Malatya Çevre Platformu tarafından hafta sonu gerçekleştirilen basın açıklamasında, Malatya’nın Battalgazi ilçesindeki bir köyde doğal yaşam ve yöre halkının asbest tehdidiyle karşı karşıya olduğu belirtildi.
6 Şubat’ta yaşanan Maraş depremlerinin Malatya’da da etkilerinin yıkıcı olduğu kaydedilen açıklamada, ildeki enkaz ve hafriyatların Mamurek köyüne döküldüğü kaydedildi.
“Mamurek’te toplu katliam var” ifadelerine yer verilen açıklamaya göre enkaz döküm alanı, Bulgurlu köyüne 4,94 km, Yukarı Balıkdere’ye 4,69 km, Hacıhalil Çiftliği’ne 3,54 km, Yenice’ye 3,73 km, Yaygın’a 4,40 km, Elmalı’ya 3,97 km, Söğüt’e 3,01 km, Onaylar Küme Evleri’ne 1,86 km, Tilkidere’ye 2,23 km, Sarıtaşlar Sokak’a 1,70 km, Afetevleri Beydağı 2. Sokak’a 1,12 km, Kızılmağara’ya 1,29 km, Pesenler Küme Evlerine 490 metre, Yapraklıpınar’a 1,57 km, İnönü Üniversitesi Kampüsüne 3,78 km, Üzümlü’ye 1,92 km, Üzümlü Küme Evlerine 667 metre mesafede yer alıyor.
Hafriyatın döküldüğü stok alanlarının yerleşim alanlarına, tarımsal üretimde kullanılan tarla ve bahçelere, hayvan otlatma alanlarına ve dere yatağına yakınlığına dikkati çeken Platform, şunları ekledi:
“Binaların yıkılması veya enkaz kaldırma, taşıma ve stoklama alanlarında metalik envanterin ayrıştırılması sırasında meydana gelecek yoğun asbest ve kimyasal tozların yayılması ile oluşacak yoğun kirlenmenin yaşamın her alanını yoğun şekilde etkileyeceği gerçeği ile karşı karşıyayız. Bundan doğacak ağır sağlık sorunları, evcil ve yaban hayvanlarını en ağır biçimde etkileyecek ve doğacak ekolojik tahribat onarılmaz derecede ağır olacaktır.”
Doğa, insan ve yaban hayatı, kaynaklar, akarsular ile baraj ve sulama göletlerini yakından etkileyecek “keyfi uygulamaya” son verilmesi çağrısında bulunan Malatya Çevre Platformu’nun açıklamasında, “Moloz, hafriyat ve kimyasallar yaşam alanlarından, tarım arazilerinden, sulak alanlardan, yeraltı ve yer üstü kaynak sularından, otlaklardan uzağa dökülmeli, yöneticiler hafriyatların Mamurek’e dökülmesi kararından bir an önce vazgeçmelidir. Aksi takdirde bu toplu katliam devlet eliyle gerçekleşmiş olacaktır” ifadeleri kullanıldıdı.
Mamurek köyü hafriyat döküm ve stok alanı olarak belirlenmesine tepki gösteren ekoloji aktivistleri, yerel yöneticilerin verdiği karardan geri dönemlerini, gerekli duyarlılığı ilgili kurumların göstermesini, aksi takdirde hukuki yollara başvurulacağını kamuoyuyla paylaştı.
Dünya Gazetesi’nden Özlem Ermiş Beyhan’ın aktardığına göre, deprem bölgesi insanı enkazdaki asbestin geleceklerini yok etmesinden endişe ediyor. Bölgede tarımsal üretimle uğraşanlar, “Asbest tarım topraklarımızı zehirliyor, yapılan yardımların desteklerin de bir anlamı kalmayacak. Ektiğimiz biçtiğimiz zehir olursa nasıl ihraç ederiz, nasıl ülke insanımıza yediririz” diye soruyor.
Sorunun kaynağının 2014’e kadar inşaatlarda asbestin yoğun bir şekilde kullanılması olduğunu anlatan Temiz Atık Derneği Başkanı Esra Kara, “Asbest inşaatlarda o kadar çok var ki, sıvada, çatıda, kolonda… Her yerde kullanıldı. Şimdi bu asbestin olduğu enkazın tarım alanlarına yakın bölgelere, hayvanların otladığı bölgelere asla atılmaması gerek” dedi. Kara, deprem enkazındaki asbestin yeraltı sularını da zehirleyeceği uyarısı yaptı.
