DünyaEkonomiİklim KriziManşet

Bonn İklim Değişikliği Konferansı iklim finansmanı için yeni bir hayal kırıklığı oldu

0

Bu yıl 60’ıncısı Bonn’da gerçekleştirilen İklim Değişikliği Konferansı‘nın gündeminde, 2025 yılı sonrası için iklim finansmanı vardı.

Müzakereler, kasım ayında Bakü’de gerçekleştirilecek olan Birleşmiş Milletler 29. Taraflar Konferansı‘nda (COP29) belirlenecek Yeni Kolektif Sayısal Hedef (NCQG) adlı iklim finansmanı hedefinin bir ön görüşmesi niteliğindeydi.

Bonn İklim Değişikliği Konferansı başlıyor: Gündem iklim finansmanı ve uyum
COP29, Azerbaycan’da iklim finansmanı için yol ayrımında

Ancak hükümetler yeni NCQG konusunda fikir ayrılığı yaşadı, zengin ülkeler COP29’da belirlenecek yeni finansman hedefinin miktarını açıklamayı reddetti. Ülke temsilcileri Bonn’dan hayal kırıklığı ile ayrıldı.

Müzakereleri değerlendiren Christian Aid lideri Mariana Paoli, “Bonn’daki finans müzakerelerinde ilerleme kaydedilememesi hayal kırıklığı yaratıyor. Zengin ülkelerin Paris Anlaşması kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmek için yeni, ek ve ölçekli kamu finansmanı sağlamaları gerekiyor” dedi.

NCQG tartışmaları sürüyor: Kime, ne kadar ve nasıl

NCQG, iklim hareketi için gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere aktarılan fonu belirtiyor. Bu para, enerji, ulaşım ve tarım gibi alanlarda düşük karbonlu uygulamalara geçişi ve iklim değişikliğinin etkilerine dayanıklı çözümleri destekliyor.

2009 yılında ülkeler, gelişmekte olan ülkelerdeki iklim hareketine yıllık 100 milyar dolar ayıracaklarını taahhüt etti. 2015 yılında Paris Anlaşması kapsamında bu miktarın 2020-2025 yılları için geçerli olacağı teyit edildi.

OECD raporuna göre 100 milyar dolarlık hedefe ilk kez 2022 yılında ulaşılabildi.

Bu yıl ise COP29’da 2025 yılı sonrası için yeni bir hedef belirlenecek. Gelişmekte olan ülkeler finansmanın 1,1 trilyon dolar ila 1,3 trilyon dolar arasında olması gerektiğini söylerken gelişmiş ülkeler bu miktarın 100 milyar dolar olarak tutulmasını veya biraz yukarı çekilmesini istiyor.

NCQG’nin artışı, gelişmekte olan ülkelerin 2025 yılında güncellenecek ulusal katkı beyanlarını (NDC) iyileştirmesine katkı sağlayabilir.

Climate Home News kaynaklarının aktardığına göre Avustralyalı bir temsilci, yalnızca miktarın değil finansman yapısının ve finansmanın nasıl sağlanacağının da konuşulması gerektiğine dikkat çekti.

İklim finansmanı ‘zengin ülkelerin bir sorumluluğu’

OECD’nin büyük bir başarı olarak gördüğü 100 milyar dolarlık fonun yüzde 69’u kredi şeklinde verildi. Gelişmekte olan ülkeler ise kredilerin iklim finansmanına dahil edilmemesi gerektiğini savunuyor.

Küçük Ada Devletleri İttifakı (AOSIS) ve en az gelişmiş ülkeler (LDC) de kredi formunda sağlanan fonların borç yüklerini arttırmaktan başka bir şey yapmadığını söylüyor.

Euronews kaynaklarına göre konferans katılımcılarından iklim aktivisti Harjeet Singh, iklim finansmanı için “Bizim açımızdan bu adalettir, tazminattır ve zengin ülkelerin bir sorumluluğudur. Ama onlar bunu bir para kazanma fırsatı olarak görüyor. OECD raporunun bize anlattığı hikaye bu” şeklinde yorum yaptı.

Uluslararası Çevre Hukuk Merkezi (CIEL) avukatı Erika Lennon da karbon kredilerini bir iklim çözümü olarak sunulmasını eleştirerek “Hiçbir retorik, karbon piyasalarını gelişmekte olan ülkelerin iklim krizine uyumunu ve fosilsiz bir geleceğe geçişini sağlayacak gerçek, hibelere dayalı iklim finansmanına dönüştüremez” dedi.

Kim kime fon sağlayacak?

Tartışma konularından biri, kimlerin finansman sağlayan tarafta olacağıydı. Norveç ve Amerika Birleşik Devletleri‘nin (ABD) de aralarında bulunduğu bazı ülkeler, Çin ve petrol devi ülkelerin de iklim fonlarına katkı sağlaması gerektiğini düşünüyor.

Çin ve petrol zengini ülkeler Paris Anlaşması’na göre gelişmekte olan ülkeler arasında bulunduğu için iklim fonlarına kaynak sağlamak zorunda değil.

Diğer soru ise fonların kime verileceğiydi. Fonların iklim değişikliğine karşı en savunmasız ülkelere, en az gelişmiş ülkelere ve gelişmekte olan küçük ada devletlerine verilmesi gerektiği konusunda fikir birliği var. Ancak gelişmekte olan ülkelerin bu gruba dahil edilip edilmeyeceği hala belirsiz.

Kayıp ve hasar fonu Dünya Bankası’nın elinde

Bonn’daki gelişmelerden biri de Dünya Bankası’nın kayıp ve hasar fonları için geçici ev sahipliğini kabul etmesi oldu.

Banka, aracı fonu kendi yönetim yapısı ve finansman kararlarında söz sahibi olan bir kurul ile dört yıl boyunca elinde tutacağını söyledi ve kararın COP28’de verilen kayıp ve hasar taahhütlerinin uygulanması için önemli bir gelişme olduğunu belirtti.

Ancak bu karar, gelişmiş ülkelerin Dünya Bankası üzerinde söz sahibi olması nedeniyle gelişmekte olan ülkeler için kazanımdan çok yeni bir endişe kaynağı oldu.

More in Dünya

You may also like

Comments

Comments are closed.