Doğa MücadelesiEditörün SeçtikleriHafta SonuManşet

[Bir konu/k] Aydos Ormanı’nda Millet Bahçesi: Ağaç sayısından çok tahribat var

0

İstanbul Anadolu yakasında, Kartal ile Sultanbeyli ilçeleri arasında uzanan Aydos Ormanı’nda yapılması planlanan Millet Bahçesi projesine karşı doğa mücadelesi devam ediyor. Bir yandan da dozerler ve kamyonlarla orman tehdit ediliyor. Aydos Ormanı’nda yaşanan yıkım bunlarla sınırlı değil.

Aydos Ormanı’nı geçtiğimiz aylarda ormandaki yıkıma karşı bir doğa mücadelesi ortaya koymak için hayata geçirilen Aydos Ormanı Savunması’ndan (AOS) Ahmet Taha Türk’le konuştuk. Türk, ormandaki yıkımları şöyle anlatıyor:

Orman çevresinin şehirle kuşatılması, mesire alanları, mandıraların atıkları, yoğun odun üretimi ve yangınlar…

‘Kuzey Ormanlarındaki yabani yaşamdan eser kalmadı’

Aydos Ormanı’nda Millet Bahçesi projesinin öncesinde nasıl tahribatlar yaşanıyordu? Orman proje öncesinde korunuyor muydu?

Ağaç sayısından çok tahribat sayımız var ne yazık ki. Bunları beş başlık (orman çevresinin şehirle kuşatılması, mesire alanları, mandıraların atıkları, yoğun odun üretimi ve yangınlar) ile kategorilendirebiliriz; çok değil yaklaşık 35 yıl öncesine gittiğimizde Aydos Ormanı, Kuzey Ormanları ile fiziken bağlıydı. Günümüzde ise çevresi şehir ile çevrelenerek sıkıştırılmış ve Kuzey Ormanlarındaki yabani yaşamdan çoğunlukla eser kalmamış durumda.

‘Çevresini betonla örmek az gelmiş’

Çevresini betonla örmek az gelmiş(!) olsa gerek ki son birkaç yıldır Kartal ve Sancaktepe sınırları içinde kalan orman bölgelerini de doğa dostu faaliyet göstermeyen mesire alanları betonla hemhal edilmiş durumda. Özellikle Aydos Gölü etrafını 49 yıllığına kiraya verilerek oluşturulan sözümona mesire alanı, işletmecileri tarafından yoğun tahrip edilmekte; zaman zaman ağaçlar kesilerek alan açılmakta ve göl üzerinde ekolojik olmayan faaliyetler yapılmaktadır. Bu faaliyetler gölü yaşam alanı edinen yeşil başlı yaban ördeği, kaz, sülün, su kaplumbağaları gibi canların yaşamlarına kastetmektedir. Gölü yuva edinen bir başka canlı ise gri balıkçıl; göl çevresindeki mesire alanlarının akşam vakitlerinde yoğun ve ekolojik olmayan ışıklandırmalar kullanması, gürültü gibi faktörler sebebiyle son zamanlarda çok daha seyrek görür olduk.

‘Haziran-Temmuz gibi yoğun müsilaj olabilir’

Göl yalnızca mesire alanlarının atıklarıyla mücadele etmiyor, orman içinde bulunan mandıraların atıkları da göle deşarj edilerek göl kimyasında yoğun sorunlar oluşturmakta ve son yıllarda ötrofikasyona maruz kalmaktadır. Bugünlerde göl hiç olmadığı kadar ötrofike olarak oksijen seviyesi oldukça düşmüş durumda. Bu, sadece göl canlıları için değil gölün varoluşuna da kastetmektedir, Haziran-Temmuz gibi gölde yoğun müsilaj oluşumu beklemekteyiz.

Son bilimsel yayınlara göre ormanlardan yoğun odun üretimi ormansızlaşmaya zemin hazırlıyor. Odun üretimi konusunda Aydos’tan ne yazık ki tolere edebileceğinden fazla odun üretimi yapılmakta. Bu, tahribatlara ek olarak bir tahribat da yangınlar. Çoğu insani faaliyet sebebiyetli (ormanda ateş yakmak, merceklemeye sebep olacak çöpler, sabotajlar…) yangınlar her sene bahar ve yaz dönemlerinde en az ayda bir kez yangınlara teslim oluşu… Tüm bu tahribatlara bakıldığında ‘Orman proje öncesinde korunuyor muydu?’ sorunuzun cevabı gayet net: Hayır!

Yedi bin metrekarelik orman parçası tam anlamıyla katledildi’

Aydos Ormanı’nda yapılmak istenen millet bahçesi için ormanda bugüne kadar ne gibi yıkımlar yapıldı?

