Orta ve Batı Afrika’da, bu yaz meydana gelen seller nedeniyle en az 1.000 kişi öldü ve milyonlarca kişi yerinden edildi.
On yıllardır görülen en şiddetli yağışlardan Nijerya, Mali ve Nijer’in bazı bölgeleri özellikle etkilendi. Dünyanın en kurak yerlerinden bazılarını vuran sel, çok sayıda insanın göç etmesine ve hızla akan sudan zamanında kaçamayan birçok kişinin boğularak ölmesine neden oldu.
Nijerya’da bir cezaevinin duvarını çökerten sel suları nedeniyle 200’den fazla mahkumun serbest kaldı. Ülkenin kuzeydoğusundaki Borno eyaletinde ise aşırı yağışlara bağlı olarak Alau Barajı’nın taşması üzerine meydana gelen sel nedeniyle, eyaletteki Sanda Kyarimi Park Hayvanat Bahçesi‘nde bulunan hayvanların yüzde 80’inden fazlası boğularak öldü; timsahlar ve yılanlar gibi bazı tutsak hayvanlar serbest kaldı. Son haftalarda, Çad, Fas ve Cezayir gibi eylül ayında genellikle 2,5 cm veya daha az yağış alan birçok bölgede sel baskınları yaşandı.
Yarı kurak Sahel bölgesinde ek sel baskınları tehdidi devam ediyor.
Aşırı yağışlarla iklim değişikliği arasında açık ve doğrudan bağlantılar bulunuyor. Hava ve okyanus sıcaklıkları arttıkça bir yanda ani kuraklıklar gözlemlenirken, diğer yanda küresel olarak daha sık ve yoğun yağışlar görülüyor. Ancak yapılan çalışmalar uzun vadeli hava gözlem istasyonlarının ve erken uyarı sistemlerinin özellikle eksik olduğu Afrika’da kolay yürümüyor.
‘Tropikal kuşak’ kuzeye doğru kayıyor
Bölgede yalnızca bu zamana özgü olan ve selden en çok hangi ülkelerin etkileneceğini belirleyen başka bir faktör daha var. O da son aylarda “Tropikal Yakınsama Bölgesi” (ITCZ) olarak bilinen önemli bir iklim özelliğinin yüzlerce kilometre kuzeye kaymış olması.
Bazı iklim çalışmaları , insan kaynaklı iklim değişikliği nedeniyle ITCZ’nin kuzeye doğru hareket etme potansiyelini kanıtlıyor.
Bu fenomen, Afrika’nın batı kıyılarındaki “Ana Gelişim Bölgesi”nde Atlantik kasırgalarının gelişmemesi ve şu ana kadar Karayipler ile Doğu Kıyısı‘nın bazı bölgelerinde kasırga tehdidinin olmamasıyla doğrudan bağlantılı.
Bu iklim unsurunun kuzeye doğru kayması, bu tür yağışların nadir olduğu ve toprağın büyük miktarda nemi ememediği Sahra Çölü’nün merkezine tekrarlayan yağış dönemleri getiriyor. Ancak aşırı yağışlar, toprağın yağmuru emmesine izin vermiyor, sular yüzeyden akıp yerleşim yerine ulaşıyor.
Bu durum kısmen Kuzey ve Güney yarımkürelerdeki ısınma oranlarının eşit olmamasından kaynaklanıyor. Daha büyük bir kara alanına sahip olduğu için Kuzey Yarımküre, okyanus hakimiyetindeki Güney Yarımküre‘den daha hızlı ısınıyor. Bu da, ITCZ’yi yönlendirmeye yardımcı olan atmosferik özelliklerin konumunu etkiliyor olabilceği belirtiliyor.
Yapılan araştırmalar, Güney Amerika’nın tropik bölgeleri gibi bazı bölgelerde iklim ısındıkça ITCZ’nin mevsimden mevsime önemli dalgalanmalara daha yatkın hale gelebileceğini gösteriyor.
Her ne kadar ITCZ’de iklim değişikliği kaynaklı, uzun süreli kuzeye doğru mevsimsel bir kaymanın olup olmadığı, yoksa bu mevsimin daha çok doğal iklim değişkenliğinden kaynaklanan bir sapma olup olmadığı henüz netlik kazanmadıysa da 2024’ün modern kayıtlarda Dünya’nın en sıcak yılı olarak 2023’ü geride bırakma ihtimali giderek artıyor.
Kasırga araştırmacısı Jim Kossin, ITCZ’nin kuzeye doğru kaymaya devam ettiğini ve bunun da ağır insani kayıplara yol açan yağışları getirdiğini söyledi.
Afrika’daki kasırga mevsiminin etkisiyle yaşanan gelişmeleri takip eden Colorado Eyalet Üniversitesi‘nden kasırga uzmanı Philip Klotzbach ise kayan ITCZ’nin yerine aktif Batı Afrika musonunun alışılmadık bir bölgeye yerleştirdiğini belirtti. Bu yağışlar ise Sahra bölgesi genelinde ve bu ülkelerin bazılarının, örneğin yılın bu zamanında yağmurun genellikle az olduğu kuzeydoğu Nijerya gibi normalde kuru bölgelerinde, yağış ortalamasından çarpıcı sapmalara neden oldu.
Atlas Okyanusu üzerinde doğudan batıya doğru hareket eden tropikal dalgaların bir kısmı kuzeybatıya, ardından kuzeye doğru Fas’a doğru kıvrılarak, bu süreçte yoğun miktarda yağmur bıraktı.