DünyaHayvan Haklarıİklim KriziManşet

Avustralya’nın çevrenin kötüleşen sağlığına ilişkin en önemli raporu: Biyolojik çeşitlilik giderek azalacak

0
Avustralya'da 2019'da yaşanan büyük yangın. Fotoğraf: Matthew Abbott / The New York Times

Avustralya hükümetinin bugün yayımlanan beş yıllık Ulusal Çevre Durumu Raporu‘na göre, iklim değişikliği hem Avustralya hem de dünyada ekosistemler üzerindeki baskıları artırıyor.

Rapora göre Avustralya’da listelenen tehdit altındaki türlerin sayısının 2016’dan bu yana yüzde 8 arttı ve önümüzdeki on yıllarda daha fazla türün neslinin tükenmesi bekleniyor.

Avustralya, 1995’ten beri her beş yılda bir  nehirleri, okyanusları, havayı, buzları, karaları ve kentsel alanları kapsayan ulusal çevre durumu raporunda Avustralya’nın çevre ve mirasının her yönünü değerlendiriyor. Son rapor 2017’de yayınlanmıştı.

Bu beş yılı değerlendiren raporun temel bulguları, baş yazarlar tarafından şöyle sıralandı:

Çevre bozuluyor

Değerlendirmelere göre ülkenin doğal bitki örtüsü, toprak, sulak alanlar, resifler, nehirler ve biyolojik çeşitlilik miktarında ve durumunda sürekli düşüşler oldu. Bu kaynakların hepsi, yiyecek, temiz su, kültürel bağlantılar ve daha fazlasını sağlayarak Avustralyalılara yaşam sunuyor.

Haziran 2021’de tehdit altında olarak listelenen bitki ve hayvan türlerinin sayısı 2016’da 1.774’ten 1.918’e yükseldi. Miğferli kakadu ve Woorrentinta (zıplayan fare), yakın zamanda nesli tükenmekte olanlar arasında yer alıyor.

Avustralya’nın kıyıları da aşırı hava olayları ve karada yaşayan istilacı türlerin tehdidi altında.

Kıyıya yakın resifler; kötü su kalitesi, istilacı türler ve deniz ısı dalgaları nedeniyle genel olarak kötü durumda. Murray Darling Havzası da dahil olmak üzere iç su sistemleri artan baskı altında.

Ulusal arazi boşalması yüksek; son beş yılda Queensland ve Yeni Güney Galler‘de geniş alanlar boşaldı. Doğal bitki örtüsünün temizlenmesi, habitat kaybının ve parçalanmanın önemli bir nedeni ve bu tehdit altındaki türlerin çoğu ulusal listeye dahil edildi.

İklim değişikliği her ekosistemi tehdit ediyor

İklim değişikliği, arazi boşalması, istilacı türler, kirlilik ve kentsel genişlemeden kaynaklı halihazırdaki hasarıi, geçmişteki hasarla birleştiriyor.

Mevsimsel yangın süreleri uzuyor; orman yangını mevsimi şimdi neredeyse sekiz aya kadar sürüyor. Aşırı olaylar, ekosistemleri daha önce hiç belgelenmemiş şekillerde de etkiliyor.

Örneğin, 2019-2020 orman yangınlarının aşağı yönlü etkileri ,kıyı ağızlarına bir dizi kirletici madde getirdi ve bunlar nehir ağzı habitat kalitesini etkileyen ilk orman yangınları oldu.

Aşırı hava olaylarının yoğunluğu ve sıklığı değişiyor. Son beş yılda sel, kuraklık, orman yangınları, fırtınalar ve sıcak hava dalgaları gibi aşırı olaylar Avustralya’nın her yerini etkiledi.

Yerli toplulukların bilgi ve yönetimi, değişim sağlamaya yardımcı oluyor

Bu, arazi yönetimi organizasyonları ve devlet daireleri tarafından hayati bilgi olarak kabul edilen geleneksel yangın yönetimini içeriyor.

