ANKARA – Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, İstanbul‘da deprem riski teşkil eden 1.5 milyon konutun taşınacağı rezerv alanı açıkladı. Bir TV programına katılan Kurum, “Esenler’deki rezerv alanımızın hemen kuzeyindeki askeri alanı biz Millî Savunma Bakanlığımızla konuştuk, mesela orası bir rezerv alanımız olacak. Büyük bir alan var, Başakşehir’in yanında. Yani en az oraya da 70-80 bin konutun sığabileceği bir alan. Hemen o Esenler’deki askeri alanın kuzeyini mesela bir rezerv alan olarak kullanacağız. Konut yapacağız” dedi.

Kurum, açıklamasında “Hemen yanında Bağcılar Sultangazi ve Başakşehir var. Oralardaki ev sayısını, konut sayısını azaltacağız. Azalan yerlere de sosyal donatı, park, toplanma alanı yapacağız. Orada vatandaşımızın medeni bir şekilde yaşamını sürdürebilmesi adına ihtiyaç olan neyse onu yapacağız. Hem binanızı güçlendirmek zorundasınız, hem de o donatıları insanınıza sunmak zorundasınız. Ve bu anlayışla, inşallah seferberlik anlayışıyla yapacağız” ifadelerini kullandı.

Konuya ilişkin muhalefet cephesinden değerlendirme geldi. TBMM Çevre Komisyonu Üyesi CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan, “Bu rezerv alanı kim belirledi? Jeolojik etüd yapıldı mı, depremsellik olasılığı nedir, hiçbirini bilmiyoruz. Zahmet edip kamuoyuna da açıklamıyorlar. Ancak bir ihale yaparlarsa o zaman bilgi sahibi oluyoruz. İktidar su an devlet aklıyla değil müteahhit aklıyla düşünüyor. Konut yapacağız, köy evi yapacağız, şurada ihale var vs…” dedi ve ekledi:

“Hepimizin ortak akılla düşünmesi gereken bir süreç yaşıyoruz halbuki. Siyasilerin değil bilim insanlarının değerlendirmesi gereken bir sürece geldik. Rezerv alanı belirliyorlar, TOKİ alanları belirliyorlar, hafriyat taşıyorlar… Şu an bir sürü karmaşık iş var. Biz bu yol ve yöntemin doğru olmadığını düşünüyoruz. Bilim insanlarından oluşan bir kurulun vereceği raporlar ışığında siyasilerin de ortak anlayışla ihtiyaçların yasalara yedirilmesi gerekir. Şu an yaptıkları ise, kendilerinden başka hiç kimsenin hiçbir şeyi bilmediğine yönelik algı yaratmak…Bu kadar canınızı toprağa vermişiz hala iktidarın bu aymaz tutumuyla karşı karşıya kalıyoruz.”

‘Az kaldı, gidiyorlar’

CHP’li Arslan, “Nereyi tespit ederlerse etsinler az kaldı. Halktan, doğadan, bilimden, bilimsellikten uzak her proje iptal edilir. Özellikle Kanal İstanbul güzergahındaki müteahhitlere çağrısı var Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun. ”Ben yaptım oldu’ mantığıyla bir şey yapmayın’ dedikçe öyle davrandılar. Bizim de onlara tavsiyemiz çok fazla kafalarını yormasınlar” diyerek şunları aktardı:

“Az kaldı, gidiyorlar. 13. Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu olduğunda gereken kararı verir.”

İstanbul risk altında

İstanbul’da 1,3 milyon bina, 6,5 milyon konut var. Hali hazırda riskli 1,5 milyon konut, 300 bin acil dönüştürülmesi gereken yapı bulunuyor. İstanbul’un 39 ilçede 695 bin konutun dönüşüm çalışmaları tamamlandı. 188 farklı alanda kentsel dönüşüm çalışmaları sürdürülüyor.

