EğitimManşet

Boğaziçi direnişi: Hak mücadelemize kararlılıkla devam ediyoruz

0
Fotoğraf: Nazım Çapkın

Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, bugün de atanmış rektör ve üniversite yönetimine karşı 639’uncu kez bir araya geldi. Direnişlerini sürdüren akademisyenler 439’uncu kez rektörlük binasına sırt çevirdi.

Akademisyenler nöbet boyunca ellerinde “Kabul Etmiyoruz”, “Vazgeçmiyoruz” ve “Özerk, Özgür, Demokratik Üniversite” yazan dövizler taşıdılar. Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri nöbetlerinin ardından haftanın her son iş gününde olduğu gibi haftalık açıklamalarını okudular:

“Bu hafta Boğaziçi Üniversitesi’nden beş akademisyenin 29 Aralık 2021 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulan Veri Bilimi ve Yapay Zekâ Enstitüsü’nün iptali için açtığı davada Danıştay Savcısı görüş bildirdi.

Danıştay Savcısı da Erdoğan’ın Boğaziçi’nde enstitü kurma kararını Anayasa’ya aykırı buldu

Yaklaşık iki yıldır, üniversitemizde hukuksuz bir şekilde kurulan tüm fakülte ve enstitülerin, hukuksuz bir şekilde gerçekleştirilen akademik ve idari kadro istihdamlarının, bölüm ve fakülte kurullarının iradesini hiçe sayan tüm hukuksuz uygulamaların iptali için yürüttüğümüz hak mücadelemize kararlılıkla devam ediyoruz.

Fotoğraf: Nazım Çapkın

‘Kayyım yönetiminin esas gündemi nitelikli eğitim ve öğretim hedefinden çok uzakta’

Son dönemde kayyım yönetiminin üniversitemizin eğitim ortamına ve idari işleyişine verdiği en büyük zararlardan biri de Fakülte Yönetim Kurullarınca, bölümlerin talepleri doğrultusunda kabul ve ihdas edilmiş yirmiden fazla dersin ilgili birimler haberdar edilmeden, idarenin keyfî tasarrufuyla ve Yüksek Öğretim Kanununa açıkça aykırı şekilde iptal edilmesi olmuştu.

Naci İnci yönetiminin ders programlarına kural tanımaz bir tavırla yaptığı son müdahale ise öğrenci kayıtları sonlandıktan ve ders ekleme / bırakma dönemi kapandıktan sonra İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin dışarıdan atanmış dekanı Murat Önder’e Üniversite Yönetim Kurulu kararı ile doktora seviyesinde bir ders açtırması oldu.

Dönemin üçüncü haftasına girilirken, bölüm talebi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetim Kurulu onayı olmaksızın, sıfır öğrenci kadrosuyla açılmış bulunan bu ders, cebren ve kurum dışından atanmış dekanların kendilerini üniversitemiz akademik sistemine eklemleyerek konumlarını meşrulaştırma çabalarının acıklı bir göstergesidir.

Bu tür uygulamaların hukuki düzlemde takipçisi olacağımızın altını çizmek isteriz. Her biri bir diğerinden kıymetli emekli ve yarı zamanlı birçok hocamızın ders vermesi engellenirken, Boğaziçi Üniversitesi liyakat kriterlerine uygunlukları şüpheli olan atanmış yöneticilere ders açtırılması, kayyım yönetiminin esas gündem ve önceliklerinin nitelikli eğitim ve öğretim hedefinden çok uzakta olduğunu gösteriyor. Üniversitemizin yüksek akademik standartlarını tüm şartlarda sürdürmeye kararlı akademisyenler olarak tekrar ediyoruz:

Naci İnci yönetimi bu hukuksuz ve baskıcı tavrından vazgeçmeli, üniversitemizdeki akademik zenginlik ve çok sesliliğin teminatı olan ders havuzundan ellerini çekmelidir.

