ManşetTürkiye

Birleştirilmiş Gezi davası: Osman Kavala’nın tutukluğu devam edecek

0

Birleştirilmiş Gezi davasının üçüncü duruşması bugün görüldü. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisi hakkında “Soros artığı” ifadesini kullanmasının ardından duruşmalara katılmayacağını duyuran Osman Kavala bugünkü duruşmaya da katılmadı. Mahkeme oy çokluğuyla Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verdi. Dava 21 Şubat 2022 tarihine ertelendi.

Bugün görülen duruşmada Gezi davası sanıklarından Can Atalay, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Hakan Altınay, Mine Özerden ve Yiğit Ali Ekmekçi ile bir kısım Çarşı davası sanığı hazır bulundu. Duruşmada CHP Milletvekilleri Özgür Özel, Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile Prof. Dr. Ayşe Buğra izleyici olarak yer aldı. Ayrıca Fransa, İtalya ve Belçika Başkonsolosu, Avrupa Birliği Elçi Müsteşarı, ABD ve Norveç konsolosluk temsilcilikleri, Hollanda‘dan bir milletvekili ve İsveç Konsolosu da duruşmayı takip etti.

‘Bu yargılama bir çete faaliyetinin ürünüdür’

Savunmada ilk sözü Can Atalay aldı. Atalay, “Bu savunma değildir. Size ‘Gezi’yi anlatacağız’ demiştik. Çok şey konuşuluyor ama Gezi direnişi konuşulmuyor. Bu yargılama bir çete faaliyetinin ürünüdür; karşımıza yamalı bir yalan bohçasıdır. Bu dava Gezi Direnişimizi anlamama, anlamamazlıktan gelme hali. İddianameniz, Türkiye tarihinin en önemli toplumsal olaylarından biri olan Gezi Direnişimizi onca yıldır karalamaya çalışan siyasi iktidarın tarih tezidir; hukuki değil siyasi bir metindir. Savcılığın temsil ettiği güçleri su gibi beyaz olan duru olan Gezi direnişimizi tarih karşısında karalamaya çalışıyor. Ve her gün siyasi iktidarın bu ülkede sıradan insanlara salladığı parmağın aynısını yapıyor savcılık. Bu eklektik tarih tezi Gezi Direnişimizi hiçbir dayanak ve ötesi delil olmaksızın bir uluslarası komplo olarak niteleme aczine düşmüştür; çaresizdir ve başarısız kalmaya mahkumdur” dedi.

“Savcı şunu sormalıdır: Taksim Meydanı kime söz verildi de bu kadar hırçınlaşıldı, Türkiye bu kadar gereksiz bir sınava sokuldu?” diye soran Atalay konuşmasını şöyle sürdürdü:

Recep Tayyip Erdoğan ve Davutoğlu bir ve beraberken olan Cevizli Tekel dayanışması bizimdir. Bir ağaca sarıldığı için dövülen gencin neden milyonları bir araya getirdiğini anlayamazsınız. Türkiye’nin her yerinde insanlar buna itiraz ediyor. Bunların tümüne aykırı olarak parka bir gece vakti çökülmesine de itiraz etmiştir. Taksim Dayanışması adına söz alan sanıklar hem Gezi’nin akla ziyan komplo teorileri ile organize edilebilir bir toplumsal hareket olmadığını hem de kimsenin bunu finanse etme haddinin olmadığını açıkladılar. Savcılık bu iddiada ısrar edecekse  kanıtlamak zorunda. Barışçıl gösterilerle hükümeti protesto etmek, kent hakkını savunmak, şiddetsiz eylem ya da sivil itaatsizlik gerçekten de Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs suçunu oluşturur mu? İddianame oluşturur, diyor. Ama bunu yaparken uygarlık tarihini, demokrasi tarihini, toplumsal mücadeleler tarihini tamamen devreden çıkarıyor. Kendi kendine birtakım varsayımlarla yurttaşların en temel hak arama özgürlüklerine ipotek koymak istiyor.”

‘Gezi haktı, yargılanmak istenen bu hakkın kullanılması’

Can Atalay’ın ardından söz alan Tayfun Kahraman, ise, “Yarın yine siyaseten ortaya çıkacak olan, İstanbul’un mahvına neden olacak ya da Taksim Meydanı gibi yegane mekanı halkın elinden alacak her projeye karşı olmaya devam edeceğiz.  O gün ağaçlara ve alana yönelik müdahaleyle birlikte gördüğümüz polis şiddetidir bu olayların nedeni. O gün sokağa çıkan toplumun vicdanı oldu. Bu ülkenin gençlerinin parkına, ağacına, kuşa sahip çıkmasıydı. Ben o gün gördüğüm şiddeti hayatımın başka yerinde yaşamadım.  Hiçbir güç, para, otorite 80 ilde insanların sokağa çıkıp insanların haklı haykırışlarını söylemesini organize edemez. Gezi direnişi sadece bizler değiliz, milyonlardır” dedi.