‘İktidarın sarıldığı son çare…’

Kuzey Ormanları Savunması (KOS) ve İstanbul Kent Savunması (İKS) Üyesi Cihan Uzunçarşılı Baysal da konuya ilişkin Yeşil Gazete’ye yaptığı açıklamada; “Aslında, bu plan depremden önce yapılmıştı; deprem, hayata geçirilmesi için fırsat sundu. 17 Ağustos 2022’de basında çıkan haberlere göre Bakan Kurum, Esenler’in kuzeyinde yer alan askeri alanı Rezerv Yapı Alanı olarak belirlediklerini açıklıyordu” değerlendirmesinde bulundu. Baysal özetle şunları kaydetti:

“’İnşaat ya Resulullah‘ ekonomisinin büyüme motoru İstanbul’un arsaya dönüştürülecek arazileri tükenip, kentsel dönüşümün yık/yap ekonomisi de sekteye uğrayınca, çare, kentin son bakir alanlarının yer aldığı, kentin akciğerleri Kuzey Ormanları bölgesinin 3’lü ekokırım, kentkırım paketi, 3. Köprü- Kuzey Marmara Otoyolu, 3. Havalimanı ve Kanal İstanbul projeleri vasıtasıyla yağmaya açılmasında bulundu. İktidarın sarıldığı bir diğer çare ise kent içindeki son yeşil alanları barındıran askeri alanların imara açılmasıydı. 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde, TOKİ iştiraki Emlak Konut GYO tarafından Bağcılar’da Batışehir, Halkalı’da Avrupa Konutları, Ayazağa’da Maslak1453, Zekeriyaköy’de Köy gibi lüks projelerle başlayan süreç 15 Temmuz ertesi, el atılmamış diğer askeri alanların şehir dışına çıkartılması bahanesiyle devam etti.”

Bizzat Erdoğan tarafından buraların yeşil alan olarak korunacağı sözü verilmişken, askeri alanların rant projelerine açıldığını ifade eden Cihan Uzunçarşılı Baysal, şu örneği verdi:

“Örneğin, askeri alanların en büyüğü olan 3. Kolordu Komutanlığı’na bağlı Çekmeköy Kışlası arazisi üzerine Emlak Konut GYO’nun lüks konut projeleri yükselmeye başladı.”

15 Temmuz’un sağladığı meşruiyet

Esenler’deki kışlaların bulunduğu askeri arazilere de benzer yöntemle, 15 Temmuz’un sağladığı meşruiyet üzerinden el atıldığını ve arazilerin 2012’de, 6306 sayılı Afet Yasası kapsamında Rezerv Yapı Alanı ilan edilerek 2019’da konut, turizm ve ticaret fonksiyonlu imara açıldığını hatırlatan Baysal, bu adımı “183 dönümlük Esenler 15 Temmuz Millet Bahçesi projesi de ağzımıza çalınan bir parmak bal oldu!” şeklinde değerlendirdi.

Esenler’deki askeri alanın, ilçenin yüzde 50’si büyüklüğünde olduğunu anımsatan Cihan Uzunçarşılı Baysal, “Murat Kurum’un son açıklamalarına göre 2012’de rezerv alan ilan edilmiş olan alanın kuzeyinde kalan askeri alan da rezerv alan ilanıyla yapılaşmaya açılarak burada depreme karşı riskli yapıların sahiplerine, Sultangazi, Bağcılar ve Başakşehir ilçeleri nüfuslarına yönelik 70-80 bin konutluk projeler geliştirilecek. Böylece, bu kez de deprem bahanesiyle 720 hektarlık askeri alandan geride kalan yeşil alanların da imara açılmasıyla karşı karşıyayız” dedi.