Fotoğraf: Nazım Çapkın

‘Mithat Alam Film Merkezi işlevsizleştirmeye çalışılıyor’

Kayyım yönetimi, Boğaziçi Üniversitesi’ne saygınlığını ve itibarını sağlayan köklü değerlere ve yapılara adeta düşman hukukuyla zarar vermeyi sürdürüyor. 22 yıldır Türkiye’de sinema çalışmalarına katkı sunan en değerli kurumlarından biri olan Mithat Alam Film Merkezi işlevsizleştirmeye çalışılıyor.

Sinema kültürünün gelişimine önemli katkılarda bulunan, özgür, yaratıcı, katılımcı yapısıyla genç sinemacılara destek olan, sinema arşiv külliyatının oluşturulması ve geliştirilmesi için çalışmalar yapan, Türkiye’den ve dünyadan, sinema sanatının farklı bileşenlerini bir araya getirerek projeler, eğitim programları, seminerler, paneller düzenleyen, sinema alanına ulusal ve uluslar arası düzeyde değer katan pek çok sanatçı yetiştirmiş olan Mithat Alam Film Merkezi’ne yapılan bu operasyon sadece Boğaziçi Üniversitesi’ne değil Türkiye sinemasına, kültür ortamına vurulmak istenen bir darbedir.

Merkezin iki yöneticisi Zeynep Ünal ve Elif Ergezen’in ağustos ayında işten çıkartılması, kampüse dahi girişlerinin yasaklanmasıyla başlayan yıpratma sürecinde bu değerli kurum günden güne atıllaştırılıyor; bir yandan öğrencilerin merkeze erişimleri keyfî bir şekilde kısıtlanırken diğer yandan merkez, siyasi sadakatleri dolayısıyla üniversiteye sokulmuş kadrolara makam dairesi hâline getirilmeye çalışılıyor.

Mithat Alam’ın adının ve mirasının saygınlığından itibar devşirmeye girişenlerin çabasının beyhudeliği, bu operasyona karşı sadece Boğaziçi Üniversitesi mensuplarının değil sinema camiasının yükselttiği ortak seste ve gösterdiği güçlü tepkide açık olarak görülüyor.

Fotoğraf: Nazım Çapkın

‘Gayrimeşru uygulamalar bir an önce sona ermeli’

Üniversitemizdeki tüm fakülte dekanları, enstitü müdürleri ve yüksek okul müdürü seçimle göreve gelmeli ve seçilmiş kurullarla denetlenebilmelidir. Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz ve haksızca işlerine son verilen dekanlarımız ve enstitü müdürümüz bir an önce görevlerine iade edilmelidir.

Atama ve yükseltme kriterleri hiçe sayılarak, bölüm, fakülte ve enstitülerin onayı alınmadan, tepeden inme kararlarla yapılan tüm atamalar gayrimeşrudur, geri alınmalıdır. İşlevsizleştirilen Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi ve Cinsel Tacizi Önleme Koordinatörlüğü işinin ehli çalışanlarıyla birlikte bir an önce tekrar faal hâle getirilmelidir.

Gayrimeşru yönetim tarafından gerekçesiz şekilde el konulan İstanbul Matematiksel Bilimler Merkezi binası eski işlevine kavuşturulmalı, yeniden araştırmacıların kullanımına sunulmalıdır. Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz.

Fotoğraf: Nazım Çapkın

Bizler her iş günü her öğlen bu meydanda toplanıyor, rektörlüğe sırtımızı dönüyor, gayrimeşru yönetimin demokratik olmayan uygulamaların hiçbirini kabul etmediğimizi, ilkelerimizden vazgeçmeyeceğimizi söylüyoruz.

Kamuoyuna ilkelerimizin arkasında olduğumuzu, insan haklarına, bilimsel düşünceye saygılı, demokratik bir üniversite ortamı kurulana kadar bu direnişten vazgeçmeyeceğimizi yeniden ve ilk günkü kararlılığımızla duyurur, bu mücadeleyi öğrencilerimize, mezunlarımıza, tüm topluma olan borcumuz olarak gördüğümüzü ifade etmek isteriz.

Fotoğraf: Nazım Çapkın

Türkiye’de özgür, özerk, demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz.”

More in Eğitim

You may also like

Comments

Comments are closed.