Aslan popülasyonu yirmi yılda yüzde 43 azaldı: Yaşam alanları tehdit altında

Artık yalnızca Afrika kıtasında yaşayan aslanların nüfusu, kaçak avcılık ve yaşamsal alanlarının tahribatı yüzünden giderek azalıyor: Dünyada yalnızca 20 bin ila 39 bin arasında aslan kaldı.

Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) Tehdit Altındaki Türler Kırmızı Listesi‘nde “hassas” kategorisinde yer alan aslanların azalan popülasyonuna dikkati çekmek için her yıl 10 Ağustos, Dünya Aslan Günü olarak kutlanıyor.

Güney Afrika Cumhuriyeti, Tanzanya, Kenya, Botsvana ve Zimbabve, aslan nüfusunun en yoğun olduğu ülkeler. Aslanlar, Afrika kıtası dışında sadece Hindistan‘daki Gir Forest Ulusal Parkı‘nda yaşıyor.

Daha eskiden ise Sahra ve Kalahari Çölü hariç tüm Afrika‘da, Arap Yarımadası çölleri hariç Hindistan, Kafkasya ve Balkanlar arasında kalan bölgede yaşadıkları biliniyor.

Son yirmi yılda ise aslan nüfusu yüzde 43 oranında azaldı. Aslanları etkileyen en büyük faktörler ise, ana habitatları olan savanların insan baskısı altında olması ve kaçak avcılık.

Doğa Koruma Merkezi’nden biyolojik çeşitlilik uzmanı Dr. Mustafa Durmuş, dünyada aslan nüfusunun 20 bin ile 39 bin arasına gerilediğini belirtiyor:

“Aslan sayısındaki düşüş, kötü senaryoyu düşünürsek aslan neslinin yok olması; ekosistem üzerinde köklü bir değişime neden olur. Aslan gibi üst düzey avcıların yok olması, otçul canlılar üzerindeki kontrolün kaybolmasına neden olur. Otçul canlıların sayısının artması bitkiler üzerindeki baskıyı artırır; yaşamları bitkilere bağlı olan diğer türler bu değişimden etkilenir.

Bu zincirleme reaksiyon uzatılabilir, uzun vadede ekosistemin yapısı tamamen değişebilir. Doğadaki dengeyi değiştiren durum, sonuçları itibarıyla sayısız yeni değişimi tetikler. Bu nedenle ekolojik dengenin korunması oldukça önemlidir. Biz insanlar da doğal kaynaklara bağlıyız ve sağlıklı ekosistemlerin devamlılığı bizler için hayati öneme sahiptir.”

Aslanların yaşadığı ana habitatın savanlar olduğunu ancak ormanlar, bozkırlar gibi farklı habitat tiplerinde de yaşayabildiklerini bildiren Durmuş savanlardaki tehditlerden bazılarını şöyle sıralıyor: Aşırı ve plansız otlatma, tarım alanlarına dönüştürme, yerleşim alanlarının ve endüstri alanlarının genişlemesi, ağaç kesimi…

Bunlara tabii ki iklim krizini de eklemek gerekir.

Savanlar birçok bitki ve hayvan türü için yaşam alanıdır ve üzerindeki her tehdit, canlılar için tehdittir. Bu nedenle koruma çalışmaları yapılırken sadece tehdit altındaki türleri değil, türlerin yaşam alanlarının korunması da mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.

Göç yollarının bütünlüğü bozulmamalı.

Öte yandan aslanların göç yolları, avladıkları hayvanların iklim krizi ve insan baskısı nedeniyle göç etmesi sebbiyle de değişime uğruyor.

Durmuş, aslan gibi avcı türlerin dağılım alanını ve göç davranışlarını belirleyen temel faktörün, avladıkları hayvanların yoğunluğu ve hareketleri olduğunu ve iklim koşullarındaki değişimlerin aslanların davranışını, avladıkları canlıların hareketlerindeki değişime bağlı olarak etkilediğini kaydediyor.

Aslanların bilinen en önemli göç rotası Tanzanya’daki Serengeti düzlükleri ve Kenya’daki Masai Mara arası.

Savan ekosisteminde etçil-otçul hayvanların yağışlı döneme bağlı otun ve suyun bol olduğu alanlara doğru düzenli bir göç hareketi olduğunu belirten Durmuş, bu göç yollarının bütünlüğünün bozulmaması ve göçe engel olabilecek bariyerlerin yapılmamasının önemini de vurguluyor:

“Bir kısmı belirli bölgelerde yaşarken, özellikle dişi aslanların bir kısmı avladığı hayvanların göç hareketini takip eder. Savan ekosisteminde etçil-otçul hayvanların yağışlı döneme bağlı otun ve suyun bol olduğu alanlara doğru düzenli bir göç hareketi zaten biliniyor. Savanlarda doğal olarak gerçekleşen bir süreç. Her canlı hayatta kalmak için ihtiyaç duyduğu doğal kaynaklara doğru hareket eder. Otçul memeliler suyun ve besini olan otun yoğun olduğu yerlere doğru göç ederken, aslan gibi avcı türler de haliyle bu hareketi takip eder. Çünkü hayatta kalmak için kendi besini olan otçul memelilerin ve suyun bol olduğu yerlere ihtiyacı vardır.”

Kuraklık ve su kaynaklarının azalması da  aslanların besin kaynaklarının yoğunluğunu etkiliyor:

“Av hayvanlarındaki azalışın, aslanların ve diğer avcı türlerin evcil sürülere daha fazla yönelmesini beraberinde getirmesi olasıdır. Bu da insan-aslan çatışmasını artırabilir ve aslanların daha fazla avlanmasına neden olabilir.” diyerek sözlerini tamamladı.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

BİFED’de büyük ödül yerlilerin mücadelesini anlatan Twice Colonized’ın

11. Bozcaada Ekolojik Belgesel Festivali'nde ödüller sahiplerini buldu. İlk kez mansiyon ve müzik ödülleri verilen festivalde Açık Radyo ve Gebze'de katledilen hayvanlar unutulmadı.

‘İklim krizi Helena ve Milton kasırgalarında hasarı büyüttü, etkisi yıllarca sürecek’

Araştırmacılar, Florida'daki kasırgalar dolayısıyla ortaya çıkan ekonomik kayıplara iklim değişikliğinin katkısını tahmin etti; eylemsizliğin yıkıcı maliyetini ortaya koydu. 

‘Erkeklikle’ zehirlenmiş erkeklere bir arınma kılavuzu- Kürşat Kızıltuğ

Justin Baldoni, 'Erkeklikle Zehirlenmiş Erkekler'de 'yeterince erkek olma' endişesinin biçimlendirdiği kendi erkeklik krizini reddetme ve dönüşüm sürecini anlatıyor.

Radikalizm ve uzlaşmacılık arasında

Kent yoksullarının adaletsiz ve acı verici konumunun değişip iyileşmesi yerel yönetimlerin toplumla demokratik ve katılımcı bir ilişki kurmasıyla mümkün olabilir mi? 

[Bir şarkının hikayesi] Shine On You Crazy Diamond/ Pink Floyd

'Paralel evrende kaybolan' Syd'e hayranlık ve onu kaybetmenin üzüntüsünü dile getiren 'Shine on you Crazy Diamond', olağanüstü bir yeteneğe, benzersiz bir övgü olarak müzik tarihine geçti. 

EN ÇOK OKUNANLAR