ManşetTürkiye

CHP’li Karaca, Adalet Nöbeti’ndeki Şenyaşar ailesi için sordu: Geciken adalet, adalet midir?

0

CHP Denizli Milletvekili ve İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu‘nda “Şenyaşar Ailesi adalet arayışı ve insan hakkı ihlalleri” ile ilgili gündem dışı konuşma yaptı.

Konuşmasında Şenyaşar ailesini adalet nöbetinde ziyaret ettiğini kaydeden Karaca, soruşturmanın kırk bir aydır devam ettiğini ancak hiçbir şüphelinin, tanığın ifadesinin alınmadığı belirtti. Karaca, ‘Geciken adalet, adalet midir? Şenyaşar ailesi; o 2 oğlunu, eşini kaybeden Emine Şenyaşar ve babasını ve 2 kardeşini kaybeden, linç edilen, katledilen Ferit Şenyaşar iki yüz elli dört gündür adliye önünde nöbet tutuyor’ dedi.

Urfa Suruç‘ta 24 Haziran 2018 Genel Seçimleri öncesi 14 Haziran’da AKP’li vekil İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ve yakınlarının Şenyaşar ailesine yönelik saldırısı sonucu, Hacı Esvet Şenyaşar, oğulları Adil ve Celal Şenyaşar ile vekilin ağabeyi Mehmet Şah Yıldız yaşamını yitirmiş, Suruç Devlet Hastanesi‘nde devam eden saldırılarda da, Mehmet Şenyaşar, Ferit Şenyaşar ve Fadıl Şenyaşar ile birlikte toplam sekiz kişi de yaralanmıştı. Fadıl Şenyaşar ve kardeşleri, tedavileri devam ederken gözaltına alınmış ve sonrasında Fadıl Şenyaşar tutuklanmış, Emine Şenyaşar ile saldırıdan yaralı kurtulan oğlu Ferit Şenyaşar, Urfa Adliyesi önünde 9 Mart’ta Adalet Nöbeti başlatmıştı. Adalet Nöbeti’nde Şenyaşar ailesi birçok kez darp edilip, gözaltına alınmıştı.

‘Dosya kırk bir aydır uyutuluyor’

Konuşmasında yaşanan olayla ilgili ayrıntılar veren Karaca, soruşturmanın kırk bir aydır devam ettiğini, fakat o zamandan beri dosya üzerinde gizlilik kararı olduğunu ve hiçbir şekilde hiçbir şüphelinin, tanığın ifadesinin alınmadığını, gözaltı işlemi uygulanmadığını ifade etti:

Şimdi, bu olay hakkında Sayın Meclisimizi ve bizleri izleyen, tüm ülkemizdeki adalet için vicdanı sızlayanları da bilgilendirmek isterim. Ne oldu 14 Haziran 2018’de? Siyasi partilerin seçim çalışmalarında bulunduğu bir süreçte Adalet ve Kalkınma Partisinin Şanlıurfa Milletvekili Adayı Sayın İbrahim Halil Yıldız Suruç’ta seçim çalışması yapar iken Şenyaşar ailesinin, Celal ve Adil Şenyaşar’ın iş yerini ziyarete gelir, iş yerinde yapılan görüşme sonrasında, tam kapıdan çıkar iken beyaz gömlekli bir zat -videoları izlediğim için çok net söyleyebilirim- dönüp Celal ve Adil Şenyaşar’a hakaret ve küfür içerikli cümleler kurar; arkasından, olay arbedeye dönüşür, polis yatıştırır, polis ayrıldıktan sonra 10-15 kişilik bir ekip gelir, iş yerinde Adil ve Celal Şenyaşar’ı dövmeye, kapı pencere kırıp her tarafı dağıtmak üzereyken Fadıl Şenyaşar koşar gelir ve orada 3 kardeş yaralanır, bir de Yıldız ailesinden bir vatandaş da orada yaralanır ve ambulansla hastaneye giderler. Olayı öğrenen Esvet ve Emine Şenyaşar yani anne ve baba hastaneye gider. Hastanenin kapısında, Esvet Şenyaşar serum sopasıyla dövülür. Hemen acil müdahale için acil müdahale odasına alınır. Acil müdahale odasını basan bir grup Esvet Şenyaşar’ı yangın söndürme tüpüyle linç eder ve öldürür. Bu olay Emine Şenyaşar yani eşinin gözleri önünde cereyan eder.