15 Temmuz Millet Bahçesi

‘Aslında bu plan depremden önce yapıldı’

Baysal aslında, bu planın depremden önce yapıldığını; depremin, hayata geçirilmesi için fırsat sunduğunu belirterek “17 Ağustos 2022’de basında çıkan haberlere göre Bakan Kurum, Esenler’in kuzeyinde yer alan askeri alanı Rezerv Yapı Alanı olarak belirlediklerini açıklıyordu” şeklinde konuştu. Baysal şunları aktardı:

“Öte yandan, bölgeye yönelik hayaller, Bakan Kurum’un yine aynı tarihli açıklamalarından anlaşıldığı üzere “akıllı kentler” ve lüks yerleşimlerdi. En büyük akıllı şehrin Esenler’de inşa edileceğini bildiren Kurum, teknoloji geliştirme merkezleri, kuluçka kentler, AR-GE, bilişim atölyeleri ve benzeri yapılardan bahisle sadece inşaat-emlak sermayesine değil akıllı teknolojiler sermayelerine de göz kırpmaktaydı.

Depremin sunduğu fırsatla, bölgede kurulması planlanan akıllı kentler, tekno-parklar ve benzeri projeler artık çok kolaylıkla ve meşruiyet sağlanarak gerçekleştirebilecektir. Daha önce mahallelerin dönüşüm projelerinde gördüğümüz oyun burada da oynanırsa şaşırmayacağız.”

Kuzey Ormanları

‘Mış’ gibi hak sahipliği

İktidarın, bölgeye akıllı kentin lüks konut projelerini sokarak, riskli yapılardaki nüfuslardan lüks proje ile mevcut konutları arasındaki farkı ödemelerini talep ederek “mış” gibi bir hak sahipliğini ortaya süreceği tahmininde bulunan Cihan Uzunçarşılı Baysal, şunları söyledi:

“Sonuç, yine dönüşüm alanlarında şahit olduğumuz üzere, lüks projelerine ortak olamayan alt, alt-orta gelir gruplarının merkezlerden sürgünü ve evsizliğe uzanan prekarya yaşamlara mahkumiyetleridir. Bu projeler, deprem riskli binalarda oturanların emniyetli konutlara taşınacağı üzerinden meşruiyet sağlasalar da, tam aksine, alt, alt-orta gelir gruplarının, kent yoksullarının yerlerinden edilmelerine yol açacağından ve onlar için inşa edildiği öne sürülen projelerin üst gelir grupları ve zengin yabancılarca doldurulacağından deprem karşısında sınıfsal bir ayrımcılıktan da söz edebiliriz.

İstanbul’daki boş konut stoklarından yararlanmak, kira yardımlarını mantıklı seviyelere çekmek, kiraları dondurmak, gerekirse kamulaştırma yaparak atıl konutlara el koymak gibi çözümler varken, depremini bekleyen kentin son yeşil alanlarını da yeni inşaatlara açarak, nüfus yoğunluğunu artırmanın mantıklı bir yanı yoktur. Ama elbette buradaki mantık rantın mantığıdır!”

‘Planladıkları yer Kuzey Ormanları’

TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Pelin Pınar Giritilioğlu da Yeşil Gazete’ye açıklamalarda bulundu. Giritlioğlu, Kurum’un sözünü ettiği alanın da Kuzey Ormanları’nın bir parçası olduğunu belirterek şunları kaydetti:

“Bakan Kurum’un açıklamalarında görebildiğimiz şu ki, henüz rezerv alanların yeri konusunda somut bir bilgi yok. Bahsedilen alan aşağıdaki görseldeki bölge.

Kurum’un sözünü ettiği alanın bu bölgenin kuzeyi olduğunu düşünüyoruz. Esenyurt’ta bahsedilen askeri alan da Kuzey Ormanları’nın bir parçası. Bu bölgede belirlenecek bir yeni rezerv alan, Kuzey ormanlarına doğru yapılaşma baskısını artıracaktır. Ancak sözünü ettiğim gibi, şu ana kadar açıklanmış somut bir bölge yok.”