Hatay Kadın Girişimciler Derneği Başkanı Çiğdem Kıral, durumdan çok endişe duyduğunu kaydederek, bölgenin tarımda önemli bir ağırlığı olduğunu vurguladı. Kıral, “Özellikle Antakya‘da enkaz kaldırılırken ortaya çıkan asbest hem tarım topraklarımızı hem de yeraltı kaynak sularımızı olumsuz etkileyecek. İvedilikle enkaz ve moloz taşıma işinin doğru şekilde yapılıyor olması gerek, bu durum yapı şirketlerinin önceliği olmalı” diye belirtti.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in 2022 yılı Bitkisel Üretim İstatistikleri verilerine göre; depremden etkilenen Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa’da 40 milyon 340 bin 190 dekar tarım alanı bulunuyor.
Bu alan, Türkiye’nin toplam tarım alanının yüzde 16,92’si. Meyveler, içecek ve baharat alanları ise 9 milyon 560 bin 21 dekar; bu sayı kategorideki toplam alanın yüzde 26.01’ine tekabül ediyor.
Tehlikeli Madde Uzmanı Kenan Yıldız durumun sanılandan vahim olduğunu anlattı. “Herkes yeraltı sularını vurguluyor ama temiz su kaynakları da büyük tehlike altında” diyen Yıldız’ın verdiği bilgiye göre; asbestin yanı sıra bölgede ağır bir kurşun oksit kirliliği de yaşanıyor:
“Türkiye’de boyalarda kurşun oksit kullanımı yasak olmadığı için o bölgedeki hemen hemen tüm duvarlar kurşun oksitli boyalarla boyalı. Bu zehirli madde enkazla birlikte tarım topraklarına gidince yediğimiz marulla, içtiğimiz inek sütü ile bize ulaşacak.”
Yapılması gerekenlere değinen Yıldız şöyle devam etti:
“Öncelikle enkazın sulaması çok önemli. Temiz su ile olmasına gerek yok, deniz suyu çekilerek de sulama yapılabilir. İkincisi, bölgede çok sayıda mühendis var, bu mühendisler gözle kontrolle asbestli enkazları işaretleyebilir, tehlikeli atıkların olduğu enkazla olmayanlar ayrı yerlere dökülebilir. Çünkü tüm enkaz karıştığında tamamı zehirli hale geliyor.”
Çukurova Üniversitesi Öğretim Görevlisi Sedat Gündoğdu da tehlikenin büyüklüğünün altını çizdi:
“Enkaz atıkları nerede bir zeytin bahçesi, bir portakal bahçesi, bir dere yatağı ve nerede bir sulak alan varsa yanına yamacına dökülüyor. Plastik, asbest, ağır metal ve diğer kirleticiler sonsuza kadar besin zincirine karışıyor.”
“Enkazı kaldırmak için acele ediliyor” diyen Gündoğdu önce enkazda hiçbir cansız beden kalmadığından emin olunması, daha sonra özellikle beyaz eşyaların çıkarılıp yönetmeliğe uygun enkaz kaldırma işlemi yürütülmesi gerektiğini vurguladı. Gündoğdu, “Bölgede hayatta kalanların enkaz nedeniyle zehirlenmesinin önüne geçilmeli” uyarısında bulundu.
Kenan Yıldız, bölgedeki enkazın geri dönüşümünde gerekli önlemlerin alınmaması halinde bölgenin daha da ağır bir kirlilik riski altına gireceği uyarısı yaptı. Yıldız, “Örneğin molozlar kırılıp parke taşı yapılacak deniliyor. Bu kırma işleminde gerekli çevresel önlemler alınmazsa bölge çok ağır bir kirlilik altında kalır. Enkazdaki demirlerin kepçelerle kırılması da büyük risk, bu dönüşümün çok dikkatli yürütülmesi gerekiyor” dedi.
Deprem bölgesinde ikinci günden itibaren kurtarma çalışmalarına katılan Temiz Atık Derneği Başkanı Kara, “Etraf toz dumandı, günlerce bölgedeki 14 milyon kişi asbest soluduk. Bu asbesti biz nasıl atacağız bünyemizden?” diye sordu:
“Yetkililer bu konuda yardımcı olmalı. Enkazı içimizden çıkaramayacağız bir ömür boyunca bu kesin ama asbesti nasıl çıkaracağız? Bu ulusal bir sağlık meselesidir.”
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…