra o olmadı, tekrar bu isimler ortaya geldi. Burada da İsmail Bey’in adını ortaya attılar. Muhalif olması, olmaması bunlar önemli şeyler değil. Duruş önemli. Şimdi düşünün sen kalkacaksın programdan önce CHP’nin adayıyla ki orada da yalanlar dönüyor malum. Ama elimizde belgeler var şimdi. 45 dakika görüşme yapacaksın ve soruları kendisiyle paylaşacaksın. Şu anda elimizde onların da belgeleri var. Yani oturum esnasında bütün o kartların konulduğu kutuların, vesairelerin elimizde belgeleri var.

Bu kutuların falan hepsi bunların resimleri falan çekilmiş vaziyette elimizde bunlar. Buradan soru soruluyor, hemen oradan alınıyor. Yani sen şimdi buna hazırlıklı olmamış olsan, böyle o kartı oradan nasıl çekip alacaksın? Gayet güzel hepsi yanlarında yazılmış, oradan çekiyorsun alıyorsun ve ondan sonra masada önüne koyuyorsun ve oradan aktarıyorsun. İşte bir yalan da bu. Böyle bir şey olabilir mi? Bu tamamen ahlaksızlıktır. Ahlaksızlıktır. Eğer vereceksen veya görüşme yapacaksan, mesela biz Sayın Dündar’la yaptığımız Deniz Baykal programında her iki tarafın danışmanlarını davet etmişti. Her ikisiyle görüşmeler yapmıştı ve o görüşmelerden sonra da biz programa çıkmıştık. Bu başka bir şey. Ama tek taraflı böyle bir şey yapıp ondan sonra da kalkıp dürüstlükten bahsetmek bambaşka bir şey.”

‘Kürtlerin isteyip de alamadığı hiç bir şey yok’

Erdoğan, “Muhalefet, sizin seçmene hakaret ettiğinizi iddia ediyor. Bazı çıkışlarınız seçmene mi yoksa partilere mi?” şeklindeki soru üzerine, şu değerlendirmede bulundu:

“Benim hiçbir partinin seçmenine hakaretim olmaz. Siyaseti 40 yıldır yapıyorum. Benim eleştirim teröre bulaşmış olan yöneticileredir. Özellikle HDP‘nin başındaki yöneticilerin dağ ile nasıl iş tuttuğunu, nasıl onlarla el ele olduğunu biliyoruz, değil mi? Şu anda Demirtaş, Diyarbakır’da tüm vatandaşları sokağa döküp 50’nin üzerinde vatandaşımızın ölümüne neden olan bir kişidir. Şu anda cezaevinde niye duruyor? Bunların hepsi Kandil’de teröristlerle el ele resim çektirenler, poz verenler değil miydi? Bu noktadaki bütün çağrımız onlara. Oraya oy veren vatandaşlarıma hiçbir zaman kalkıp da suç sabit olmadıkça terörist diyemem ama bunların lider kadroları maalesef teröristlerle el ele, kol kola olduklarına dair elimizde belgeler olduğu için onlarla ilgili bunu rahatlıkla söylerim. Onun için de vatandaşlarıma bu oyuna gelmeyelim, bu oyunu bozalım diyorum. Şu anda CHP’nin başındaki zat, Demirtaş’ı övüyor, savunuyor. ‘O bir demokrasi mücadelesi veriyor’ diyor, eşbaşkanı savunuyor. Ortada çok açık sabit suç delilleri var. Bu suç delilleri olduğu halde biz bunları nasıl savunuruz? Ama oy verenler için böyle bir şeyi söyleyemem. Böyle bir şey için suçun sabit olması gerekir. Onlara oy veren vatandaşlarımıza ‘Gelin iyi değerlendirelim, aynı yanlışa bir daha düşmeyelim.’ diyoruz.”

“Kürtlerin şu anda isteyip de alamadığı ne var?” sorusuna Erdoğan, “İsteyip de alamadıkları artık bu ülkede hiçbir şey kalmadı. Caddelerde, sokaklarda Kürtçe isimlerden tutun da anneleriyle, babalarıyla cezaevlerinde Kürtçe görüşme yapma imkanları yoktu. Bütün bu imkanlar artık var. Bunların hepsi ortalıktan kalktı.” karşılığını verdi.

“Ahmet Kaya’nın mezarının getirilmesi için elimizden geleni yaparız”

Erdoğan ayrıca, Paris’te sürgünde hayatını kaybeden Ahmet Kaya‘nın “mezarını getirmek için elimizden geleni yaparız” dedi. Erdoğan şunları söyledi:  Ahmet’e o otelde yaptıkları o hainliği, o ihaneti, o alçaklığı, ‘sanatçıya, sanata sevgi’ diye konuşanlar, köşelerinde yazanların o gece ne yaptıklarını da hiç mi hiç unutamıyorum.  Kendi sanatçısına sahip çıkan değil, kendi sanatçısını bu ülkeden kovana kadar ellerinden geleni yaptılar ve ne oldu, Ahmet, vatan topraklarında değil, gurbette durdu. Başbakanlığım döneminde, o zaman Kültür Bakanlığımız vasıtasıyla aslında Ahmet Kaya’nın bir nakli mekan ile kendi topraklarımıza getirilmesini de arzu ettim. Eşine de haber gönderdik. Bugün yine Ahmet Kaya ile ilgili böyle bir imkan olsa, ailesi Ahmet Kaya’nın topraklarımıza getirilmesini kabul etse, biz elimizden gelen her şeyi yaparız.”

 

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.