Hafta SonuKitapManşet

Çiğ beslenme Dünya’yı kurtarır mı?

0

Çiğ beslenme nedir, ne değildir? İnsan sağlığı için çok pişmiş yiyecekler mi az pişmiş olanlar mı daha iyi? Beslenme alışkanlıklarımızı değiştirmeli miyiz, öyleyse nasıl?

Raw Food, Türkçe adıyla çiğ beslenme, sebzeleri ve meyveleri en saf hâlleriyle hiçbir işlem görmeden yemeye dayanan bir beslenme tarzı. Doğada bulunan tüm besinlerin içinde birbirinden farklı vitaminler, proteinler ve mineraller bulunuyor. Raw Food, bu bileşenlerin vücudumuza hiçbir işlem görmeden girmesine dayanan, çiğ ya da en çok 45C O ’ye kadar ısıtılmış gıdaları da içine alan bir beslenme türü.

Yeni İnsan Yayınevi‘nden Elçin Oflaz imzasıyla çıkan Raw Food, bu beslenme şeklinin felsefesinin yanı sıra çok sayıda “sağlıklı tarif”e ve bunların nasıl, hangi gereçlerle yapılacağına günlük uyku süresi, yapılacak egzersizler gibi bilgilere yer veriyor.

Oflaz’la bu beslenme türü üzerine konuştuk.

Elçin Hanım, Raw Food Beslenme kitabınızın ikinci baskısı raflarda yerini aldı, öncelikle Raw Food beslenmenin ne olduğunu ya da ne olmadığını kısaca özetleyebilir misiniz?

Raw food çiğ ya da en çok 46 dereceye kadar ısıtılmış gıdalar için kullanılan bir tanım. Sebzeler 46 derecenin üzerinde piştiği zaman %50 ile %75 oranında enzim ve vitaminlerini yitiriyor. Bu bilgiye dayanan beslenme tarzı, dünyada çoğunlukla vegan beslenmeyi temsil ediyor. Başta enzimler olmak üzere, vitamin, mineral ve protein açısından zengin bir beslenme biçimi Raw Food. Dünya nüfusunun çok arttığı ve küresel ısınmanın bizi tehdit ettiği, acil çözümler almamız gereken bu yüzyılda, sürdürülebilir tarım ve ekosistemimiz için daha uygun bir sistem olduğu düşünüyorum. Bu sistemde, yiyeceklerin tamamının değilse bile %60 -70’nin çiğ tüketilmesi büyük fayda sağlar. Raw food hazırlama yöntemleri sadece salata gibi çiğ olmak zorunda değil, bu noktada devreye bizim gibi damağına düşkün şefler giriyor. Böylelikle çiğ beslenme değişik teknikler, işlemler ve aletlerle çok lezzetli gurme bir yemek biçimi haline geliyor.

Birleşik Devletler’de uzun yıllar psikoloji alanında çalıştıktan sonra,  çiğ beslenmeye geçiş süreciniz nasıl oldu, biraz bahseder misiniz?

Bundan 12 sene evvel doktorlar haşimato hipotiroit olduğumu söylediler. Kilo alıyordum, yorgun hissediyordum, sisli beyin gibi diğer semptomlarım da vardı. Doktorlar sadece hormon hapları almamı söylediler.  Stres, uykusuzluk, kötü beslenme gibi durumlar bağışıklık sistemimi ve yaşam tarzımı olumsuz etkiliyordu. Doktorlardan fayda olmayınca kendimi iyileştirmek için araştırmalara başladım ve 80 yıllık bir sağlık entitüsünü buldum. Hippocrates Wellness’te üç hafta boyunca %100 raw vegan beslendikten sonra antikorlarım düştü ve baktım iyi geliyor, hayat şeklimi değiştirmek üzere 3,5 aylık sağlıklı beslenme danışmanı programlarına katıldım. Yani bir hastalık başlangıcıyla hayatım değişmiş oldu.

Kitabınızda çocuk menüleri, içecekler, tatlılar ve çok çeşitli tarifler var. Raw Food beslenmede olmazsa olmaz dediğiniz besinler ve yöntemler hangileri?

