24 Temmuz tarihinde Çanakkale İl Özel İdaresi‘nin 33 jeotermal kaynak arama sahası ile 3 jeotermal işletme sahasını ihale edeceğini duyurması üzerine Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği bir basın açıklaması yaparak ‘daha fazla JES istemiyoruz’ dedi.
İl Özel İdaresi’nin ihaleye açtığı alanlar Ayvacık, Ezine, Bozcaada, Gökçeada, Bayramiç, Çan, Ezine, Biga, Lapseki, Yenice ve Merkez ilçelerinde bulunuyor.
Çanakkale yıllardır enerji şirketlerinin JES kuşatması altında. Bölgede Ayvacık-Tuzla Köyü yakınlarındaki Babadere JES (MTN), İDA JES (Yerka), Transmark JES (Transmark) ve Tuzla JES (Enda) olmak üzere dört jeotermal enerji santrali bulunuyor. Mevcut tesislere ek olarak ÇED süreci devam eden kaynak arama ve işletme projeleri de bulunuyor.
Daha önce iptal edilen yerler yeniden ihaleye açılıyor
İhaleye açılacak alanlar, halkın daha önce iptal ettirdiği JES alanlarını da kapsıyor.
İl Özel İdaresi, 13 Temmuz 2017 tarihinde 21, 28 Şubat 2019 tarihinde 17 sahanın ihalesi için duyuru yaptı. Ardından Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği‘nin de aralarında bulunduğu Çanakkale’de JES’lere Hayır Platformu‘nun itiraz çabaları sonucunda ihaleler iptal edilmişti.
Bu süreçte köylerde bilgilendirme toplantıları yapıldı, halktan toplanan imzalar İl Özel İdaresi Genel Sekreterliğine iletildi ve CİMER’e itiraz edildi. 24 Temmuz 2024 tarihinde ihaleye açılacağı açıklanan bölgeler arasında bu itirazlar sonucunda iptal edilen ihaleler de bulunuyor.
İhaleye açılan alanların büyüklüğü 273,45 ila 4 bin 963,98 hektar arasında değişirken toplam alan 191 bin 262 hektar.
‘Sanıldığı kadar masum değil’
Halkın mevcut JES’lere yönelik şikayetlerine dikkat çeken dernek, Ayvalık’ın Tuzla Köyü çevresindeki santrallerin tarımsal faaliyetleri olumsuz etkilediğini ve Tuzla Çayı’nda balık ölümlerine yol açtığını söyledi. Ayrıca DSİ’nin de Ege bölgesindeki JES’lere ilişikin yayınladığı raporlarda yer altı sularında arsenik gibi ağır metallerin arttığı belirtiliyor.
JES’lerin bölge halkına ve çevreye verdiği zararlar ise şu şekilde sıralandı:
- Santrallerden dışarıya verilen gazların içinde karbondioksit ve hidrojen sülfürün yanı sıra düşük konsantrasyonlarda metan, hidrojen, kükürt dioksit, amonyak ve partikül madde bulunuyor. Bu gazlar havaya karışarak hem insan hem de toprak sağlığına zarar veriyor ve tarımsal üretim kayıplarına yol açıyor. JES’lerden çıkan radyoaktif ve kanserojen radon gazı da çevre halkının sağlığı için tehdit oluşturuyor.
- Yer altından çıkarılan sıcak suyun yer altına geri verilmesi gerekiyor. Ancak şirketler maliyetlerini düşürmek için sıcak suları santrallerin yakınlarındaki dere ve arazilere deşarj ediyor. Bu da suyun ve toprağın kirlenmesine, zehirlenmesine, ısınmasına ve tuzlanmasına yol açıyor. Ayrıca bor ve arsenik miktarında da artış görülüyor.
- Tesislerde kullanılan akışkanların yer altına ya hiç verilmemesi ya da yetersiz miktarda verilmesi yüzünden yeraltına boşluklar oluşuyor ve bu boşluklar zamanla arazi çökmesine neden oluyor.
- JES’lerin aşırı su kullanım mevcut su rezervleri üzerinde bir baskı oluşturuyor.
- Santrallerin faaliyetleri sırasında kuyu püskürmesi, patlama, boruların yırtılması, türbin kusurları ve yangın gibi olaylar çevre felaketlerine yol açıyor.
Yeni JES ihalesi istenmiyor
JES’lerin masum olmadığına dikkat çeken dernek, “Bölgemizin tarım ve turizm faaliyetlerinin, yediğimiz gıdanın, içtiğimiz suyun, soluduğumuz havanın olumsuz etkilenmemesi için bölgemizde daha fazla jeotermal enerji santralı amaçlı arama ve işletme ruhsatı verilmemesi, Tuzla’daki mevcut santralların denetlenmesi ve 24 Temmuz 2014 tarihinde Çanakkale İl Özel İdaresi tarafından yapılacak ihalenin iptal edilmesini ve söz konusu alanlar için daha sonra da yeni ihale açılmamasını istiyoruz” dedi.