Dış Köşe

AVM’yi yıkıp park yapmak mümkün mü? – Cem Erciyes

0
İngiltere’de ana caddelerdeki büyük mağazalar birbiri ardına kapanıyor. Zincir mağazaların alışveriş yapılan caddeleri terk etmesi çokça konuşulan bir mesele. Gündelik hayatın parçası olan bu büyük mağazaların kapanmasının temel sebebi pandemi. 118 Debenhams, 70 Arcadia mağazası kapanmış. Sonuçta online alışveriş sitesi Asos ünlü İngiliz markaları Topshop ve Miss Selfridge’i, bir başka site Booho ise Debanhams’ları satın almış. Şimdi her biri birer AVM niteliğindeki o büyük mağaza binalarının ne olacağı konuşuluyor. Durum pek çok Avrupa ülkesi için böyle. Almanya’nın ünlü Kaufhof-Galeria zincirleri de geçen yılı 40 mağaza kapatıp yüklü bir kredi alarak iflastan kurtuldu. Zara ise dünya çapında 1200 mağaza kapatacağını duyurdu.
 
Sadece AVM’ler değil çarşıdaki irili ufaklı dükkanlar ve bağımsız mağazalar da kapanıyor. Avrupa şimdi kentlerde ‘perakende sonrası’ dönemi konuşmaya başladı. Türkiye’de iktidar çevreleri kötü haber sevmediği için yeterince gündem olmuyor ama bir soru önergesine Ticaret Bakanlığı’nın verdiği yanıttan biliyoruz ki 2020 yılında bizde de 99 bin dükkan 40 bin şirket kapandı.

Kapanan mağazaların devasa binaları ne olacak?

Türkiye ekonomisi nereye gidiyor, pandemi bu iflaslarda ne kadar etkili? Bilmiyorum. Zaten benim konum ekonomi değil. Onu Bahadır Özgür değerlendirsin. Ama AVM’lerin Türkiye’de ve dünyada zorda olduğunu, pandemi bittikten sonra bile pek çoğunun tekrar aynı işleve kavuşamayacağını herkes kadar ben de görüyor ve bu devasa binaların ne olacağını merak ediyorum.

İngiltere’de bir daha eskisi gibi olmayacağı anlaşılan alışveriş caddelerindeki mağazaların kimisini konuta kimisini kamusal kullanıma tahsis etmek üzere çalışmalar başlamış. Ama daha ilginci ülkenin kuzeyindeki 80 bin nüfuslu küçük bir kentin, Stocton on Tees’in aldığı karar olmuş. Stocton belediyesi şehir merkezindeki devasa AVM’yi yıkıp yeşil alana dönüştürüyor.

1973’te yapılan Castlegate Alış Veriş Merkezi ana cadde üzerinde 300 metre genişliğinde bir bina. Oteli ve katlı otoparkıyla bu bina, garip bir şekilde kentin merkeziyle hemen yanında akan Tees Nehri arasında devasa bir duvar gibi uzanıyor. Yerel bir blogcu bunu “İç savaşta Oliver Cromwell’in Stocton kalesini yıkmasından bu yana en büyük vandallık” diye nitelemiş. Nitekim Castlegate, kent merkezinden nehir kenarına kadar inen Victoria dönemi yapılarını ve onların oluşturduğu sokakları yutarak yapılmış. Bu projenin mimarı John Poulson da kısa süre sonra Kuzey İngiltere’deki bir takım rüşvet ilişkileri nedeniyle hapse atılmış; ‘kötü şöhretli’ birisi olarak hatırlanıyor. Fakat tabii AVM günümüze kadar kullanılmış. Onu tamamen yıkma kararını alan Belediye Meclisi’nin üyelerinden Nigel Cook bir zamanlar şehrin nehre sırtını dönmesini normal karşılıyor. Çünkü 1960’lardan itibaren nehir sanayi atıkları nedeniyle simsiyah akan, kimsenin yanına inmek istemediği bir su yoluna dönüşmüş. ‘Ama artık nehrimizden utanmıyoruz, orada balık tutup kürek çekebiliyoruz” diyor.

Kent merkezinde ticari alanın sonuna gelindi

Bir kentin geleceğinin daha fazla dükkan ve mağazada değil kültürel, kamusal, yeşil alanlar yaratmakta olduğuna karar veren belediye AVM’yi yıkmaya başlamış. Trafalgar Meydanı’nın üç katı büyüklüğünde, nehir boyunca uzanacak bu alanda bir pazar meydanı, amfitiyatro, restoran ve kafeler ile çocuk parkı ve insanların istediği gibi kullanabileceği geniş yeşil alanlar olacak. Küçük bir kısmına da yeni bir kütüphane ile belediyenin kullanacağı yeni bir bina yapılacakmış. Konuyla ilgili yazıda “Stocton on Tees’in bu vizyoner yaklaşımı ülkede bir devrimi tetikleyecek mi?” diye soruluyor. Tabii herkesin AVM’leri yıkıp yeşil alan yapmaya başlaması İngilizler için bile pek olacak iş değil. Ama herkes artık kent merkezlerinde ticari alanlara yatırım yapmanın sonuna gelindiği konusunda hem fikir.

Türkiye ise malum AVM sayısıyla dünya klasmanına giriyor, toplam 436 AVM’miz var. Pandemi yüzünden epey zorlanan bu AVM’lerden bazıları kaçınılmaz olarak kapanacak gibi görünüyor. Özellikle kent merkezindekilerin neye dönüşeceği önemli bir soru. İstanbul’un sıralamada neredeyse dünya sonuncusu olduğu yeşil alanları artırmaya hizmet edeceklerini hayal etmek güzel olurdu. Aslında bu o kadar da imkansız değil; işin aslı bir dünya görüşü meselesi.

Ben çocukluğumun kenti Çanakkale’nin iskele meydanındaki otelin 2014’te yıkılıp bir daha yapılmamasına ve arsasının kent meydanına katılmasına çok şaşırmıştım, “Türkiye’de böyle şeyler olur mu?” diye… Geçenlerde de Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Odabaşı Kadıköy Belediye Binası’nı yıkıp yeşil alan yapacaklarını açıkladı. Hemen yanında bir başka kamu kuruluşu TCDD, Söğütlüçeşme’deki yeşil alanlara bir AVM yapmayı planlarken bu çok anlamlı ve umut verici bir gelişme oldu. Hem de akılcıl. Çünkü Kadıköy’ün gittikçe artan cazibesini AVM’lerine değil, sokaklarındaki cafelerine, sahil boyunca uzanan geniş ve bakımlı yeşil alanına borçlu olduğunu hepimiz görüyoruz.

Stockton ya da Kadıköy, bir devrimi ateşlerler mi bilmem; ama içine kapanacağımız devasa ticari binalar yerine rüzgara ve güneşe kendimizi bırakacağımız büyük açık alanlara önümüzdeki yıllarda her zamankinden daha çok ihtiyacımız olacak; bu kesin.

(Bu yazı ilk olarak Gazete Duvar’da yayımlanmıştır.)

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.