ManşetTarım-Gıda

Buğday Derneği Ege Ağı, Foça’da biraraya geldi

0

Buğday Ekolojik Yaşam Derneği, Ege Bölgesi’nde bulunan üyelerine açık bir tanışma toplantısı düzenledi.

Yaklaşık 60 kişinin katıldığı buluşmaya buğday üyesi Fadime-Kaptan Zülfikargil çiftinin Foça, Ilıpınar Köyü’ndeki çiftliklerinde yapıldı. Çiftlik, uluslararası Ramsar Sözleşmesi ile korunan Türkiye’de sadece 14 alandan biri olan Gediz Deltası’na yürüme mesafesinde. Buluşmaya Bayındır, Karşıyaka, Bornova, Urla, Seferihisar’ın yanısıra Fethiye, Kuşadası ve Salihli’den de Buğday Derneği üyeleri katıldı.

62

Buluşmada katılımcıların çoğu, kendi küçük bahçesinde ya da komşusunun arazisinde, profesyonel üretici olarak veya hobi şeklinde yaptıkları üretimler konusunda ilgili bilgi verdi ve deneyimlerini paylaştı. Paylaşımların ardından, aynı zamanda TaTuTa çiftliği de olan Fadime, Kaptan Zülfikârgil Çiftliği’ni dolaştık. İlk olarak güneş enerji sistemi yardımıyla sebze ve meyve kurutma fırınının nasıl kurulduğu ve işlediği hakkında bilgi aldık. Bu fırın, mümkün olan en ucuz yolla sağlıklı bir yolla sebze, meyve ve tahıl kurutulmasını amaçlıyor. Birim alana göre maliyet hesaplaması ve ürün kurutma kapasitesi değiştirilebiliyor ancak yöntem aynı. En büyük yararı ise kurutma aşamasında zararlı bakteri ve aflatoksin üretmemesi. Aynı zamanda şehirde de uygulanabilir olan sistem, kurulum açısından çatılar için de uygun.

Fadime Hanım’ın hayalini gerçekleştirdiği hobi serasına yöneldik. Züfikargiller, serada şu an çilek yetiştiriyor. Her sebzeye göre yapılan uygulama değişse de, ana materyaller aynı, yerellik ön planda. Çilekler için orman toprağı, keçi-solucan gübresi ve perlit karışımı bir yatak hazırlanmış. Damla sulama kullanılıyor. Yaklaşık 50 m2 alanda kurulan seranın maliyeti 2 bin lirayı bulmuş (bu bir sera için oldukça düşük bir fiyat).

Ardından ev sahibi Fadime-Kaptan çiftinin el emeği olan tarhana, kavılca bulguru pilavı ve zeytin çeşitleri ikramı eşliğinde sohbet ettik. Aynı zamanda üretici olan katılımcıların getirdiği ürünleri de tadarak, bu ürünler hakkında bilgilenme olanağı bulduk.

İyi ki varız, iyi ki varsınız! İyi ki buradayız…

64

BuğdayEge Ağı, Buğday Derneği’nin yerelde ekolojik yaşam bilgi ve deneyim ağlarının oluşturulması konusundaki stratejisinin önemli adımlarından biri. Derneğin Koordinasyon Kurulu’ndan Oya Ayman, ”Burada çok çeşitli bir kalabalık var ve hepimizi zenginleştiren farklı farklı deneyimlerimiz var. Birbirimizden alıp verebileceğimiz çok şey olduğuna inanıyorum. Bugün burada toplanma nedenimiz de bu. İşte, bir şeyler paylaşmaya başladık bile! Buğday hakkında en önemli stratejilerimizden biri de, sevgili Viktor’un da üzerinde durduğu ve vefatından sonra da ön plana aldığımız, yerellik politikaları. Buğday olarak Türkiye’nin çeşitli yerlerinde ekolojik yaşam eğitimlerini vermeye başladığımızda, yerelleşmenin önemini bir kez daha fark ettik. Buğdayın, yerelleşme politikasının ilk adımları Kaz Dağları’nda atılmıştı. Daha sonra Adana-Çukurova da bir grup oluştu. Bir gıda topluluğu oluşturdular ve kendi içlerinde eğitimler vermeye başladılar. İzmir’de de, Mehmet’in de önayak olmasıyla yeni gıda toplulukları oluştu, oluşuyor. Hepimiz kendi çevremizde bu toplulukları kurup, tohumlarını atabiliriz. Önemli olan birbirimizle olan dayanışmayı sağlamak. İyi ki varız, iyi ki varsınız! İyi ki buradayız…”

Batı İzmir Topluluk Destekli Tarım Grubu (BİTOT)

Topluluk Destekli Tarım için adım atan Batı İzmir Topluluk Destekli Tarım Grubunu (BİTOT), grubun kolaylaştırıcısı Mehmet Gürmen ise toplantıda gıda toplulukları deneyimini anlattı:

