Ülkece uçuruma yaklaşırken, sanatın hiç bir dalından inadına kopmamak ve yüzümüzdeki samimi gülümsemeyi her ne şartta olursa olsun korumak en önemli mesele haline geldi. Ne acıdır ki öyle. Tam da bu bağlamda, Salt Galata‘da ilk gösterimine gittiğim mekana özgü bir dans tiyatrosundan bahsetmem gerekiyor: “Uçuruma Doğru Lezzet Lokantası”
Salt tarafından sipariş edilen ve mekan tahsis ediken, fikir üretimi ve yönetmenliğini Semih Fırıncıoğlu‘nun yaptığı bu eser ismini, 70’lerde Tarsus’ta bulunan paçacı Löplöp Suphi‘nin lokantasından alıyor. Performans esnasında benim için çok net olduğunu düşündüğüm bazı mesajların, beraber izlediğim grupla üzerine konuştuğumda zannettiğim kadar net olamayabildiğini farkettim. Bu sebeple eserin isminin bağlantısını kurmak da yine izleyen bireylere ait olmalı çünkü olan bitenin, ne Löplöp Suphi’yle ne de lokantasıyla doğrudan bir ilgisi var.
Eserin neyle ilgisi var? Toplumdaki cinsiyet rolleriyle, kadına dair problemli algıyla, ataerkiyle ve dolayısıyla ya da doğrudan din faktörüyle, tarihten günümüze politikayla, kültürel normlarla basbaya ilgisi var. Bunlar dışında bu eleştirel dans tiyatrosunun çoğu elementi saçma sapan ve bu saçmalık benim için inanılmaz pozitif. Bazen doğrudan çok komik, bazen de sinir bozucu derecede komik olabiliyor. “Güldürürken düşündürmek” lafını ilk kullanana ve klişeleştirenlere ifademi kolaylaştırmalarından ötürü teşekkür etmek tam bu noktada boynumun borcu çünkü yaklaşık bir saat boyunca o hali iliklerime kadar yaşadım. Güldürürken düşündürüp dehşete düşürmek diye de özetleyebilirim vaziyeti. Çünkü kahkaha attığım esnada beni tokatlamakta olan içerik dehşet dolu ve “yahu buna nasıl kahkaha atabiliyorum ben şu an?!” dedirtebiliyor yer yer.
Şunu eklemeliyim. Şaşkınlığa uğradığım şeylere kahkaha atmak benim kişisel refleksim. Sizinkisi ağlamak veya hayat görüşünüze bağlı olarak provoke olup sinirlenmek de olabilir. Eğer izleyecekseniz bununla yüzleşmeye hazır olmalısınız.
Eserin bir diğer pozitif-saçma özelliği ise müzikleri. Çok kötüler ve tam da bu yüzden çok iyiler. Bize yansıtılan olaylara sanırım ancak bu kadar iyi “kötü müzik” yapılabilirdi. Bilinçli ve başarıyla uygulanmış bir tercih olduğunu söylemeliyim. Müzikler Fırıncıoğlu tarafından, farklı dönemlerde bestelenmiş ve kaydedilmiş.
Semih Fırıncıoğlu, ilk gösterim sonrası yaptığı konuşmada söylediği üzere nasıl bir sonuç alacağını bilmiyordu. Yine kendisinin belirttiği üzere beraber çalıştığı oyuncu/dansçılar bu işi oldukça sahiplenmişler, zengin bir yelpaze sunuyorlar bizlere ve genç bir kadro. Her biri ileri düzeyde performans sergiliyor. Oyuncu/Dansçı kadrosunda; Nezaket Erden, Sedef Gökçe, Mustafa Karadağ, Bihter Karaköse, Hazal Kızıltoprak ve Suat Koyun bulunuyor.
Işık tasarımını Utku Kara, ses tasarımını Cevdet Başaçık, aksesuarları Levent Başaçık, görsel danışmanlığı Peri Sharpe, yönetmen yardımcılığını ise Cevdet Başaçık ve oyuncu kadrosunda da bulunan Nezaket Erden yapmış.
Son olarak şunu da eklemek istiyorum. Uzun yıllardır New York’ta yaşayan Semih Fırıncıoğlu, “Modern Dans, Avokado ve Tezsiz Antitezlik Üzerine” isimli yazısında şöyle diyor: “Türkiye’de modern dans da pek bilinmezdi, şimdilerde o da var, ama birkaç lüks marketin özel bir köşesinden başka yerde pek bulunamıyor. Modern dansı edenleri ve izleyenleri toplasan sayı olarak bir tondaki avokado sayısına ulaşamıyorsun.
Tıpkı avokado gibi, olmazsa yokluğu hiç farkedilmeyecek, ama olursa da topluma ciddi katkıları olabilecek, besin değeri oldukça yüksek bir etkinlikten söz ediyoruz”
Türkiye’deki çağdaş dans performanslarında artık gına getiren ve kolaya kaçılmış beden dışavurumu yerine, artık daha fazla görmek istediğimiz fikir dışavurumuyla beğenimi kazanan “Uçuruma Doğru Lezzet Lokantası” gösterimden kalkmadan izlenmeli ve dinlenmeli.
Sınırlı sayıdaki gösteriler Salt Galata’daki özel alanında, 20-21 Ekim ve 23-24 Ekim’de. Kaçırmayın.
http://saltonline.org/tr#!/tr/1226/ucuruma-dogru-lezzet-lokantasi?home
Can Kazaz