Yeşeriyorum

Demokrasi, zorunlu ders olsun!..

0

12 Eylül darbesinin ilk günleri…

Erler ve erbaşlar ellerindeki tüfeklerle sokak, sokak gezerek dışarı çıkma yasağını ihlal edip, kapılarının önünde top oynayan çocukları bile pataklıyorlar…

Bankaların önünde mavi bereliler koruma görevinde…

Süngünün altından bazen eğilerek geçme durumunda kalıyor çocuklar…

Okulların koridorlarında askerler geziyor…

Kapılara koridorda gezen askerlerin sınıfları kontrol edebilmeleri için  cam bölmeler konuluyor…

Partilerin, sendikalar ve derneklerin kapılarına kilit vurulduğu demler…

Milli Güvenlik Konseyinin yönetime tamamen el koyduğu,  her gün radyodan bildiriler okunduğu…

Emniyet Genel Müdürlüğü ve Polis Teşkilatının,  Jandarma Genel Komutanlığının emrine verildiği…

Bülent Ulusu’nun Başbakan olarak atandığı, eski siyasilerin Hamza köy ve Uzun ada’ya yollandığı…

Bir sağdan, bir soldan…

Asmayalım da besleyelim mi? denilerek idamların başladığı, 17 yaşındaki Erdal Eren’in Yargıtay tarafından, iki kere bozulmasına rağmen MGK tarafından idamının onaylandığı günler…

YÖK’ ün icat edildiği, Kürtlerin ‘Dağ Türk’ü’ ilan edildiği, yeniden bir Anayasa’nın yazıldığı oylandığı ve yüzde 92,7 evet oyu ile Kenan Evren’in otomatik olarak Cumhurbaşkanı seçildiği günler…

Anayasa’ya, askeri yönetim üyelerinin ömür boyu yargılanmasını yasaklayan maddenin konduğu ve o günden sonra da seçimle gelen hiç bir iktidarın bu maddeye dokunamadığı günler…

DGM’nin can yaktığı günler…

İdamların, işkencelerin, gözaltına alınmaların, ortadan kaybolmaların, yurt dışına kaçmaların, fişlenmelerin, örgüt üyesi olmaları sebebiyle işten atılmaların, gazetelerin yayın yapmalarının yasaklandığı, gazete dergi ve kitapların imha edildiği, buraya sığamayacak kadar karanlık ve acı bir geçiş dönemi…

İşte böyle bir iklimde…

Bir yeni dersimiz ve bir yeni öğretmenimiz olmuştu…

Adı Milli Güvenlik Dersi…

Tüm komşularımızın düşman,  eski siyasilerin hain, el koyulan düzenin bunu hak ettiğini anlatan,  janjanlı üniformasıyla, darbecilerinde insan olduğunu, öğretmenlik de yapabileceklerini bize gösteren bir de binbaşımız…

Onun sayesinde tekmil vermeyi, rütbeleri, askere gitmeden askerliği ve disiplini öğrenmişti öğrenciler…

Kışla ile öğrenciler arasında, yeni yapılmış ve başarıyla sonuçlandırılmış operasyonun, genç beyinlere doğru(!) iletilmesi için köprü görevleri vardı…

Yeni neslin beyinleri onların sayesinde, kışlanın istediği gibi şekilleniyordu…

O günlerden, bu günlere 28 Şubatlar, 27 Nisanlar ismini tekrar, tekrar zikretmenin yorduğu darbe planları ile geldik…

Andıç’lar, durmadan brife edilen cübbeli Rektörler…

Genel Kurmay’ın sesi olan gazete ve gazeteciler, Başbakan’ın mahallesinin üzerinden geçerken, minareye çarpan F4’ler bir yana…

Ellere yüzlere bulaştırılan açılım, durmadan ötelenen sivil anayasa, soğukta zatürre tehlikesi geçiren tekel işçileri,  faturalarını ödeyemediği için doğalgaz sobalarını yakamayan emekliler,   ayın sonunu nasıl getirebileceğini hesaplayan yüz binler,  ticaretteki kısır döngüyü aşamayan, çekleri karşılıksız çıkan esnaf… Sessiz yığınları oluşturan işsizler…

Yaptığı tüm yanlışlardan, mazlum duruma düşürülmesiyle sıyrılan iktidar…

Kadrajı ne kadar geniş tutarsak o kadar genişleyen, ne kadar daraltırsak bir şeylerin hep eksik kaldığı Türkiye Fotoğrafı…

Normalleştiğimizi düşündüğümüz çok uzun zaman dilimleri hiç olmadı…

12 Eylül’ün  ruhu hep hükümranlığını devam ettirdi…

Yapılan her eleştiri, gözündeki katarakt yüzünden gelişmeleri doğru değerlendirip, değerlendirmediğiyle ilgili şüpheler taşıyan ‘gözbebeği kurumun’ yıpratılması olarak değerlendirildi…

Daha çocukken kışlaya alınıp,  sivillere güvenilmemesi üzerine beyinleri şekillenen kurumun, insanlarına şu günlerde tavsiye edebileceğimiz tek şey…

Sivillerinde vatanını sevebileceğini öğretecek,  onlarında insan olduğunu ve hem de kendi insanı, kendi vatandaşları olduğunu fark ettirecek, Türkiye Cumhuriyeti insanları ile Türkiye Cumhuriyeti rütbelileri arasında köprü vazifesi görecek, bir ‘Demokrasi’ dersi konulması…

Emasya gereği tutuklanacak gazeteciler listesi de sanırım, gönüllü demokrasi eğitimcileri olarak oldukça uygun düşebilir…

Ümit Boyacıoğlu

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.