Anadolu Yakası’na ilişkin bir yerin bile işaret edilmediğini aktaran Giritilioğlu, “Cumhurbaşkanı’nın bu bölgeleri açıklayacağı söyleniyor. Ortada bir hesap da olmadığı açık. 1500 konutun üçe bölünerek kentin iki yakasına ve olduğu yere paylaştırılmış olduğunu anlıyoruz. Bu hesabın bilimsel bir arka planı olmadığını görüyoruz” dedi ve ekledi:

“Konut alanı-iş bölgesi-sosyal donatı dengeleri, ulaşım deseni ve daha bir çok kriter birlikte değerlendirilmeden böyle bir kararı vermek mümkün değil. İstanbul’un üst ölçekli planının ortaya koyduğu dengeler ve kabuller, bu ortalama afaki hesaplarla alt üst olacaktır. Anlaşılan iktidarın yapmak istediği, yine depremi fırsat bilerek, yeni bir inşaat hamlesini başlatmak. Bu yaklaşımı kabul etmek mümkün değil. Hala bilimle, planlama ilke ve esaslarıyla hareket edilmiyorsa, bu depremlerden de hiçbir ders çıkarılmamış, deprem gerçeği yine rant düzeninin baskısı altında unutulmuş demektir.”

‘Tarım alanları en büyük savunmamız’

Kuzey Ormanları Savunması’ndan Başar Toros da konuya ilişkin değerlendirmede bulundu.

Toros, “Benim görebildiğim kadarıyla rezerv alan açıklaması yok. İstanbul’un yapı stoğunun depreme dayanıksız olduğunu, donatı alanlarının boş alanların olmadığını gerekçe göstermiş ve askeri alanları rezerv alan olarak belirlediklerini söylemiş. Ancak şöyle bir sorun var: İstanbul’un şehir sınırları kuzey ormanlarının sık orman kesimine kadar ulaşmış durumda. Kalan boş alanlar kendi inşaat politikaları sayesinde dolmuş durumda… Şu an tarım alanlarından başka yer yok İstanbul’da” dedi ve ekledi:

“Avrupa tarafı diyebileceğimiz İstanbul’un batısı diyebileceğimiz alanlar tarım alanları. Boş alanlarımız Kuzey Ormanları içinde kalan bu tarım alanları. İstanbul’un depreme karşı, sele karşı, salgınlara karşı en büyük savunma gücü bu orman. İstanbul’un böyle devasa bir kent organizasyonunu kaldırabilmesinin temel sebebi temiz hava temiz su sağlayan kuzey Ormanları. Kuzey Ormanları köylülerinin ektiği biçtiği bölgeleri inşaata açarsanız bu kenti depreme karşı savunmasız bırakmış olursunuz. Bu alanları inşaat alanına çevirmek İstanbul’u depreme karşı savunmasız bırakmak demektir.”

Toros, ayrıca şu öneriyi sundu:

“Bizim önerimiz şu: İstanbul içinde başka bazı askeri alanları yapı stokları yenilenene kadar geçici süreyle rezerv alanı olarak kullanılması ve yine şehir tarafında dönüşümün tamamlanması, bu alanların boşaltılarak rekreasyon amacıyla, hatta kimi yerlerde ormanlaştırılarak korunması…

İstanbul’un bir kişi daha nüfusunun artırılması değil boşaltılması gerekiyor. Depremle alakalı bir gereksinim de değil bu sadece. İstanbul’u bekleyen en yakın tehlike deprem kadar kuraklık aynı zamanda.”

İstanbul’daki barajların doluluk oranlarını gösterir grafik. – Kaynak: İSKİ

Rezerv alan nedir?

Rezerv alanı, 6306 sayılı Kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının veya İdarenin talebine bağlı olarak veya resen Bakanlıkça belirlenen alanlardır.

Rezerv yapı alanlarda, Kanunun amacı çerçevesinde fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek ve Kanunda öngörülen amaçlar çerçevesinde kullanılmak üzere; riskli alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapılarda ikamet edenlerin nakledileceği rezerv konut ve işyerleri, gelir ve hasılat getirecek her türlü uygulama yapılabilir ve bu alanlar yeni yerleşim alanı olarak kullanılabilir.