Aysel Tuğluk İçin 1000 Kadın platformu, Tuğluk‘un yaşadıklarını ve ailenin taleplerini yeniden tartışmak için bir basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda Aysel Tuğluk’un kuzeni Gülsen Yüksel,Tuğluk’a demans teşhisi konulma süreci ve sonrasında cezaevi görüşleri ve telefon görüşmelerinden izlenimlerini şöyle aktardı: “Hastalık aramızdaki eşitlik ilişkisini de bozdu. Sürekli sözlerini tamamlamak zorunda kalıyordum.”
Avukat Elif Taşdöğen de hastalığı nedeniyle Tuğluk’un hayatını hapishanede devam ettirmekte zorlandığını belirterek “Yaşadığı değişiklikleri çok net gözlemleyebiliyoruz. Tek başına hareket etmekte artık çok zorlanıyor” dedi.
Nörolog Dr. Emel Gökmen, demans hastalığıyla ilgili verdiği bilgilerin ardından cezaevi koşullarının Aysel Tuğluk üzerindeki olumsuz etkilerini şöyle değerlendirdi:
“Aysel Tuğluk demans için veri sayılabilecek pek çok zorluk yaşıyor. Günlük hayatını idame ettiremeyen bir hasta var ortada. İvedi olarak bu konuda özelleşmiş bir merkezde tanı koyucu tetkikler yapılmalı.”
2016 yılından beri tutuklu bulunan Aysel Tuğluk, cezaevinde tedavi edilmesi mümkün olmayan ağır sağlık sorunları yaşıyor.
Doktor Pınar Saip de cezaevlerinde doktor bulunmasının önemine dikkat çekerek, “Cezaevlerinde sürekli hekim yok, sevk ve hastanelere ulaşım zor, ambulanslar yetersiz, tanı ve tedavi hasta tutuklu ve hükümlüler için neredeyse imkansız” dedi.
Kadın örgütleri temsilcileri, hukukçular, gazeteci ve yazarlar, Aysel Tuğluk için Özgürlük isteyen kadınlar basın toplantısında bir araya geldik, Aysel'in derhal serbest bırakılarak tedavi olmasını, bunun için derhal harekete geçilmesini talep ediyoruz. https://t.co/nM2wYJbKy6 pic.twitter.com/ca1TKy2YYg
— Binlerce Aysel (@BinlerceAysel) April 22, 2022
Aysel Tuğluk İçin 100 Kadın adına Deniz Türkali‘nin okuduğu açıklama ise şöyle oldu:
“2 Ocak 2022’de, demans başlangıcı teşhis edilen ve cezaevinde hayatını tek başına idame ettirmede güçlük çeken Aysel Tuğluk için bir çağrı yaptık. Kadın örgütlerinden ve farklı çevrelerden birçok kadının, gazeteci, sanatçı, yazar ve akademisyenin katıldığı ortak bir tartışmayla Aysel Tuğluk ve Hasta Tutsaklara Özgürlük Kampanyası çalışmaları başladı ve bu girişim kamuoyuna da 1000 Kadın Kampanyası olarak yansıdı. O tarihten bugüne çalışmalarımız devam ediyor.
Bir siyasetçi ve hukukçu olan Aysel Tuğluk altı yılı aşkın bir süredir cezaevinde. Cezaevinde tek başına hayatını idame ettirmesinin gün geçtikçe imkansızlaştığı görmezden geliniyor.
Tuğluk’a yaşatılanlar kadınlara yönelik tutumun göstergesi
“Aysel Tuğluk’un yaşadığı ağır hastalığa ilişkin yetkili sağlık kurumlarının hazırladığı “cezaevinde kalamaz” raporlarının dikkate alınmasını, hukuka, insan haklarına uygun bir karar verilmesini, Aysel Tuğluk’un derhal serbest bırakılarak tedavi olmasının sağlanmasını, bunun için derhal harekete
geçilmesini talep ediyoruz.
Bu talepler bugün 54 ülkeden 6 bini aşkın kadının imzasını, çok daha fazla
kadının irade beyanını taşıyor.
Tuğluk’a karşı geliştirilen haksız tutumun aynı zamanda kadın mücadelesine yönelik tutumun da bir göstergesi olduğunu biliyoruz. Kadın mücadelesinin ve barış mücadelesinin bir parçası olan Aysel Tuğluk’a yaşatılanlar, biz kadınların haklarımız ve hayatlarımız için sürdürdüğümüz mücadelenin gerekçelerinden birisidir.
Kadınların değiştirme gücü ve potansiyeli karşısında hafızalarımızı yok ederek kazanımlarımızı elimizden alacağını zanneden sistem uygulayıcıları yanılıyor.”
Sağlığının geri dönülmez bir aşamaya ilerlemesini izlememizi kimse beklemesin
“Aysel biz kadınların yoldaşı ve kız kardeşi. Aysel’in sağlığının geri dönülmez bir aşamaya doğru ilerlemesini izlememizi kimse bizden beklemesin. Onurlu ve insanca yaşama hakkına sahip çıkıyoruz.
Bugün Aysel Tuğluk’un sağlık sorunlarının ciddiyetinden bahsediyorsak eğer, bunun en önemli sebebi haksız şekilde ve politik saiklerle hapiste tutulması ve annesinin cenazesinde kendisine, emniyet güçlerinin gözleri önünde, hiçbir adalet anlayışında yeri olmayan, büyük bir travma yaşatılmış olmasıdır.
Bunun, tüm kadınların gasp edilmeye çalışılan hakları ile de ilgisi vardır. Kolektif olarak kontrol edilmeye çalışılan kadınlıkla, kadınların siyaset yapma hakkıyla, barış ve insan hakları mücadelesi ile yani özcesi hepimizin özgürlük hakları ile ilgisi vardır.”