Örneğin, yerli korucular, ulusal korunan alan mülkünün yüzde 44’ünü yönetiyor ve federal hükümetin yerli korucular programı kapsamında 2 binden fazla korucu finanse ediliyor.

Yerli toplulukları güçlendirmek ve onların bilgi sistemlerinin çevresel ve sosyal sonuçları iyileştirmesini sağlamak için ise hala çalışmalara ihtiyaç var.

Çevre yönetimi iyi koordine edilmemiş

Avustralya’nın yatırımları, ciddi çevresel zorluklarla orantılı değil.

Herhangi bir koruma statüsü altına alınan kara ve deniz alanı artmış olsa da, genel kapsamda koruma seviyesi düşüyor.

Karada kentsel genişleme ve denizde aşırı avlanma sebebiyle korunan alanlar dışındaki doğal yaşam alanlarının miktarı ve kalitesi azaldı.

En önemli orman ve ormanlık habitat kaybına sahip beş kentsel alan olan Brisbane, Gold Coast to Tweed Heads, Townsville, Sunshine Coast ve Sydney‘de 2000 ve 2017 yılları arasında en az 20 bin 212 hektar yok edildi. Yalnızca Queensland‘de 12 bin 923 hektar yok edildi.

Avustralya ayrıca biyoçeşitliliği korumanın maliyetli yollarına giderek daha fazla güveniyor: Bunlar habitatın restorasyonu, tehdit altındaki türlerin yeniden yerleştirilmesi, yer değiştirme (bir türün tehdit altındaki bir habitattan daha güvenli olana taşınması) ve ex situ koruma (bir hayvanat bahçesindeki, botanik bahçesindeki veya genetik materyali koruyarak türlerin korunması) gibi uygulamaları kapsıyor.

Çevresel gerileme ve yıkım, refaha zarar veriyor

Bu raporda, örneğin orman yangını dumanından kaynaklanan çevresel hasarın insan sağlığı üzerindeki doğrudan etkileri belgelendi.

Sağlıklı bir çevrenin ruh sağlığı ve esenliği üzerindeki dolaylı yararlarını ölçmek daha zor, ancak ortaya çıkan kanıtlar, çevrelerini değerlerine ve kültürlerine göre yöneten insanların (yerli korucular ve topluluklar gibi), refahı iyileştirdiğini gösteriyor.

Hem ulusal hem de küresel finansal riskleri temsil eden iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybıyla birlikte, çevresel yıkım da ülke ekonomisine milyarlarca dolara mal oluyor.

İklim değişikliği ekosistemleri sert bir şekilde vuruyor

Bu rapor, iklim değişikliğinin etkilerinin gelecekte olacağından bahseden önceki raporlardan farklı olarak, tropiklerden kutuplara kadar zaten belirgin olan önemli iklim zararlarını da belgeledi.

Rapor ilk kez aşırı olaylara ayrılmış yeni bir bölüm sunuyor: Bu olayların birçoğu iklim değişikliği nedeniyle daha yoğun, yaygın yaşanıyor.

Son beş yıldaki aşırı sel, kuraklık, sıcak hava dalgaları, fırtınalar ve orman yangınlarının ulusal etkilerinin de belgelendiği rapora göre milyonlarca hayvanın öldürülmesi ve yaşam alanlarının yakılması, çok geniş resif alanlarının ağartılması ve insanların geçim kaynaklarının, evlerinin yok olması gibi anlık etkiler de yer aldı. Bunların daha uzun vadeli etkilerinin sürdüğü de belirtildi.

Raporun yazarları değerlendirmelerinde şöyle dedi:

Aşırı koşullar, habitat kaybı ve istilacı türler tarafından zaten tehdit edilen türler üzerinde büyük stres yaratmaktadır.

Önümüzdeki on yıllarda daha fazla türün yok olmasını bekliyoruz.

