ManşetYeşil Gündem

Avrupa’da Yeşil Yeni Düzenin finansmanı

0

Yazar: James K. Galbraith

Çeviren: Gül Sevi Üçüncü

Thomas Piketty ve birkaç meslektaşı, Avrupa’da Demokrasi Hareketi’nin (DiEM25) Yeni Avrupa Düzeni’ni deniyorlar. Geçtiğimiz aralık ayında DiEM25 için yazan Yanis Varoufakis, bir önceki gündemden kaçarak, Piketty savunucularının, vergilerin ve harcamaların Avrupa çapında neredeyse hiç bileşeni olmadan her bir AB üyesi tarafından ayrı ayrı nasıl uygulanacağından söz etmişti.

Buradan hareketle, iki kamp arasındaki fikir ayrılığının bir kısmı, Avrupa yeşil yatırımı kıtasal bir proje mi olmalı, yoksa her ülke seçtiklerini az ya da çok kendi kendine mi uygulamalı konuları üzerineydi.

Ancak şimdi Piketty, bir diğer büyük farka dikkat çekiyor. DiEM25’in Yeni Avrupa Düzeni, yarım trilyon Euro’luk enerji dönüşüm ve koruma fonunu tahvillerle, başka bir deyişle Avrupa Merkez Bankası tarafından durdurulan mali genişleme politikalarıyla korumayı öneriyor.

Piketty’nin ekibi, kurumsal karlar, artan oranlı yeni bir gelir vergisi ve bir milyon Euro’nun üzerindeki varlıklar için yıllık vergi, ilaveten de azalan oranda karbon emisyonu vergisi gibi bir dizi vergi önlemleri tavsiye ediyor.

Genel olarak, Piketty’nin önerisi Avrupa gayri safi hasılasının yüzde 2’sini (ülkeler arasında değil, kendi içlerinde olmak üzere) yeniden dağıtmayı ve Yeni Yeşil Düzen’e bir başka yüzde 2’lik yatırım yapmayı amaçlıyor. Bu rakam yaklaşık 400 milyon Euro’ya karşılık geliyor ve esas itibariyle DiEM25’in önerisine de yaklaşıyor.

Uygulamada, ulusal rıza olmaksızın vergiler uygulamaya konulamadığından ve geride kalanlar, Irlanda ve Luxembourg gibi vergi cenneti olmadığından bu öneri oldukça yetersiz kalıyor. Zenginlere bağımlı olan hiçbir muhafazakar hükümet buna katılmazdı. Sarı Yeleklilerinki gibi bir ayaklanmadan korkan bir hükümet de öyle.

DiEM25’in planı, yeni vergiler olmadan yeşil bir yatırım programı başlatma sözü vererek bu problemi ortadan kaldırıyor. Ama, tek bir şey bunu yapabilir mi? Piketty ve meslektaşları buna “hayır” diyor. “Önerilen masrafların büyük bir bölümü kamu giderleri” olduğundan yeni vergiler talep ediyorlar. Bu yüzden, “bunun bedelini ödemek” için önce vergiler getirilmezse, Yeşil Yeni Düzene sahip olunamayacağını iddia ediyorlar.

Ödünç almak mantıklı

Ancak ister kamu ister özel olsun, herhangi bir harcamanın gelirlerle önceden finanse edilmesi şartı yoktur. Yatırım niteliğindeki giderler genellikle önceden finanse edilmemelidir. Eğer evinizi ipotek (mortgage) ile aldıysanız, bunu ödemek için borç almışsınızdır. Yeni bir iş kurarsanız, başlamak için genellikle sermayeyi ödünç alırsınız. Büyük bir işletme, yeni bir fabrika kurmaya karar verirse, o da bir bankadan kredi alır ya da bir tahvil çıkartır.

Gerçek kaynaklar uygun olduğunda ve zamanla faydalı hale geldiğinde borçlanma mantıklıdır. Yatırım yapmak için karar almada hükümetler, ekstra bir avantaja sahiptir; “peşin” olarak borçlanmadan çek yazabilirler. Bu çek nakde dönüştürüldüğünde, alıcı, bir tahvil için basit bir biçimde kazancı değiştirebilir (ve genellikle de yapar); bu nedenle, ‘ödünç alma’ işlemi, proje başlamadan önce değil sonrasında gerçekleşir.

Her iki taraf da, iklim değişikliği ile mücadele ve yüksek yaşam standartlarını sürdürme konularında büyük yatırımların kesinlikle gerekli olduğuna katılıyor. Asıl soru şu: hangi yaklaşım başarılı olacak?

Piketty’nin önerileri yatırımların önceden fon sağlaması için karbon vergisi aracılığıyla krizleri dayatacaktır. Bu krizleri yaratarak- Emmanuel Macron’nun dizel vergisinin Fransa’da geniş çaplı bir boyuta ulaşmasında olduğu gibi- iklim değişikliği ile başa çıkmanın tüm politik temelini yıkacaktır. Ek olarak, riayetsizlik ve vergi kaçırma göz önünde tutulduğunda, muhtemelen gelir getirme konusunda yine de başarısızlığa uğrayacaktır. Bu bağlamda, Piketty ve meslektaşları harcamadan önce vergileri koyarak bir fantezi vaat ediyorlar.

DiEM25 içinse, aksine, ilerleme bir çırpıda belli olacaktır ve sonuçlar ortaya çıkmaya başlayacaktır. Gerekli kaynaklar, tüm Avrupa genelinde şu anki işsiz (yüzde 6.8) ya da yetersiz istihdam (daha fazlası!) olan insanların seferber olması ile sağlanacaktır.

DiEM25’in önerisi, var olan ekonomik aktiviteyi yeniden organize ederek, ihtiyaç duyulan işi temin edecek ve başlangıçta alınan borçların ödenmesi için zamanla gelir üretecektir.  Bir iş garantisini de içeren tam istihdam, hem ekonomiler hem de bunun işlemesini sağlayacak gerekli politikalar, Yeni Avrupa Düzeni’nin bütünleyicisidir.

Çizilen bir yol

DiEM25’in önerisi, 1933’den 1936’ya Franklin Delano Rooselvet’in Yeni Düzeni tarafından çizilen yolu takip etmektedir. Avrupa Yatırım Bankası’nın teknik uzmanlığını kullanarak, yeşil yatırım hedeflerine ulaşmak amacıyla gereken büyük ve küçük taahhütleri belirleyecek ve planlayacaktır. Avrupa’nın kredisini kullanarak, bu projeleri düşük faiz oranlarıyla uzun vadede finanse edecektir. Avrupa Merkez Bankası’nın gücünü kullanarak, tahvillerin uygun şartlara bağlanmasını sağlayacaktır.

Piketty’nin metnindeki son argüman, konuyla ilgili kanıtlanır yaraları bulunan eski Yunan Maliye Bakanı Varoufakis’in artık Avrupa siyasetini, Avrupa Merkez Bankası’na devretmeye istekli olduğudur. Bunun tersi de doğrudur. DiEM25’in önerisinde, orijinal Yeni Düzen’de ve II. Dünya Savaşı’ndaki seferberlikte olduğu gibi, Merkez Bankası, kamu yararı için efendi değil, hizmetkar olacaktır.

*Makalenin İngilizce aslına buradan ulaşabilirsiniz.

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.