Politikyol’dan Murat Aksoy’un sorularını yanıtlayan Demirtaş, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in yayımladığı videolarda ileri sürdüğü iddialarına ilişkin olarak, “Bence, Sedat Peker konuşmaya başlamadan önce de Türkiye’de siyaseti belirleyen özne mafyaydı. Anayasa’yı, yasaları, AİHM ve AYM kararlarını tanımadığını ve uygulamayacağını açık açık söyleyen, ilan eden bir zihniyetin mafyadan ne farkı var ki? Bu durumda, Sedat Peker ile hükümet arasındaki tek fark, Peker’in mafya olduğunu dürüstçe kabul etmesidir. Bu açıdan bakıldığında, Peker’in ifşaatları malumun ilamıdır. Benim açımdan şoke edici değil” değerlendirmesinde bulundu.
Peker’in iddialarının AKP içinde bir iç hesaplaşmaya, yüzleşmeye yol açıp açmayacağına ilişkin soruya da yanıt veren Demirtaş, “Geniş kapsamlı, samimi bir yüzleşme yaşanacağını düşünmüyorum. Yeni muhalefet partilerinin, pragmatist bazı açıklamalarla kendi pozisyonlarını güçlendirmeye çalıştıklarını görüyorum, fazlasını değil. Özeleştiri duyduğumu hatırlamıyorum” diye konuştu.
‘Kapatma davası açık bir siyasi operasyon’
Muhalefetin erken seçim talebine destek veren Demirtaş, geciktikçe her günün telafisi imkansız zararlar verdiğini söyledi. “HDP’yi dışlayan kim olursa olsun kaybeder” diyen Demirtaş, bir kez daha açılan HDP’yi kapatma davasına ilişkin olarak da, “Bu, çok açık bir siyasi operasyon. Kapatma girişiminin hukukla ilgisi yok. MHP’nin bastırması, AKP’nin de kabulüyle açılmış bir davadır. AYM’nin böylesi tehlikeli bir siyasi operasyona alet olmaması gerekir. AKP’ye de siyaseten hesabını kitabını iyi yapmasını tavsiye ederim” dedi.
‘Bizi iki kötü arasında tercihe zorlamaya kalkmayın’
Demirtaş şöyle devam etti:
“Kapatma davasının sonucu ne olursa olsun demokratik siyasetten vazgeçmeyeceğiz. Ancak hiç kimse HDP’nin oylarını çantada keklik zannedip şu veya bu ittifakın altına otomatikman ekleyip toplama yaparak sonuç elde edeceğini düşünmesin. HDP, bu koşullarda hiçbir seçim ittifakının içinde olmadığını ve olmayacağını açıklarken son derece ciddi bir pozisyon almaktadır. Tüm kesimlerin, bu açıklamalardan sonuç çıkararak adım atmasında yarar var. Şu, iyice anlaşılmalıdır; biz bunca bedeli, mevcut iktidar zihniyetinin yerine bir benzeri gelsin diye ödemiyoruz. Kimse bizi iki kötü arasında tercihe zorlamaya kalkmasın. Gerçek demokrasi ve hakiki bir barışı savunamayanlar, buna yürekten inanmayanlar Türkiye’nin geleceğinde söz sahibi olamazlar, en azından biz buna payanda olmayız.”