Peki, bugün hangi aşamadayız? Aslında, ifade ettiğim gibi, iş yerinde olan olay ile hastanedeki olay hukukta bağlı suçtur, birbirinden ayrılamaz ama 19 Kasım 2019’da dosya ayrılır. Hastanedeki olay… Kırk bir aydır soruşturma devam ediyor görünüyor, kırk bir aydan beri dosya üzerinde gizlilik kararı var ve kırk bir aydan bu yana hiçbir şekilde hiçbir şüphelinin, tanığın ifadesi alınmadı, gözaltı işlemi uygulanmadı yani bu dosya kırk bir aydır uyutuluyor. İş yeri dosyasında da hem Enver Yıldız hem Fadıl Şenyaşar hakkında hüküm verildi, hüküm kesinleşmedi, cezaevinde tutuklu olarak devam ediyorlar.”

’10 savcı neyi bekledi?’

CHP Denizli Milletvekili, kırk bir aydır gizlilik kararı olan dosyada hastanedeki kayıtlara ne olduğunun, delillerin karartılıp karartılmadığının bilinmediğini kaydetti:

Peki, Enver Yıldız bu olaydan tam on yedi ay sonra bir koruma ordusuyla gelip adliyeye kendi teslim oldu. Bu süreçte, mahkeme dosyasında 30 tutanak var. Enver Yıldız için gidiliyor eve; bulunamıyor, bilinmiyor, tanınmıyor. 30 tutanak… Peki, Enver Yıldız’ın ‘tape’leri var, yine mahkeme dosyasında. Ne diyor? ‘Ee, ne oldu şu mahkeme işi, bir sıkıntı var mı?’ diye soruyor Mehmet ismindeki kişi. Bu ‘tape’ler, mahkeme dosyasındaki ‘tape’ler arkadaşlar. ‘Yok, valla daha ifadeye gitmedim, oraya yeni bir savcı atanmış; o, göreve başlarsa gidip ifade vereceğim’ diyor, bunu söyleyen Enver Yıldız. Ardından diyor ki: ‘Ben evimdeyim, telefonum açık, kimse gelmedi, buradayım, bekliyorum’ Ardından diyor ki: ‘Ne oldu?’ ‘Bizimkiler hastanede babayı linç etmişler’ diyor ve buna rağmen herhangi bir soruşturma henüz açılmadı. ‘Bir gelişme var mı?’ diye 3 Eylülde İbrahim Enver’i arıyor: ‘Yok, Halil’i bekliyorum. İşte, o savcı var ya, o gelsin diye bekliyorum’ diyor. On yedi ay sonra sanıyorum koşullar oluşturuldu ve Enver gitti ifadesini vererek tutuklandı.

Şimdi, ben buradan soruyorum: Kırk bir ayda 10 savcı değişti, 10 savcı neyi bekledi? Yoksa isteklerine göre bir savcı bulamadıkları için mi dava açılmıyor? İşin en ilginci, biten dava dosyasında ‘tape’lerde diyor ki: ‘Bizimkiler babayı linç ettiler.’ Ama buna rağmen hala hiçbir şüpheli ifadeye çağrılmadı. Peki, kırk bir aydır gizlilik kararı olan dosyada hastanedeki kayıtlara ne oldu, tutanaklar ne durumda; bilmiyoruz. Deliller karartıldı mı, bilmiyoruz.”

‘Geciken adalet, adalet midir?’

Gülizar Biçer Karaca ayrıca, “Peki, ben soruyorum: Geciken adalet, adalet midir? Şenyaşar ailesi; o 2 oğlunu, eşini kaybeden Emine Şenyaşar ve babasını ve 2 kardeşini kaybeden, linç edilen, katledilen Ferit Şenyaşar iki yüz elli dört gündür adliye önünde nöbet tutuyor. Şimdi, aile ne istiyor? Aile, adalet istiyor. Bunu terör olayı olarak lanse ettiler ama yani -bozuk saat bile günde 2 kez doğruyu gösterirmiş ya- 13 Kasım günü Adalet ve Kalkınma Partisi Şanlıurfa Milletvekili Sayın Fakıbaba çıktı dedi ki: “Bu, bir terör eylemi değildi, bunu ben gördüm, tanıklık ettim ve ‘terör eylemi’ denildiğinde vicdanım sızladı ve Genel Başkanımızı aradım, bunun bir terör olayı olmadığını ve bu şekilde lanse etmemesi, konuşmaması gerektiğini de ifade ettim” ifadelerini de kullandı ve “Şimdi, buradan Adalet Bakanına, bizleri izleyen bütün hukukçulara ve tüm vicdanlı yurttaşlara sesleniyorum: Şenyaşar ailesinin adalet çığlığına ses verin ve bir an önce adalet yerini bulsun” dedi.

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.