Bisiklet üzerinde sanat, ya da safi “Danny Macaskill”

Danny Macaskill, nam-ı diğer “Danny Megaskill” bir bisikletçi. 12 yıldır bisiklet tepesinde ve Türkçe’ye “düşmeden binmece” ya da olarak çevrilebilecek “trials bike” yapıyor. Bisikletin özgürlüğün dışa vurumunun en güzel nesnelerinden olduğu zaten bariz de, düşmeden binmecede bu durum daha da bi’ ayyuka çıkıyor sanki. Danny Macaskill de bu düşmeden binicilerin en bilinenlerinden; hem de ününü de gerçekten hak edenlerden.
Foto: Deadline Press Camp; Picture Agency

26 yaşında. İskoçyalı. Sanatçı.

Kendisini tanıyanlar, ya da bu yazı vesilesiyle adını duyup yaptıklarını izleyecek olanlar Macaskill için “sanatçı” tanımlamasına karşı çıkabilir, muhtemeldir.

Bu noktada iki ihtimal var. Ya “sanat nedir, ne değildir?” minvalinde bir tartışmaya girer ve tüm kozlarımızı koyarız masaya, ya da ben işin kolayına kaçıp “Abi, beni heyecanlandıran, ruhumu cinsi ve doğrultusu ne olursa olsun bi’ takım duygulara doğru savuran, estetik algımı gıdıklayan şeye sanat diyorum; bunu icra edene de sanatçı” der geçerim.

Gecenin bu saatinde başka bir dehşetengiz sanatçı topluluğu olarak gördüğüm Sigur Ros’un dostça tokatlayarak huzurla gülümseten kuzey şarkıları eşliğinde klavye başında oturuyor ve bu yazıyı yazıyorsam, ikinci olasılığı seçmişliğimdendir.

Başa dönelim.

Danny Macaskill, nam-ı diğer “Danny Megaskill” bir bisikletçi. 12 yıldır bisiklet tepesinde ve Türkçe’ye “düşmeden binmece” ya da olarak çevrilebilecek “trials bike” yapıyor. Bisikletin özgürlüğün dışa vurumunun en güzel nesnelerinden olduğu zaten bariz de, düşmeden binmecede bu durum daha da bi’ ayyuka çıkıyor sanki. Danny Macaskill de bu düşmeden binicilerin en bilinenlerinden; hem de ününü de gerçekten hak edenlerden.

Gerçek anlamda ünlü olması yukarıdaki videosundan sonra gerçekleşti. Youtube’da 30 milyona yakın izlenme sayısına sahip bu kısa klibin Danny’nin ev arkadaşı tarafından çekilmiş olması da ayrı bir ilginç nokta, bence.

İnsanları kendine bu denli hayran bırakan Danny’nin sürüş becerisi kadar söz konusu videonun insana hayatın ta kendisine dair bir şeyler anlatması, en azından hatırlatmasıydı, sanırım.

Bir nevi yol hikayesiydi onunki, internet çağının masalcılığına uygun olarak anlatılan. Doğanın ve özellikle pastoral görüntülerin kullanımındaki (bence) sadelik mesajına ayrıca dikkat çekesim var, bu noktada.

Danny bir bisiklet tamircisinde çalışırken biniyordu bisiklete, yukarıdaki videoyla ünlü olduktan sonra işini bırakıp zamanının tamamını bisiklet tepesinde geçirmeye başladı.

Hayatının büyük bölümünü ayakları üstünde değil de bisiklet tepesinde geçirmeyen birisinden beklenemez zaten tahminimce, Danny’nin yapmaya kadir oldukları.

Danny’nin fizik kurallarını zorlamak da değil, kafasına göre eğip büktüğünü söylemeye gerek yok sanırım. Hala da büyük bir beğeni ve estetik bir zevkle izlediğim Jackie Chan filmlerindeki o şahane dövüş sahnelerine benzetiyorum ben bazen, videolarında izlediklerimi. Bu filmlerde de kahramanımız Jackie Chan etrafındaki her objeyi ve aralarındaki her türlü ilişkiyi müthiş bir kareografi ve haylaz bir mizahla kullanırdı. Masaya vurur, bilmemne düşer, bi’ şeyler havalanır falan…

Danny Macaskill bu süreçte bir çok kısa video çekti, Volkswagen’in reklam filminde oynadı hatta. Yine düşmeden sürmece yaptığı iki video ise ününü katladı, yeteneğinin eşsiz olduğunun bir nevi kanıtı oldu.

Sözü fazla uzattığımızı da düşündüğümden, bu iki enfes videoyu da paylaşarak bitireyim diyorum bu yazıyı.

Ama dur, şunu da yazmazsam rahat etmeyecek içim: “Emin değilim Danny. Varlığın ve yaptıkların, hayatının en azından bir kısmında bisiklet üzerinde fazlasıyla mesai geçirmiş biri olan beni ‘kalk ve pedalla!’ diye dürtüklüyor mu yoksa bir nevi ‘abi yapılmışı var işte, üzerine ne konabilir ki?’ diyerek bisikletten soğutuyor mu, emin olamıyorum bir türlü.

Müthiş bir yol hikayesi daha

Sanayi Devrimi’ni hiç böyle düşünmemiştim, ki adam haklı sanırım

Bu defa gerçekten son: “Adam düşmesini biliyor abi!”

Durukan Dudu
Durukan Dudu

Ekoloji editörü, haberci.

Olduğundan yaşlı gösterir (Sakalı var, ondan). Blues’a aşık. İsveç’te Kırsal Kalkınma yüksek lisansının ardından TEMA ve Buğday gibi STK’larda çalıştı, bu süreç içinde Ormanevi Kolektifi’yle kırsala göçtü, bi’ ekoköy kurmaya çabalıyorlar. Çiftçilik, marangozluk ve ekolojik restorasyon denemelerinden kalan boş zamanlarında koordinatörlük, eğitmenlik, proje yönetimi falan yapıyor. Yaşlanıp emekli olunca bir şehre yerleşmeyi düşünüyor. Mektep, 136.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer bağımlılığı ve kömürden çıkış projeksiyonu olmaması eleştiriliyor.

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

EN ÇOK OKUNANLAR