ManşetTürkiye

Büyükada Rum Yetimhanesi’nde restorasyon başlıyor: Kaderi bizlerin sorumluluğunda

0

Büyükada Rum Yetimhanesi’nin restorasyon çalışmaları öncesi son hazırlıklar yapıldı.

Çalışmalar hakkında yetimhane bahçesinde yapılan bilgilendirme toplantısında konuşan Fener Rum Patriği Bartholomeos, “Kapsamlı bir el birliğinden çıkacak güç ile yılların birikimi bu sorun çözülebilir ve Yetimhane şehirlerin kraliçesi olarak tarif edilen İstanbul’a kazandırılabilir” dedi.

‘Kaderi bizlerin sorumluluğunda’

Toplantıya Fener Rum Patriği Bartholomeos, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni temsilen belediye iştiraki Bimtaş A.Ş. Genel Müdürü Özcan Biçer, Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül, Europa Nostra Türkiye Başkanı Burçin Altınsay Özgüner, Adalar Vakfı Başkanı Halim Bulutoğlu ve proje koordinatörü Laki Vingas katıldı.

Fener Rum Patriği, yetimhanenin herkesin ortak değeri olduğuna dikkat çekip, ‘Kaderi bizlerin sorumluluğundadır’ ifadelerini kullandı:

Mimari özellikleriyle tüm dünyaca bilinen bu bina aynı zamanda toplumsal dayanışmanın, ilerici eğitimin, fedakârlığın ve şefkatin abidesidir. Bugün de son derece ihtiyaç duyduğumuz bu manevi değerlerin somut ve tarihe mal olmuş halidir. Yetimhanenin son on yıllarda yaşadığı ve hepimizi üzen erime sürecine dur demek vatandaş bilinci olan herkesin vicdani görevidir. Çünkü yetimhane hepimizin ortak değeridir ve kaderi bizlerin sorumluluğundadır.

Bu nedenle Patrikhanemiz, şehrimizin ve insanlığın önemli bir değeri olan yetimhaneyi tüm teknik ve ekonomik zorluklara rağmen yeniden ayağa kaldırmak hususundaki gayretini daha geniş çevrelere yayarak, güçlendirmeyi hedeflemektedir. Bu noktada devlet makamları, belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve tüm İstanbul sevdalılarına ulaşarak desteklerini almayı arzulamaktayız. Ancak böyle kapsamlı bir el birliğinden çıkacak güç ile yılların birikimi bu sorun çözülebilir ve yetimhane şehirlerin kraliçesi olarak tarif edilen İstanbul’a kazandırılabilir.”

‘Bütünlüğünü korudu’

Yetimhane Restorasyon Projesi Koordinatörü Laki Vingas ise, yetimhanenin birçok bölümünün ciddi tahribata uğramasına rağmen, bütünlüğünü koruduğunu anlattı:

Birçok bölümleri ve çatısı ciddi olarak tahribata uğrasa da bütünlüğünü koruyarak ayakta kalmayı başardı. Çok şükür ki, orijinal hali ve son teknoloji ile rölövesi çıkarılarak kayıt altına alındı ve yarınlara bir anıt eser olarak taşınmasının önünde önemli bir kapı açıldı. Europa Nostra Türkiye’nin girişimiyle, 2018 yılında Yetimhaneyi ‘Avrupa’nın tehlike altındaki 7 Kültürel miras alanından biri olarak ilan etti’ Akabinde toplantılar, buluşmalar ziyaretler süreci başladı.

Danışma kurulu ve sekretarya oluşturuldu, logosu tasarlandı ve seçildi, web sitesi düzenlendi, destek projelerine müracaat edildi, dijital belgeleme, rölöve çizimleri ve malzeme analizleri sonuçlandı; ilgili anıtlar kuruluna sunuldu, restitüsyon çizimleri hızla devam etmekte, Tarih Vakfı ile arşiv belgeleme çalışmaları başlandı. Prof. Mehmet Alper ve eşi Prof. Berrin Alper’in 1992 yılında hazırladıkları projeler ve araştırmalar kitaplaştırıldı.”

Vingas ayrıca, “Restorasyon öncesi binanın korunmasına yönelik geçici destekleme tedbirlerinin rölöveye uygun şekilde anıtlar kuruluna sunulması. Binanın fonksiyonunun belirlenmesi konusunda Eylül, Ekim aylarında uzmanların katılacağı bir çalıştayın düzenlenmesi ve tabii ki restorasyon için finans imkanlarının tespit edilmesi önceliklerimiz arasında olacaktır” ifadelerini kullandı.

‘Nasıl restore edileceği oldukça önemli’

Europa Nostra Türkiye Başkanı Burçin Altınsay da binanın restorasyonuyla ilgili çok büyük bir zorluk olmadığını ifade etti ve şu açıklamalarda bulundu:

Yetimhanenin gelecekteki kullanımı hakkında kesin bir konseptin geliştirilmesi öneriliyordu. Yetimhane için çevre enstitüsü ve inançlar arası diyalog merkezi işlevi düşünülen bir işlevdi. Bunun yanı sıra projenin uygulanabilirliğini sağlamak için farklı işlevlerin de bir arada bulunabileceği farklı kullanımların da bir arada düşünülebileceği tavsiye edilmişti. Aynı zamanda bütün paydaşların bu sürece hayati bir önemi olduğunu vurgulandı. Bir yönetim birimi kurulmalı. Yetimhanenin yapım teknikleri ve malzemesi açısından çok da sıra dışı bir yapı değildir. Aslında bakılırsa restorasyonuyla ilgili çok büyük bir zorluk yoktur. Boyuyla ve ölçüleriyle ilgili olsa zorluk vardı. Yetimhanenin bundan sonra nasıl kullanılacağı, nasıl restore edileceği oldukça önemli. Burada klasik restorasyon yöntemlerinin belki biraz dışında düşünmemiz gerek.”

Ne olmuştu?

Mimar Alexander Vallaury tarafından 1898’de inşa edilen Prinkipo Palas Oteli, ruhsat verilmemesi üzerine 1900’lerin başında bir Rum tarafından satın alınarak, yetimhane olarak kullanılması şartıyla Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi‘ne bağışlanmıştı. Yapıya, 1964’te kapısına kilit vurulana kadar yaklaşık yaklaşık 6 bin yetime yuva oldu. Büyükada Rum Yetimhanesi, 57 yıl önce kaderine terk edilmişti.

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.