Rapora göre 2018’deki aşırı sıcak dalgası, 23binden fazla gözlüklü uçan tilkiyi öldürdü. 2019’da türler ‘savunmasız’dan ‘nesli tükenmekte’ olana doğru listelendi.

Birçok Avustralya ekosistemi, orman yangınları gibi aşırı “doğal” olaylardan kurtulmak için çeşitli gelişmeler gösterdi. Ancak son olayların sıklığı, yoğunluğu ve birleşik etkileri, onların yakın evrimsel tarihleri ​​boyunca deneyimlediklerinden çok daha fazla.

Örneğin denizdeki ısı dalgaları 2016, 2017, 2020 ve 2022’de Great Barrier Reef‘te toplu mercan ağarmasına neden oldu. Bu tür sık ​​rahatsızlıklar, iyileşmek için çok az zaman bırakıyor.

Pek çok ekolojik teori artık sıklıkla bozulan ekosistemlerin, yalnızca hızlı yaşayan ve hızlı çoğalabilen türlerin gelişip yaşayabileceği “ıskartaya çıkmış” bir statüye geçeceğini öne sürüyor.

Bu trend, ekosistem yapısında ve işlevinde derin değişimler getirecektir.

Bu aynı zamanda ekosistemleri nasıl yönettiğimizi ve onlara hangi bağlamda güveneceğimizi de değiştirmemiz gerektiği anlamına geliyor: Onlardan nasıl hasat aldığımız, avlandığımız ve başka şekillerde faydalandığımız da dahil.

İklim streslerinin yanı sıra habitat kaybı ve bozulması, Avustralya’da karada yaşayan türler için ana tehdit olmaya devam ediyor ve tehdit altındaki türlerin yaklaşık yüzde 70’ini etkiliyor.

Avustralya’nın okaliptüs ormanlık alanlarının üçte birinden fazlası kapsamlı bir şekilde yok oldu ve durum diğer bazı büyük bitki örtüsü grupları için daha bile kötü.

Uzmanlar 20 yıl içinde, yönetim büyük ölçüde iyileştirilmediği takdirde, King Island kahverengi dikenli gagası ve turuncu karınlı papağan gibi yedi Avustralyalı memeli ve on Avustralyalı kuşun neslinin tükeneceğini söylüyor.

Bazı güzel haberler

Rapor ayrıca, yatırımların ve sıkı çalışmaların nerede fark yarattığını da vurguluyor.

Bireyler, sivil toplum kuruluşları ve işletmeler, koruma için önemli arazi parçalarını giderek daha fazla satın alıyor ve yönetiyor. Örneğin, Avustralya Yaban Hayatı Koruma Kurumu, tehdit altındaki birçok türü aktif olarak koruyan yaklaşık 6,5 milyon hektarı ortaklaşa yönetiyor.

Bu gibi başarıları temel alarak hükümetin, endüstriden önemli fonlar ve taahhütlerle desteklenen yeni ortaklıkları ve yenilikleri teşvik edilebileceği belirtiliyor.

Ayrıca, daha fazla ulusal liderlik tarafından desteklenen hükümetler ve hükümet dışı sektörler arasında daha fazla işbirliğine ihtiyaç var. Buna Yyrli ve yerel topluluklarla birlikte dinleme ve birlikte çözümler geliştirme, yerli ve Batılı bilimsel bilgiler üzerine inşa etme ve onlardan öğrenme gibi eğilimler dahil ediliyor:

“İlerlemeyi ölçmek için daha fazla çaba ve kaynağa ihtiyacımız var. Özellikle tüm eyaletlerde doğal ve kültürel varlıklarımızın sağlığı ve üstündeki baskılar konusunda tutarlı izleme ve raporlama yapılmalı. Düşüşleri tersine çevirmek ve daha güçlü, daha dirençli bir ülke oluşturmak istiyorsak, bu tür çabalar çok önemlidir.”

More in Dünya

You may also like

Comments

Comments are closed.