Savunmasına, “Siyasi iktidarın kışkırtıcı diliyle beraber tansiyonun yükselmesiyle kendiliğinden başlayan hareketin organize olduğunu söyleyemezsiniz. Protestonun merkezine yerleşen sadece anayasal hak talepleridir” diyerek devam eden Kahraman şöyle konuştu:

“Taksim Dayanışması bileşenlerinin tek gündemi demokratik hak taleplerinin takipçisi olmak olmuştur. Gezi Parkı’nı savunmak üzere bir araya gelen insanların başkaca niyetleri bulunmamaktadır. Dayanışmanın sekreteryasını yürüten meslek odasının başkanı olarak, akademisyen ve yurttaş olarak ben de Gezi Parkı’ndaydım ve savunmaya devam edeceğim. Bu sürecin Gezi’nin aslında hak olduğunun, yargılanmak istenenin bu hakkın kullanılması olduğunun altını yeniden çizmek isterim.”

‘Sonu beli bir oyunun figüranları gibiyiz’

Savunmalara Mücella Yapıcı ile devam edildi. Yapıcı  “2015’ten beri yargılanıyoruz, saçma sapan iddianameler var mahkemeler değişiyor, heyetler değişiyor. Şöyle bir kanıya vardım: Sanki sizlerle birlikte sahneye konmuş, sonu beli bir oyunun figüranları gibiyiz. Sizin meslek alanınızda yanlış uygulama varsa idareleri uyarmakla yükümlüsünüz der anayasa. Biz mesleki görevimize, kurumsal görevimize uygun davrandık. Biz arsaların üzerine onla bunla anlaşıp imar kararı verip mal varlığı edinmeye çalışmadık” dedi. Mimar Mücella Yapıcı savunmasını şöyle sürdürdü:

“Mesleğimizin evresel ilkelerine, kentin ve kamuoyunun yararına uygun davranıyoruz. Diplomaları alırken böyle yemin ettik. Sizler de herhalde ediyorsunuzdur, çünkü sizinki her şeyin üstünde bir meslek, sizin mesleğiniz evrensel etiğin kurallarına uygun hareket edilmediğinde değil kent, hiçbirimizin yaşamı güvende olmaz. Bir gece yarısı gelir parkı keser yaya yolunu açarız dediler. İşte o zaman halk başlattı.  Kalktık gittik kurum başkanlarıyla. Bakın ben ölüyordum. Benim her tarafım sarıldı ağaca sarıldım diye. İnanılmaz bir gaz… Ondan dolayı KOAH hastasıyım.Gece bütün çadırları, içinde çocuklar varken çadırlar yakılmaya kalkıldı. Yapılan şey usulsüzlüğün de usulsüzlüğüydü. 45 kişi gözünü kaybetti, 8 çocuk öldü. Kediler, köpekler, kuşlar öldü. Bunlar bu halkın gözü önünde oldu. Ayağa kalkan halkın vicdanıydı. Türkiye’de hiçbir siyaset, kişilik, lider 80 ilde siyasi görüşü bu kadar farklı olan insanı bir araya getirip de bu kadar müthiş bir empati ve kardeşlik yaratamaz.”

Ne olmuştu?

2013’te Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve Türkiye geneline yayılan olaylarla ilgili dava, 8 yıl sonra sil baştan, üstelik torba dava halinde yeniden görüldü. Gezi’yi organize ettikleri iddia edilen aralarında tutuklu Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın da bulunduğu 16 sanık hakkındaki beraat kararının bozulmasından sonra dava torba davaya dönüştü.

Kavala’nın serbest kalmasını engellemek amacıyla daha önce tahliye edildiği, Türkiye’nin AİHM’de mahkum edilmesine yol açan iddialar, Türk Ceza Kanunu’ndaki farklı maddelerden yeniden dava konusu yapıldı. Bu dava, Gezi davası ile birleştirildi. Altı yıl önce beraatle biten Çarşı davası da Yargıtay tarafından bozuldu ve bu dosya da Gezi davasına eklendi. Böylece, Gezi davası, her biri daha önce yargılama konusu yapılan, iddiaları defalarca tartışılan ayrı dosyaların birleştiği bir torba dava haline geldi. Mahkeme heyeti avukatların dosyaların ayrılması talebi dahil tüm taleplerini reddetti. Bunun üzerine Çarşı avukatları duruşmadan çekilme kararı alarak salonu terk etti. Salonda bulunan seyirciler de avukatlara alkışlarla destek verdi.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın kendisi hakkında “Soros artığı” ifadesini kullanmasının ardından duruşmalara katılmayacağını duyuran Osman Kavala 26 Kasım’daki duruşmaya katılmadı. Geçtiğimiz duruşmada hukuki durumda değişiklik olmadığı gerekçesiyle Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verildi.

Avrupa Komisyonu 19 Ocak’a kadar süre tanımıştı

Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Osman Kavala kararını yerine getirmediği için yaptırımlarla karşı karşıya. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, ‘ihlal prosedürü’nü başlatma kararı almıştı.

Üçte iki çoğunluk sağlanması halinde Türkiye’ye yaptırıma varacak bir süreç başlamış olacak. Bu durumda Türkiye, Azerbaycan’dan sonra bu prosedüre tabi tutulan ikinci ülke olacak.

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.