Ormana dozer ve kamyonların ilk girdiği Mart’tan Mayıs sonuna dek ormanın içinde yüzlerce araç kapasiteli bir otopark inşaası için yaklaşık yedi bin metrekarelik orman parçası tam anlamıyla katledildi. Bu alanı besleyen bir dere de ıslah edilerek üzeri kapatıldı.

Ormanın içinde bir kreşin inşaatı başlandı. Ormanın içinde iki apartmanın temeli büyüklüğünde alan kazıldı ve haftalar sonrasında sebebini bilmediğimiz bir şekilde temel toprakla dolduruldu. Ormanın içinde macera parkı “oyuncağı” için birçok ağacın gövdesine platformlar sabitlendi birkaç gün sonra platformlar söküldü fakat ağaçların gövdeleri zarar gördü. En az 650 ağaç işaretlendi.

‘Mesire alanları, mandıralar, odun üretimleri, yangınlar…’

Ormanın savunulması için Aydos Ormanı Savunması’nı hayata geçirdiniz, bu orman kime/neye karşı ve nasıl savunulabilir?

Tahrip müsebbipleri fazlaca. Dolayısıyla her köşesinden savunmamız gerek. Mesire alanları, mandıralar, odun üretimleri, yangınlar… Ve görevini yerine getirmeyerek tahribata zemin hazırlayan, tahribatı uygulayan kurumlar.

Tahribatlar çeşit çeşit olunca savunmamız da çeşit çeşit; hukuki süreçlerle, yakın zamanda başlatacağımız yangın nöbetleriyle…

Aydos Ormanı Savunması’nın kurulmasının öncesi ve sonrasında sürekli ormanda ve/veya çevresinde olduğunuzu söylediniz. Sizin orada varlık göstermenizin hem size, hem ormana hem de mücadeleye ne gibi etkileri oldu?

Aydostlarımızın birçoğu orman çevresinde yıllardır ikamet eden komşularımız. AOS öncesinde, özellikle yangın nöbetleri tutmak suretiyle erken müdahale ve 177’ye ihbarda bulunarak birçok yangının söndürülmesine destek verme, AOS sonrasında ormanda yürüyüşe çıkan insanları tahribatlar hakkında bilgilendirme, ormandaki gelişmeleri her gün takip etme… Bana kişisel olarak etkisi ise ormanda bisiklet sürüşlerimde meditatif hal ve öğrenme etkisini söyleyebilirim.

Yürütmeyi durdurma davası açıldı

Bu süreçte Aydos Ormanı Savunması hukuki anlamda ne gibi adımlar attı? Hukuki süreçte karşılaştığınız zorluklar oldu mu? Ekokırıma şahit olan vatandaşlara bu bağlamda ne önerirsiniz?

İlk olarak Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduk. Ardından Türkiye Ormancılar Derneği öncülüğünde yürütmeyi durdurma davası açtık. Henüz sonuçlanan bir durum olmadı.

Ekokırıma şahit olan vatandaşlar ekoloji odaklı STK’lara durumu haber edebilir, suç duyurusunda bulunabilir, çevresindeki insanları örgütleyerek ilgili kurumlara dilekçe gönderebilir, basın mensuplarına ulaşabilir…

Ormanı korumak için çeşitli eylemlere de imza attınız. Peki bu eylemlerin geri dönüşü nasıl oldu?

AOS gönüllüleri arttı dolayısıyla sesimiz de daha gür çıkmaya başladı, bunun sonucunda “Millet Bahçesi” projesinde bazı planların iptal edildiği bilgisini aldık. Fakat proje tümden iptal edilene kadar TOKİ ve Sancaktepe Belediyesi ile “Millet Bahçesi”ne karşın mücadelemiz devam edecek.

Muhafaza ormanı talebi

Ormanın korunması için ne yapılmalı, önerileriniz neler? Talebiniz nedir?

Korumak için adım atmaktan önce zarar vermeme adımı atılmalı. Önceki soruların cevaplarında bahsettiğim orman içindeki ekolojik olmayan yapılaşmalar, mandıra atıklarının göle deşarjı gibi tahribatları durdurmak öncelik olmalı. Temel talebimiz budur. Sonrasında “Muhafaza Orman” ilan edilmesi için korumayı derinleştirme gayeli talebimiz oluşacaktır.

Muhafaza ormanı talebi Orman Genel Müdürlüğü tarafından nasıl karşılandı? Müdürlük ve/veya Bakanlıkça konuya ilişkin herhangi bir açıklama yapıldı mı?

Birkaç kez Orman Bölge Müdürlüğüne gittik ve ne yazık ki taleplerimize karşılık bulamadık. Son gidişimizde dilekçelerimizi kayıt altına alarak memurlara teslim ettik. Orman Bölge Müdürü ve diğer yetkililer bu sefer yerlerinde yoktular.

Son olarak doğa dostlarını mücadelemize destek olmalarına çağırıyoruz.

You may also like

Comments

Comments are closed.