Yeşeriyorum

Bahara Özgürlük

0

Bahar tüm baştan çıkarıcı kokuları, doğayı renge boyayan coşkun kilimi ile yeryüzünü örtmeye hazırlanıyor. Ama doğadan uzak düşmüş, doğanın insanın kanına “çakıl taşları” ile “isyan” düşüren baştan çıkarcılığına karşı dürtülerinin tümü dumura uğramış büyük kent insanı “betondan tanrılara kulluk etmenin” tanığı olan metropol denen yer de doğanın o inatçı coşkusunu fark edemiyor.

Ülkemin güney ve doğu uçlarındaki Anadolusunda Kürt halkının yaşadığı ve Kürtlerin kendi yurtlarına Kürdistan dedikleri yerde ise bahar tüm coşkunluğu ile hissediliyor. Gerçi dağlarını kaplayan beyaz örtüden kardelenler başlarını göğe dikip mevsimin isyan hazırlığı içinde olup olmadığını istihbarat ediyor mu bilmiyorum, çilokları toplayıp ta o yeşil lezzetle damaklarımıza haz karnavalı yaşatılıyor mu onu da bilmiyorum. Ya da bıttımla piru pak olup newroz duasına çıkılınıyor mu bu konuda da bilgi sahibi değilim. Hz. Nuh’tan, Hz. İbrahim’e dek peygamberlere özellikle de Zerdüşt peygambere kucak açmış bu coğrafyayı yakın tanıklık anlamında bilmiyorum.

Her yıl demir eriten özgürlük ateşini Ergenekonun mu yoksa Kawa’nın mı yaktığı üzerine bir tartışmadır gider. Koca koca adamlar gösterişli törenlerle Nevruzun bin yıllık Türk bayramı oluşundan dem vururken kulağım Kürt kardeşlerimde olur. Onların bu yıl Newroz direnişlerinin kanlı mı yoksa kansız mı, barış ve şenlik havasında mı yoksa bol çatışmalı mı geçtiğine kulak kesilir her yıl verilen can kayıpları için yüreğimde acı hissederim. Daha komiği w üzerinden kopan fırtınadır. Altın sırmalı giysileri ile koca koca adamlar tülbentli teyzelerin, poşili amcaların annelerinden doğdukları günden beri kullandıkları bu harfin kullanılmaması için bin dereden yasaklar getirip, bu harfi tutuklarlar.

Ama ne olursa olsun baharın güzelim silueti dolaşmaz bu günde. Her yıl 21 Martta ülkemin bir bölümü baharın coşkusunu yaşamaz yaşatmazlar. Bununla kastım sadece TC’nin Kürtler için koyduğu yasaklar değil Kürt folkloruna ait her şeyi Kürt Ulusçuluğunun bir unsuru kılmak isteyen Kürt ulusalcı hareketinin de Nevruzu bir bahar coşkusu yerine bir savaş ilanı yapmayı amaç edinmesi.

Zerdüştü ve Şamanları Hatırlamak
O yüzden Nevruzu/Newrozu temize çıkarmak baharı da temize çıkarmak anlamına geliyor. 21 Mart Dünya için bir dönüm noktası kabul edilir. Ekinoks adı verilen bu tarihte gün ve gece eşitlenir. Ama ondan önce Anadolu’nun ekolojik takvimi içinde cemreler vardır. Ateşler Ergenekon’dan Kawa’dan önce havaya, suya ve toprağa düşerek yeryüzüne canlan komutunu verirler. Ağaçlara su yürür, çiçekler coşkun bir ırmak gibi isyan ederler kışın ölü toprağına. Yeryüzünü bir coşku sarar. Kuzey Yarımküreye Bahar öncü atışlarını yapmıştır. Güneş ışınlarının ekvatora dik geldiği tarihler yeryüzünün güneş ısısından da daha çok istifade ettiği günlerdir.

İşte bu nefis doğa olayı yaşamları doğal döngüler ile irtibatlı her toplumda baharın başlangıcı kabul edilmiş ve baharın gelişi ateş yakılarak (dünyanın ısısının artmasını simgeleyecek bir biçimde) kutlanırdı. Işık ve ateş sembolizmi gibi derin bağlantıları sonraya bırakıyorum.

Bazı kaynaklara göre Nevruzun/Newroz’un kökenleri Buzul Çağı’nın sonlarına denk geliyor. Nevruz geleneğinin tarihin en son Buzul Çağı’nın bitmesinden hemen önceki günlere yani 15.000 yıl öncesine kadar uzanır. Efsanevi Pers Kralı Cemşid, Indo-İranlıların avcılıktan hayvancılığa ve yerleşik yaşama geçişini temsil eder. O çağlarda mevsimler insanoğlunun hayatında günümüzdekinden daha yaşamsal bir önem arz ediyordu ve yaşamla ilgili herşey dört mevsim ile çok yakından ilgiliydi. Zor geçmiş bir kışın ardından gelen bahar, tabiat ananın çiçekler, yeşillenenen bitkiler uykusundan uyanması ve sığırların yavrulaması, insanoğlu için büyük bir fırsat ve bolluğun canlanması demekti. İşte böyle bir dönemde bu Nevruz kutlamalarını başlatanın Kral Cemşid olduğu söylenir.* Başka kaynaklar ise ateş simgesi nedeni ile Nevruz/Newroz’un Zerdüştilik tarafından kutlandığını söylerler.**

Başka Kaynaklar ise Nevruzun bir şaman bayramı olduğunu belirtirler. Buryat Şamanizm’inde önemli törenlerin, ayinlerin ekinoks zamanı yapıldığı söylenir. Eski Türk takvimine göre bu gün Boz Ay olarak tanımlanan Mart ayının dört ayrı çarşambasında dört ayrı biçimde ekinoks bayramı biçiminde kutlanır. Her bir Çarşamba bir elementi (hava, su, toprak ve ateş) temsil ederdi.