63

”İsmimiz yerellik ilkemizden geliyor. İzmir’in Urla-Karaburun-Çeşme- Seferihisar ve Güzelbahçe  yani yarımada ilçelerini Batı İzmir olarak tanımladık ve bu coğrafyadaki üretici ve türeticileri temiz gıda odağında biraraya getirmek arzusuyla 2014 yılı Eylül ayında BİTOT ismiyle tümüyle gönüllü bir organizasyon olarak yola çıktık. Amacımız, üreticiyi aracısız olarak desteklemek ve tüketiciyi tereddütsüz gıdayla buluşturmak. Hikaye benim için şöyle başladı: İstanbul’da yaşarken haftalık alışverişimizi Şişli %100 Ekolojik Pazar’dan yapıyorduk fakat tahin, peynir v.b. ihtiyaçlarımızı üreticiden direkt alabilmenin peşindeydik. Buğday Derneği çalışanları olarak sağlıklı gıda arayışına girdik ve bir sipariş topluluğu oluşturduk. Bunun için Bayramiç’ten kargo ile toplu sipariş verip ürünleri ya dernek merkezinde veya benim ofisimde kesip, bölüp terazimizde tartarak paylaşıyorduk. Bu güzel bir deneyim oldu. 2014 yılı Eylül ayında Urla’ya taşındık. Semt pazarından; çoğu konvansiyonel yöntemlerle üretilen, kaynağını bilmediğimiz ürünleri tüketmek yerine, bir yerel gıda topluluğu kurmayı deneyelim dedik. Yereldeki üreticilerimizi ilk etapta; doğa dostu üretim yapan küçük aile çiftçilerinden ve Ege Üniversitesi’nden sevgili Tayfun hocaların gıda topluluğuna ürün veren üreticilerden seçtik. Daha sonra grubumuza katılmak isteyen yeni üreticilere çeşitli sorular sorduk; mesela bal üreticimize ‘varroa’ zararlısı için ilaç atıp atmadığını eğer atıyorsa, ürününü tüketemeyeceğimizi anlattık. Bugün ise; kimyasal mücadele yerine kendi topladığı kekiğin suyundan yaptığı ev yapımı ilaçla arıların bakımını yapan Hatice ablamızdan balımızı temin ediyoruz.

Sistemin bir özelliği de grubun nasıl bir yön çizeceğine kendisinin karar vermesi. Gıdaya ulaşma yolunda İstanbul ile Urla arasında bir fark olmalıydı. Karbon ayak izi yaratmak istemediğimiz için yerelden ürün almaya dikkat ediyoruz. Ayrıca bir veya birden fazla üreticimizin arazisinde bizim grubumuz için üretim yapılmasını sağlamak yani tam olarak “Topluluk Destekli Tarım” yapmak gibi bir ihtimal de var. Bu benim hayalim ve hayata geçirebilirsek kabaca şöyle işliyor olacak: Öncelikle grup içinde bir üretim sezonunda tüketilecek ürün miktarılarını analiz etmek yani talebi belirlemek gerekiyor. İkinci aşama, üreticilerin arazisindeki üretimi planlamak oluyor. Yerel tohumdan, doğa dostu ve geleneksel yöntemlerle üretim tercihimiz. Üretim modelinden sonra ürünlerin fiyatı, hane başına düşen katılım payı ve ödeme takvimi konularında üretici ile grup hemfikir oluyor. Örneğin, domates tüketmek istiyoruz, üretici arazisinden 1 ton çıkacak şekilde bir üretim planlıyor; biz de topluluk olarak ön ödemeli ve düzenli bir aidat katkısı, ve gerekirse arazide fiili destek ile üreticiye olan sözümüzü tutuyoruz. O da ürün çıkmaya başladığında, daha önceden belirlemiş olduğumuz katkı payı oranında ürününü bize sunmaya başlıyor. Ayrıca; sel, dolu, hastalık v.b. nedenlerle zarar gören ürünlerin de sigortası olmuş oluyoruz. Böylelikle hem taze hem sağlıklı hem de adil fiyatlı ürünler tüketiyoruz; ayrıca çiftçimizin motivasyonunu sağlayarak yaptığı işe devam etmesini ve toprağında yaşamasına katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Bu toplulukların ve ilişkilerin en  büyük sosyal yararı ise üretici ile tüketicinin yüz yüze alışveriş yapıp, günümüzde kaybolmakta olan güven duygusunu tekrar kazanıyor olmaları.

İlk başladığımızda üreticilerimizin 3’ü İzmir’den 7’si şehir dışındandı. Şimdi ise toplamda 20 üreticiden 400 kaleme yakın ürün var listemizde. Yerel üretici oranımız yüzde 80. İlk buluşmamıza 6 kişi gelirken şimdi 25-30 kişiyle toplanıyoruz. İlk başlarda her üç haftada bir sipariş verirken şimdi iki haftada bir buluşuyoruz. İletişimimizi 250 kişilik gizli bir facebook grubu üzerinden yapıyoruz ve referans ile gruba kişi ekliyoruz. Grubun gizli olması; yaptıklarımızı gizlemek istediğimizden değil; grubun içinde özel-kişisel-iletişim-banka hesap bilgileri v.b’nin de paylaşılıyor ve bir garanti/ön ödeme beklemeksizin ön sipariş alıyor olmamızdan kaynaklanıyor. Tüketicilerimizin yaklaşık yarısı Urla’dan. Üreticilerimizin ürünlerinde organik sertifika şartı aramıyoruz ancak küçük aile üreticileri tarafından, sertifikalı ürünler gibi doğa dostu (herhangi bir suni kimyasal gübre, ilaç, hormon dengeleyici, gıda koruyucu v.b. katılmamış) yöntemlerle üretilmiş, ve adil fiyatlarda olmasına özen gösteriyoruz.’’ dedi.

Dr. Füsun Tezcan, Anadolu’da kullanılan ev yapımı ve doğa dostu ilaçları anlattığı Börtü Böcek kitabından bahsettikten sonra Dr. Uygar Özesmi Good4Trust.org iyilik paylaşım platformunu tanıttı.

Buğday Ege Ağı sorumlusu Nurhayat Bayturan, kısa bir değerlendirmenin ardından kapanış konuşmasını yaptı. Günün anısına toplu fotoğraf çektirdikten sonra, yeni buluşmalarda biraraya gelmeyi dileyerek ayrıldık.

 

Haber ve Fotoğraflar: Özgür Onur Dermani

(Yeşil Gazete)

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.