DünyaEnerjiManşetYeşil Gündem

Çernobil artık bir savaş bölgesi

0
çernobil

Dr. Jim Green‘in theecologist.org‘da yayımlanan yazısı, Yeşil Gazete tarafından (özetlenerek) çevrilmiştir.

***

Çernobil büyüklüğündeki bir sonraki felaket, Ukrayna’ya saldırıların yoğunlaşması halinde yine Çernobil’de gerçekleşebilir. Rusya‘nın Ukrayna’yı işgali, kasıtlı veya kasıtsız askeri saldırılar veya nükleer tesislere siber saldırılar da dahil olmak üzere birçok nükleer tehdit oluşturuyor.

Savaş zamanında nükleer reaktörleri güvenli bir şekilde çalıştırmanın bariz zorluğuna, güvenlik önlemlerinin denetiminin imkansızlığı da ekleniyor. Sonuncu ve en önemlisi de çatışmanın nükleer bir savaşa dönüşme olasılığı.

Nükleer enerjiye sahip ülkeler savaşa girip nükleer santralleri kasıtlı veya kazara askeri saldırı riskine soktuğunda ve böylece Çernobil büyüklüğünde bir felaket riski yarattığında neler olacağını öğrenmek üzereyiz.

‘Misilleme’

Mevcut çatışmada herhangi bir ulusun – ya da bir alt-ulusal grubun – nükleer reaktörleri veya kullanılmış yakıt depolarını kasten hedef alması pek olası görünmüyor. Fakat nükleer santralleri hedef almamak için bir ‘centilmenlik anlaşması’ olduğunu varsaysak bile, yıllarca süren bir savaşta bu anlaşma ne kadar sürebilir?

Savaşan bir ülkenin nükleer reaktörlerine veya atık depolarına yapılacak bir saldırı, benzer misillemelerle sonuçlanabilir. Çernobil veya Fukushima ölçeğinde birden fazla felaket aynı anda ortaya çıkana kadar bu devam edebilir. Böyle sonuçlanan bir saldırı olursa, afet önlemleri muhtemelen kaotik ve ne yazık ki yetersiz olacaktır.

‘Çatışma’

Felaket ihtimalleri bertaraf edilecek olsa bile, nükleer güç reaktörlerini çalıştırmanın hikmeti savaş sonrası yeniden gözden geçirilecek. Savaşan uluslar -ve daha başka pek çokları muhtemelen nükleer güce olan bağımlılıklarını azaltacak hatta tamamen nükleeri terk edecekler.

Nükleer santraller önceden konuşlandırılmış radyolojik silahlardır. Açık konuşmak gerekirse insanlık,elektrik üretimi için önceden konuşlandırılmış radyolojik silahların kullanımını aşamalı olarak sona erdirme bilgeliğine, nükleer güce sahip ülkeler savaşa girmeden ve nükleer felaket ihtimali yaratmadan çok daha önce pekala sahip olabilirdi.

Belki de da su kaynatabilmek için konuşlandırdığımız bu radyolojik silahları kullanmanın o kadar da iyi bir fikir olmadığını zor yoldan öğrenmemiz gerekiyordur -özellikle de “barışçıl atom” ve nükleer silah programları arasındaki çok yönlü bağlantılar göz önüne alındığında.

Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş büyük olasılıkla başka savaşlar gibi yıllarca sürmeyecek, ancak bölge kaynamaya ve çatışmaya muhtemelen devam edeceğe benziyor, bu nedenle de santraller risk altında kalmaya devam edecek.

‘Felaket’

Rusya’nın birkaç bin nükleer silahı var. Ukrayna, Soğuk Savaş‘ın ardından Ukrayna’da bulunan nükleer silahların mülkiyetini ve kontrolünü Rusya’ya devretmiş olsa da bu şu an Putin‘in artık var olmayan bir ‘Ukrayna nükleer silah programı’ hayaletini zikretmesini engellemedi.

Rusya’nın 38 reaktörü ülkedeki elektriğin yüzde 20,6’sını sağlıyor. Ukrayna’nın dört tesisteki 15 güç reaktörü, ülke elektriğinin yüzde 51,2’sini üretiyor.

Rusya’nın kontrolünü yeni aldığı Çernobil nükleer sahasında reaktörlerin hepsi uzun zaman önce kapatıldı fakat sahada yüksek seviyeli nükleer atıklar duruyor.

Carnegie Uluslararası Barış Vakfı‘ndan James Acton, Ukrayna’nın Çernobil’de diğer nükleer santrallerde kullanılmış yakıt için bir nükleer atık depolama tesisi inşa ettiğini ama bu kullanılmış yakıtın piyasaya sürülmesinin muhtemelen henüz gerçekleşmediğini belirtiyor. Ne olursa olsun, Çernobil reaktörlerindeki kullanılmış yakıt hala orada bulunuyor.