Bu tarihin Anadolu’daki Tanrıça dinleri ile de yakın ilgili olduğu düşünülmekte. Kibele/Matar Kubiley Kültünde de ekinoks bayramı olarak kutlanırdı. Tanrıça’nın rahibelerine Attis denirdi ve Attisler bu günde Tanrıçaya ayrılmış yerde büyük ateşler yakarlardı. Tümünde de ortak nokta yaşamın çoğalması, baharın dünyayı yenilemesi olarak yılın başlangıcı olmasıydı.***

Yani günler henüz politize edilmeden önce 21 Mart Baharın ve Yılın başlangıcı, dünyanın yenilenmesi anlamını taşıyordu. Ve tüm pagan kültlerde, animist, şaman inançlarda insanın doğanın döngülerine yakın yaşamasının bir kutlamasıydı.

Kürt yazar Musa Anter’e göre Nevruz aslında Kürtlerde ilk başlarda 31 Ağustosta kutlanıyordu ancak daha sonra Arap Takviminin kabul edilmesiyle bu kutlamalar Mart ayına kaymış. Kawa efsanesi de (tıpkı Ergenekon efsanesi gibi) Kürtler tarafından kendilerini güçlü ve farklı hissetmeleri için bir hatırlatıcı güç olmakta ve yaktıkları ateşte özgürlüklerinin simgesi oluvermekte. Aslında Ergenekon Çinlilerin egemenliği altında yaşayan Türklerin Çin egemenliğinden bağımsızlaşmasını, Kürtler içinde Newroz sonradan Kawa destanı ile Asur’da simgeleşen esaretten kurtuluşun simgesi olarak sonradan siyasi anlamlar yüklenmiş olsa gerek. Proto-Kürtler için Asur egemenliği öncesi Newroz baharı, yenilenmeyi bereketi simgeliyor olsa gerekti Ama yine net olan bir şey her iki destanda da de Ateş simgesi, Baharın doğanın uyanışı olması gibi bu efsanelerinde esaretten özgürlüğe gidişte demircilerin önderlik edişini simgelemesi. Kısacası Nevruz aynı zamanda bir demirci kültü ve doğal olarak ateşi kutsamakta.

Tabi ateş, güneş sembolizmi, yıl yenilenmesi gibi bir sürü ayrıntıyı, uygarlık-uygar olmayan topluluklar şeklinde birçok tarihsel arka planı içeriyor. Hâsılı kelam Kürtlerin aslında bambaşka anlamlar yükleyerek kutladıkları, Asur egemenliğinden kurtulunup (muhtemelen İran egemenliğine girilişi unutmadan ve zalimlikte İran devletlerinin Asurluları hiç ama hiç aratmadıkların hiç akıldan çıkarmadan) özgürlüğe kavuşma bayramına dönüştürdükleri bu bayram ne yazık ki bahar coşkusunu çoktan yitirip solmuş halde.

O yüzden Ergenokonu da, Kawayı da asla unutmadan bahara özgürlüğünü geri verir, bayramların ulusalcıların egemenlik kavgasına dönüştürülmesine inat doğayı ve doğanın gem vurulmaz coşkusunu hatırlarsak belki o zaman Ergenokonla, Kawa aynı kardeşlik ve özgürlük şarkılarını kardelenler eşliğinde birlikte söylerler. Elbette bunu sağlayabilmek için öncelikle şu W takıntısından kurtulmuş bir devletle, W’yi bir şiddet simgesi kılmak isteyen bir takım militer hesapçılardan her iki halkında kurtulması gerekiyor. Bunu da ancak doğanın su gibi coşkun ve delişmen çocukları, güneşe bakan çiçeğin evlatları Yeşillerin baharı özgür kılacak bir atılımla adaleti hatırlatması yapsa gerek. Çünkü onlar hem Orta Asyada, Hem Kibele Ana’da, Hem Kawa’da dile gelen başka bir özgürlüğün rüzgârlarını Anadolu denen coğrafyaya taşıyabilecek bir başkalık içindeler.


* http://tr.wikipedia.org/wiki/Nevruz_Bayram%C4%B1
** http://66.102.9.104/search?q=cache:f0NPVIajd_YJ:w3.gazi.edu.tr/web/mturan/word/nevruz.DOC+Nevruz+ve+Zerd%C3%BC%C5%9Ftl%C3%BCk&hl=tr&ct=clnk&cd=3&gl=tr
*** http://www.derki.com/sayfalar9/ekinoks.html

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.