77. Dünya Sağlık Asamblesi‘nde 194 ülkeden delegeler oybirliğiyle İklim Değişikliği ve Sağlık Kararını kabul etti. Dün (30 Mayıs) kabul edilen bu karar, 148 ülkenin COP28 BAE İklim ve Sağlık Deklarasyonu’nu onayladığı geçen yılki iklim konferansı COP28’de elde edilen ivmenin üzerine inşa edildi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) bu kararı, tüm bakanların ve ülkelerin bir araya gelerek iklim değişikliğini sağlık planlamalarına ve sağlık hizmetleri sunumlarına entegre etmelerini ve ayrıca sağlık işgücünü iklim değişikliğinin etkilerine yanıt verecek şekilde donatmalarını zorunlu kılıyor.

Çağımızın sağlığa yönelik en büyük tehdidi…
DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, 27 Mayıs Pazartesi günü Dünya Sağlık Asamblesi’nde yaptığı açılış konuşmasında “Belki de çağımızın sağlığa yönelik en büyük tehdidi değişen iklimimizden geliyor” dedi.
Peru ve Hollanda tarafından savunulan ve Barbados, Fiji, Kenya, Monako, BAE ve İngiltere tarafından desteklenen karar, ülkeleri DSÖ’nün sağlık, çevre ve iklim değişikliği stratejisinin uygulanmasını güçlendirmeye çağırıyor.
Sağlık sistemlerinin daha dirençli hale getirilmesi ihtiyacını ele almakta ve ülkelerden hava kirliliği önlemlerini ülkelerinin sağlık ve iklim stratejilerine entegre etmelerini istiyor.
Fosil yakıtların etkisinden bahsedilmedi
Ancak bu kararda (ve COP28 deklarasyonunda) önemli bir unsur eksik: Fosil yakıtlardan ve bunların sağlık ve sağlık hizmetleri sistemleri üzerindeki katlanarak artan etkilerinden bahsedilmiyor.
Pandemic Action Network Kurucusu Eloise Todd, kararı şöyle eleştirdi:
“Kararda insan etkileri, toplumsal cinsiyet kırılganlıkları ve hava kirliliği ele alınırken, fosil yakıt kullanımının sona erdirilmesi ve yükselen iklimin pandemik tehditler ve hastalık salgınları üzerindeki etkisine odaklanılması konusunda daha güçlü bir vurguya ihtiyacımız var.”
Büyük ölçüde fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanan hava kirliliği, yılda 7 milyon önlenebilir ölümden sorumlu.

Dünya çapında 200 bin hastane üzerinde yapılan bir fiziksel risk değerlendirmesi, çoğu düşük ve orta gelirli ülkelerde olmak üzere, 16 binden fazlasının bu yüzyılın sonuna kadar aşırı hava olayları nedeniyle tamamen veya kısmen kapanma riski altında olacağını ortaya koydu.
Son IPCC raporu, insan kaynaklı iklim değişikliğinin insanların fiziksel ve ruhsal sağlığı üzerinde derin bir etkisi olduğunu ortaya koydu.
Dünya Sağlık Asamblesi’nin bir diğer önemli sonucu da, dünyanın gelecekteki pandemi tehdidini daha iyi önleyebilme ve bu tehdide yanıt verebilme yeteneğini artırmayı amaçlayan küresel bir pandemi anlaşması oldu.
‘Bu, siyasi açıdan önemli bir an…’
Delegeler, iklim değişikliği, yaşlanma, göç, pandemi tehditleri ve eşitlik konularına vurgu yaparak, tüm insanlar için sağlık ve refahı teşvik etmek, sağlamak ve korumak amacıyla küresel sağlık için 4 yıllık, 11.1 milyar ABD Doları tutarında bir stratejiyi onayladı.
Pandemic Action Network Afrika Bölgesi Direktörü Aggrey Aluso, konunun önemine şöyle değindi:
“Bu, dünyanın bu birbirine bağlılığı ciddiye aldığını gösteren, siyasi açıdan önemli bir andır. Şimdi görmemiz gereken şey, bireysel hükümetlerin iklim kaynaklı sağlık sorunlarını kontrol altına alabilmeleri ve yönetmeye hazırlıklı olabilmeleri için pratik önlemlerin aynı ciddiyetle uygulanmasıdır.”
Lancet İklim Değişikliği ve Sağlık Geri Sayımı İcra Direktörü Marina Romanello ise şu değerlendirmede bulundu:
“İklim değişikliğiyle mücadele etmek için atmamız gereken pek çok adım arasında, iklim değişikliğine uyum sağlarken aynı zamanda emisyonları ve fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltmak çok önemlidir. Bunun sağlık açısından son derece faydalı sonuçları olabilir: Daha temiz hava, daha yaşanabilir kent merkezleri, iyileştirilmiş enerji erişimi ve değişken uluslararası enerji piyasalarına bağımlılığın azaltılması. Bu karar COP28’de yakalanan ivmenin üzerine inşa edilmiştir ve şimdi hükümetlerin sağlık, temiz enerji ve adil bir geçişin iklim politikalarının merkezinde yer aldığı gerçekçi iklim planları ortaya koyarak bu kritik meseleleri ele almalarına ihtiyacımız var.”
‘İklim krizi bir sağlık krizidir’
Clean Air Liaison‘dan Temiz Hava İrtibat Görevlisi Rosie Tasker da şunları aktardı:
“İklim krizi bir sağlık krizidir. Artık sağlığı bir eklenti ya da ilave olarak düşünen iklim stratejilerine sahip olamayız. Dünyanın dört bir yanında en kırılgan topluluklardan bazılarının halihazırda iklimin en derin etkileriyle karşı karşıya olduğunu biliyoruz. Hükümetler iklim değişikliği ve sağlığı entegre etmeyi düşündüklerinde bu toplulukları göz ardı edemezler ve iklim planlarının adalet ve eşitliği de desteklediğinden emin olmalıdırlar.”