Olmazla olmazım ilk olarak kesinlikle alet olarak, robot ve blender’lar. Enzimden zengin koyu yeşil yapraklı sebzeler, sarımsak, soğan, bağırsaklarımızda iyi bakteriyi arttıran fermente olmuş gıdalar, probiyotikten zengin şalgam suları, lahana turşuları, organik elma sirkesi, avokado. Tatlılar için; hurma şeker niyetine kullanılabilir. Soğuk sıkım hindistan cevizi yağı, glütensiz karabuğday, nohut, fasulye, mercimek, baharatlardan sumak, kırmızı biber, muskat, kekik. Özellikle taze zencefilsiz yaşayamam. Ayrıca portakal ve limon.

Beslenme alışkanlıklarımızla ekolojik krizler arasındaki ilişkiden biraz bahseder misiniz?

Bugün dünyada iklim krizi gerçeğimiz var. Aşırı su tüketimi bir sorun ve tarım alanlarının büyük bir kısmı aslında hayvancılık sektörüne bağlı durumda. Karbon ayak izimiz ve iklim krizi arasında doğrudan bir ilişki var. Dünyada et tüketimi bu şekilde devam ederse ekolojik denge daha çok bozulacak ve biyolojik çeşitlilik büyük ölçüde yok olacaktır.

Ekolojik duyarlılığı önemseyen her yaklaşım moda olarak tanımlanıyor? Raw Food için de benzer yorumlar var. Sizce de öyle mi?

Kesinlikle hayır. Raw food hiçbir zaman moda veya bir trend değildir, aksine bir yaşam felsefesidir dünyada. İlk insanlardan beri çiğ beslenme var. Bu mutfak anlayışı henüz Türkiye’de yeni, fakat yıllar içerisinde bütün bu hastalıklar yaygınlaştıkça (kanser, kalp krizi, damar tıkanıklığı, tansiyon, diyabet vb.) ülkemizde de hak ettiği değeri göreceğine inanıyorum.

Son olarak çiğ beslenme, toplum beslenmesi açısından sürdürülebilir bir beslenme şekli olabilir mi?

Bir Akdeniz ülkesi olduğumuzdan çiğ beslenme aslında bizim ülkemiz için çok uygun. Çünkü dört mevsimi birden yaşıyoruz. Her insan %30 bir şekilde çiğ beslenebilir. Biz meyve ve sebze konusunda zengin bir ülkeyiz. Onun dışında zamanla ekonomik problemler arttıkça duygusal yiyicilikten çıkıp vücudun işlevlerini sürdürebilmesi için işlenmemiş gıdalar tüketmemiz gerekir. Bakliyatlar, kuruyemişler ve tohumları tüketmemiz gerekir. Ayrıca öğünlerimizi de ikiye düşürmemiz gerekiyor. Bugün ne kadar çok pişmiş yemek yersek o kadar çok mutsuz oluyoruz. Seratonin üretimi bağırsaklarda başlıyor ve insanlar işlenmiş gıdalar yiyerek mutsuz oluyorlar. Hem ceplerinden çok para çıkmış oluyor hem de kan şekerleri düştüğü için sürekli sinir ve stres problemleri yaşıyorlar.

Elçin Oflaz hakkında

Uzun yıllar yaşadığı New York’ta psikoloji eğitimi gördü. Burada Hippocrates Sağlık Enstitüsü Sağlık ve Beslenme Eğitmeni Programı’nı tamamladı. Raw food konusunda eğitmen ve şeftir. Aynı zamanda on yıla yakın bir süre yoga terapisti olarak çalışmıştır.

2011 yılında New York’tan, büyüdüğü şehir olan İstanbul’a dönen Oflaz, The LifeCo Istanbul Detox and Well -being Center’da üç yıl yemek ve beslenme atölyesi eğitmenliği yaptı. 2013’de Nişantaşı City’s Mahalle’de organik raw mutfağını başlattı.

Halen sağlık ve beslenme danışmanlığı eğitimi yapıyor. Eğitimleri ve detoks programları sadece çiğ yemek öğrenimi (raw food classes) içermekle kalmayıp aynı zamanda sağlıklı yaşam, yoga ve ‘super foods’ gibi anti-aging tarifleri ve eğitimini de içeriyor.

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.