Bir sonraki Çernobil felaketi, Çernobil’de gerçekleşebilir.”

Ukrayna’nın sitenin kontrolünü geri almaya çalışması durumunda Çernobil’de depolanan bu atıkların zarar görebileceği düşünülebilir. Bir sonraki Çernobil ölçekli nükleer felaket Çernobil’de olabilir, hatta aynı reaktörden kaynaklanabilir. Kötü şöhretli Çernobil #4 reaktörünün üzerindeki muhafaza kubbesi, büyük bir radyoaktif malzeme envanterini koruyor.

‘Distopik’

Çernobil tesisi etrafındaki saldırılar ve çatışmalar da mevcut atığı dağıtabilir. Rus ordusu analisti Pavel Felgenhauer kısa süre önce Washington Post‘ta şunları kaydetti:

Belarus-Ukrayna sınır bölgesinde havadan karaya mühimmat, havan topu ve çok sayıda roketatar ateşinin teslimatı, topraktaki radyoaktif kalıntıları da dağıtabilir.

 

Forbes‘un kıdemli yazarlarından Craig Hooper şöyle yazıyor:

“Dünyanın savaş bölgesindeki nükleer reaktörler konusunda çok az deneyimi var. İnsanlık atomu ilk kez kullandığından beri, dünya sadece iki ‘büyük’ ​​kaza yaşadı: Çernobil ve Fukushima felaketi.

Ukrayna genelinde uzun süreli bir konvansiyonel savaşla birleşen bir Rus işgali, sadece birkaç gün içinde Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı‘nın 7.seviye olarak belirttiği çok sayıda  kazasına neden olabilir.

Böyle bir beklenmedik durum, büyük bir mülteci göçüne neden olabilir ve Ukrayna’nın çoğunu on yıllarca yaşanmaz hale getirebilir. Açıkça söylemek gerekirse, Ukrayna nükleer reaktörlerinin bütünlüğü hem NATO hem de diğer ülkeler için kritik öneme sahip stratejik bir meseledir.”

‘Toksik’

“Çernobil nükleer kazasını ve Japonya’nın Fukushima nükleer felaketini çok daha zarar verici olaylar haline getirmekten alıkoyan kahramanca önlemler, sadece bir savaş bölgesinde olmaz.”

ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi-Askeri İşler Bürosu‘nda eski bir dışişleri görevlisi olan Bennett Ramberg, şöyle yazıyor:

“Enerji santralleri modern çatışmalarda ortak hedeflerdir, çünkü onları yok etmek bir ülkenin savaşmaya devam edebilme kabiliyetini kısıtlar. Ancak nükleer reaktörler diğer enerji kaynakları gibi değildir. Sayısız şekilde açığa çıkabilecek muazzam miktarda radyoaktif madde içerirler.

Örneğin hava bombardımanı veya topçu ateşi, bir reaktörün muhafaza mekanizmasını veya çekirdeği sabit sıcaklıkta tutan hayati soğutma sıvısı hatlarını kırabilir. Aynı şekilde tesis operasyonlarını kesintiye uğratan bir siber saldırı da olabilir.”

‘İnfilak’

Ramberg çıkabilecek kaosu tartışıyor: “Eğer bir reaktör kaotik bir savaş alanının ortasındaysa reaktör operatörleri, vurulma veya bombalanma korkusuyla kaçmaya daha meyilli olacaktır, bu durumda ilk müdahaleyi yapan bile olmayabilir. Kötü bilgilendirilmiş topluluklar söylentileri duyarak gelip panik veya merak içinde kontamine bölgelerde kendi başlarına dolaşmaya başlayabilir.”

2015 yılında, enerji nakil kulelerine yönelik bir sabotaj saldırısının, Ukrayna’daki bir dizi reaktörün acil olarak kapatılmasına neden olduğuna dair raporlar vardı. Ancak raporların kaynağı, güvenilirliği olmayan bir Rus hükümeti sözcüsü olan rt.com‘du.

Gerçeğin ne olduğunu ise kimse bilmiyor: Hakikat 2014’ten beri devam eden savaş halinin sisinde kayboluyor.

Siber atak, nükleer santrallerin güvenli çalışmasını tehlikeye atabilecek bir başka risk. Rusya, siber savaşta aktif olarak yer alan artan
sayıda devletten biri. James Action, 2015 yılındaki Rusya kaynaklı bir siber saldırının Ukrayna’daki güç kaynağını bozduğunu belirtiyor.

Putin’in Ukrayna’yı işgal etmekten ve kontrol etmekten daha büyük emelleri olduğu bilinirken tırmanışın nereye varacağını, hangi risklerin ortaya çıkacağını, NATO ülkeleri ve ABD/NATO ittifakından gelecek bir tepkinin bu riskleri tetikleyip tetiklemeyeceğini kim bilebilir?

Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

More in Dünya

You may also like

Comments

Comments are closed.