Türkiye

Cezaevinde tedavi için ‘Türkçe şartı’

0

ÇHD’nin Sincan Cezaevi raporunda çarpıcı iddialar var. Bir tutuklunun Türkçe bilmediği için tedavi edilmediği de iddialar arasında.

Çağdaş Hukukçular Derneği tarafından hazırlanan ‘Sincan Cezaevi Raporu’nda, hak ihlallerine ilişkin çarpıcı iddialar yer aldı. Raporda, Sincan Cezaevi’nde tutuklu 60 yaşındaki Besna Özer’in, sevk edildiği hastanede ‘Türkçe bilmediği için’ tedavi edilmediği iddia edildi. Raporda tutuklu ve hükümlülere ‘yüksek sesle konuşmak’, ‘boşa sıcak su kullanmak’, ‘gereksiz slogan atmak’ gibi suçlamalarla disiplin cezaları verildiği belirtildi.

ÇHD Ankara Şubesi’nin ‘Cezaevleri ve İnfaz İzleme Komisyonu” tarafından hazırlanan raporda, Sincan 1 ve 2 No’lu F Tipi Cezaevleri ile Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde yaşanan hak ihlalleri gözler önüne serildi. 20 avukatın katkısıyla hazırlanan raporda, Adalet Bakanlığı’nın 2007’de yayımladığı ‘sohbet genelgesi’nin uygulanmadığı, cezaevine giriş-çıkışta tutuklu ve hükümlülere mahrem yerlerine dokunmaya varacak boyutlarda onur kırıcı arama yapıldığı belirtildi.

Sincan 2 No’lu F Tipi’nde kalan Abdulsamet Çelik’in 17 yıldır tutuklu ve kanser hastası olduğuna dikkat çekilen raporda, “Diğer tutuklu ve hükümlülerin Çelik’e ilik verme talepleri sonuçsuz bırakılmaktadır. 60 yaşındaki Besna Özer, Türkçe bilmediğinden derdini anlatamamış ve bu nedenle iki kez tedavi olamadan hastaneden dönmüştür. Aynı hapishaneden E.K.’nın anlatımlarına göre mahkemeden getirilirken maruz kaldıkları darp nedeniyle talep ettiği sağlık sevki 4 ay sonra yapılmış, darp izlerinin tamamı ortadan kalktığından sevk talebi amacını yitirmiştir” denildi.

‘Uygarlık Tarihi’ yasak
Tutukluların 10 dakika telefon hakkının 1 No’lu F Tipi’nde gasp edildiği belirtilen raporda, tüm görüşmeler dinlenmesine rağmen, sırasında tutukluyla konuştuğu kişi arasında ‘isim-soyisim ve telefon numarası’ tekrar etmeye dayalı önlemi ‘tekmil’ olarak görüp kabul etmeyen mahkûmların, telefonla görüşme hakkını 4 Ocak 2010’dan beri kullanamadıkları vurgulandı.
Hastane ve mahkeme sevklerinde kullanılan ring araçlarının sağlıksız olduğu belirtilen raporda, infaz hâkimlilikleri de sert bir dille eleştirilerek, “İnfaz hâkimliği idarenin işlemlerinin ‘onay makamı’ olarak görülmekte” denildi.

Cezaevine gönderilen kitapların 70’li yıllardan kalan yasaklar gerekçe gösterilerek, alınmadığı belirtilen raporda, “Server Tanilli’nin ‘Uygarlık Tarihi’ kitabı kadın cezaevine verilmemiş, Ece Temelkuran’ın ‘Ne Anlatayım Ben Sana’ ve Güçlü Sevimli’nin ‘Hayata Dönüş Operasyonu’ kitapları, haklarında toplatma kararı olmadığı halde ‘sakıncalı’ bulunarak alınmamıştır” denildi.

More in Türkiye

You may also like

Comments

Comments are closed.