Hafta SonuKültür-SanatManşet

[Babil’den Sonra] Ahmet Ziguli’nin ardından

0

Usta müzisyen sahne adını 1960’lı yıllarda Bulgaristan’da çok popüler olan Sovyet yapımı Ziguli otomobillerinden almış. Akordeonu ustaca ve kıvrak çalışıyla insanlar onu bu otomobille özdeşleştirmişler. Türkiye’ye gelince adındaki  “z” düşmüş ve yerine “c” gelmiş. Bizler onu CİGULİ adıyla tanıdık.

1957’de Bulgaristan, Hasköy’de doğmuş. Asıl adı Ahmet’miş.1980’li yıllarda İslami ve Türkçe isimler üzerindeki yasak nedeniyle Bulgar adı olarak Angel Yordanov Popov adını tercih etmiş. Ama yasakları günlük hayatta pek de takmamış. Ahmet adı artık resmi kayıtlarda yer almasa bile onu bilenler ona Ahmet Ziguli diye seslenmişler

Herkes onu farklı farklı yönleriyle anımsar. Benim için tanıdığım en usta akordeonculardan ve ses ustalarından birisiydi. Birkaç kez de canlı izleme şansını yakaladım. Sürekli gülümseyen, samimi, komplekssiz tavırlarıyla aklımda yer etti. Sanki şarkılarını izleyenlere değil de kendisi için çalıyor, eğleniyor gibiydi. Bir de sahnedeki sempatik- teatral hareketleriyle bana Charlie Chaplin’i anımsatıyordu.

1972’de babasını kaybedince düğünlerde çalarak ailesini geçindirmeye başlamış. 1990’da ailesiyle Türkiye’ye göç etmiş. İstanbul’da düğünlerde çalmış, Kumkapı meyhanelerinde çalmaya başlayınca tanınmaya başlamış. 1991’de Yenikapı Çakıl Gazinosu’nda Hülya Avşar’a akordeon çalmaya başlamış.

1993’de ilk albümünü yayımlanmış. Sonra 1998’de İzmir’de İbrahim Tatlıses ve Sibel Can’a akordeonuyla eşlik etmiş.

Birçok insan gibi ben de onu 1999’da TV’lerde ve radyolarda çalınmaya başlanan Binnaz şarkısı ile tanıdım. Şarkıya konu olan Binnaz da Ciguli’nin grubunda klarinet çalan Gırnatacı Ahmet Babati’nin eşiymiş.

Sonra bazı dizilerde, sinema filmlerinde, reklam filmlerinde gördük onu.

Onun içtenliği- sıcaklığı-sahiciliği, komplekslerden arınmış mütevazılıği- sadeliği- güzelliği; çoğu roman müzisyenler gibi doğuştan çok iyi bir müzisyen- akordeon ustası oluşu, muhteşem geniş aralıklı sesi-gırtlağı ortalama Türkiye insanına fazla geldi. Onun bu insani ve sanatçı özellikleri, 2000’li yıllarda yaygınlaşan popüler tele-vole kültürünün sadece soytarı bir müzisyen gibi göstermeye çalıştığı, medya maymununa çevirdiği “Ciguli” imajının gölgesinde kaldı ne yazık ki. Türkiye’de yanlış insanların elinde sömürüldü, harcandı.

Küçük de olsa underground bir kesim tarafından değeri bilinen ve el üstünde tutulan Ciguli’yi ilk kez 2000’li yıllarda Babylon’da dinlemiş ve müzisyenliğine hayran olmuştum. Belki de kendisinden sonra gelen roman müzisyenlere de Babylon’un kapıların o açtı demek pek de yanlış olmaz.

Ahmet Ziguli, Türkiye’de daha fazla kalamadı ve sonunda doğduğu topraklara Hasköy’e döndü ve 3 yıl önce 31 Ekim 2014 tarihinde Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da kalp rahatsızlığı nedeniyle kaldırıldığı hastanede narkozun etkisinden çıkamayarak hayatını kaybetti. Şimdi Bulgaristan’da, doğduğu kentte, Hasköy’de yatıyor.

Bugün Açık Radyo (94,9) Babil’den Sonra programında onun anısına Haydutlar Orkestrası’ndan roman şarkıları dinleteceğim. Grubun adına bakmayın. Korkulacak bir tarafları yok. Silahları sadece çalgıları ve sesleri. Sadece insanların ruhunu- kalbini hedef alan, şenlendiren, güzelleştiren müzikler yapan bir müzik grubu. Bugün programda onları dinleyelim. Bir başka yazıda onların da muhabbetini yaparız.

Umarım programda dinleyeceğimiz bu şarkılar bizlerin olduğu kadar Ahmet Ziguli’nin de ruhunu şenlendirir.

 

Ercüment Gürçay

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.