Şair Ahmet Ada “Hep bir atlı gibi düşledim/ atını doludizgin süren/ Küba’nın ovalarında/ yeleleri rüzgârlı atını…” diye betimliyordu José Martí’yi bir şiirinde.
1492’de Kolomb, İspanya Katolik krallarının desteğiyle Karayip adalarına çıktı. Daha sonra İspanyollar kuzeye Hernan Cortez’i ve güneye de Francisco Pizzaro’yu yolladılar. Kolonyalistler sadece toplarıyla, tüfekleriyle değil aynı zamanda Latin Amerika halkalarının pek de bağışıklı olmadıkları grip vs. gibi virüsleriyle de geldiler. Madenlerdeki, tarlalardaki ağır çalışma koşulları, hastalıklar sonucu milyonlarca Latin Amerika yerlisi yaşamlarını kaybettiler. Tarihin en büyük katliamı yaşandı. Yeni iş gücüne ihtiyaç duyan İspanyollar gemilerle Afrika’dan toplu halde insanları Karayiplere taşıdılar. Küba da bu zorunlu göçten nasibini aldı.
José Julián Martí Pérez veya bilinen adıyla José Martí 1853 yılında bir İspanyol kolonisi olan Küba- Havana’da dünyaya geldi. Babası Leonor Antonia de la Concepción Micaela Pérez y Cabrera bir İspanyol’du, annesi Mariano de los Santos Martí y Navarro ise Kanarya Adaları’ndandı.
José Martí, çok genç yaşlarda siyasete atıldı ve İspanyol yönetimiyle çatışmaya başladı. Daha 17 yaşındayken 6 yıl boyunca ağır çalışma kamplarında tutsak olarak tutuldu ve sonrasında İspanya’ya sürüldü. Yaşamının büyük bölümünü sürgünde geçirdi. İspanya’dayken Madrid Complutense Üniversitesi’nde hukuk ve Zaragoza Üniversitesi’nde felsefe okudu. Daha sonra Mexico City’ye gitti ve ailesiyle buluştu. Orada edebiyat yaşamı başladı.
José Martí modern İspanyol şiirinin en önemli şairlerinden, bir yazar, gazeteci, siyasetçi, Küba’nın bağımsızlık mücadelesinin önderi bir eylemciydi. Martí, yüzyılın en büyük Latin Amerikalı entelektüellerinden biri olarak kabul edilir. Yazdığı eserler arasında bir dizi şiir, deneme yazısı, mektup, ders, roman ve çocuk dergisi yer almaktadır. Çok sayıda Latin Amerika ve Amerikan gazetesi için yazdı; ayrıca birkaç gazete kurdu. Patria gazetesi, Küba’nın bağımsızlık kampanyasında önemli bir araçtı.
José Martí, Carmen Zayas Bazan & José Francisco “Pepito”, Meksika, 1891
1878’de Carmen Zayas Bazan evlendi, oğlu José Francisco “Pepito” Martí dünyaya geldi. Yıllarca şiirler, kitaplar ve gazete makaleleri yazdı. Aynı zamanda siyasi eylemlerini de sürdürdü. Bu yaşam biçimi ve aldığı akademik eğitim onun öğretilerinin zenginliğinin kaynağı oldu. Siyasi etkinliği nedeniyle hep başı derde girdi ve hiçbir ülkede uzun süre kalamadı. Askeri yönetime muhalefeti nedeniyle bir süre sonra Meksika’dan ayrıldı ve Guatemala’ya geçti. Ancak hükumetin baskısı nedeniyle orada da kalamadı. 1878’de genel aftan yaralanarak Küba’ya döndü ancak İspanyol yönetimine karşı mücadelesinden dolayı tekrar sürgüne gitmek zorunda kaldı. Önce İspanya’ya daha sonra da ABD’ye gitti, New York’ta bir yıl yaşadıktan sonra Venezuela’ya geçti. Venezuela’ya yerleşmeyi ummasına karşın buradaki diktatörlük rejimi nedeniyle tekrar ABD’ye döndü. Küba’nın ABD’ne bağlanmasına karşı çıktı. 1892’de Küba Özgürlük Partisi’ni kurdu. ABD emperyalizmine karşı Güney Amerika’nın birliği için mücadele etti.
11 Nisan 1895’te José Marti aralarında Generalísimo Máximo Gómez y Báez’in de bulunduğu sürgündeki muhaliflerden oluşan bir güçle Küba Bağımsızlık Savaşı’nı başlatmak için Küba’ya çıktılar. Başarısızlıkla sonuçlanan isyanın ilk çarpışmalarından birinde, 19 Mayıs 1895’te Contramaestre ve Cauto yakınında yaşanan Dos Rios savaşında İspanyol askerlerince vurularak öldüğünde 42 yaşındaydı. Birlikte yola çıktığı arkadaşları 3 yıl sonra 1898 yılında mücadelelerini zaferle sonuçlandırdılar.
Bu hafta Açık Radyo’da Babil’den Sonra programımda şarkılarımı José Marti için çaldım. Ağırlıklı olarak Küba müziğinin en bilinen adı olan Carlos Puebla’dan şarkılar dinlettim. Bobby Darin ve Pete Seeger’dan da birer şarkı seçtim. Programı buradan dinleyebilirsiniz.
Ölümünden sonra, “Versos Sencillos” ( Basit Ayetler ) adlı kitaptaki şiirlerinden biri, Küba’nın belirleyici yurtsever şarkısı haline gelen “Guantanamera” adlı şarkıya uyarlandı. Şiiri Joseito Fernandez Diaz ve Pete Seeger birlikte bestelediler. Bu şarkıda José Marti “Dürüst bir insanım ben, palmiyeler ülkesinden/ Ölmeden önce, paylaşmak isterim, ruhumdan akıp gelen bu şiirleri.
Şiirlerim parlak yeşildir, ama yine de kızıl alevler gibidir./ Şiirlerim yaralı bir ceylana benzer, Dağda kurtarılmayı bekler.
Dikiyorum bir ak gülfidanı, Haziranda ve Temmuzda./ Çünkü samimi dost, Elini vermiştin bana. / Ve zalimin biri parçaladığı için, Beni yaşatan yüreğimi./ Dikmem ne bir ayrıkotu ne de çakırdikeni/ Dikerim bir ak gülfidanı.
Dünyanın yoksul insanlarıyla, Neyim varsa paylaşmak isterim./Dağların cılız dereleri, Denizlerden daha mutlu eder beni” diyordu.
Küba’nın ruhu, ulusal kahramanı ve simgesi kabul edilen José Marti, Latin Amerika’nın Kesik Damarlarından sızan, ruhundan akıp gelen şiirlerini ölmeden önce bizlerle paylaştı.
Bugün Santiago de Cuba’da Santa Efigenia mezarlığında yatan José Marti bir şiirinde “Şimdi akkor zamanıdır ve yakında yalnız ışık görülecektir…” diyordu.
Ercüment Gürçay