Bilim-TeknolojiEkolojiManşet

Araştırma: Dünya insanlık için güvenli işleyiş alanının çok dışında

0
Fotoğraf: Anushree Fadnavis / Reuters

Yeni bir çalışmaya göre, dünyanın “yaşam üniteleri”nin destek sistemleri öylesine zarar gördü ki gezegen, insanlık için güvenli yaşama şartlarını çok geride bıraktı.

Yapılan değerlendirmede, insan kaynaklı kirlilik ve doğal dünyanın tahrip edilmesi nedeniyle dokuz gezegensel sınırdan altısının aşıldığı tespit edildi. Bilim insanları gezegensel sınırları; iklim, su ve vahşi yaşam çeşitliliği gibi sağlıklı bir gezegeni sürdürme yeteneklerinin başarısız olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu unsurlar olarak nitelendiriyor.

The Guardian’ın aktardığına göre, bozulan sınırlar; sistemlerin yaklaşık 10 bin yıl önce son buzul çağının sonundan sanayi devriminin başlangıcına kadar var olan güvenli ve istikrarlı durumdan çok uzaklara sürüklendiği anlamına geliyor. Modern uygarlığın tamamının Holosen olarak adlandırılan bu zaman diliminde ortaya çıktığı ifade ediliyor.

Fotoğraf: Mohammad Ponir Hossain

Canlılık yok oluyor’

Araştırmacılar, bu değerlendirmenin dokuz gezegensel sınırın ilki olduğunu ve tüm gezegen için ilk “bilimsel sağlık kontrolü”nü temsil ettiğini söyledi. Altı sınır aşıldı ve hava kirliliğiokyanus asitlenmesi gibi iki sınırın da aşılmasının yakın olduğu bildirildi. Tehdit altında olmayan tek sınır atmosferik ozon olup son yıllarda tahrip edici kimyasalların aşamalı olarak ortadan kaldırılmasına yönelik eylemlerle ozon deliğinin küçülmesine yol açıldığı belirtildi.

En endişe verici bulgunun, canlılar dünyasını kapsayan biyolojik sınırların dördünün de en yüksek risk seviyesinde ya da buna yakın seviyelerde olduğunu söyleyen bilim insanları, canlılar dünyasının, örneğin ağaçların karbondioksit kirliliğini emmesinin zararın telafisi açısından dünya için özellikle hayati önem taşıdığını söylüyor.

Bilim insanları, gezegensel sınırların ötesinde ani ve ciddi bozulmaların meydana geldiği geri dönüşü olmayan devrilme noktaları olmadığını söyledi. Dünyanın fiziksel, biyolojik ve kimyasal yaşam destek sistemlerindeki temel değişiklik risklerinin önemli ölçüde arttığı noktalar olduğunu nitelendiren uzmanlar, gezegensel sınırların ilk olarak 2009 yılında oluşturulduğunu ve 2015 yılında güncellendiğini aktardı.

Grafik: Science.org

‣ Atmosferdeki karbondioksit oranı kırmızı çizgiyi aştı

‘Gezegenin direnci azalıyor’

Sınırlar çerçevesini geliştiren ekibe liderlik eden Stockholm Dayanıklılık Merkezi‘nin eski direktörü Johan Rockström şunları söyledi:

Bilim ve tüm dünya, gezegenin dört bir yanındaki toplumları vuran tüm aşırı iklim olayları konusunda gerçekten endişe duyuyor. Ancak bizi daha da fazla endişelendiren şey, gezegenin direncinin azaldığına dair artan işaretler.”

Şu anda Almanya‘daki Potsdam İklim Araştırmaları Enstitüsü‘nün direktörlerinden biri olan Rockström, bu zayıflayan direncin küresel ısınma1,5°C iklim hedefiyle sınırlamayı imkansız hale getirebileceğini ve dünyayı gerçek devrilme noktalarına yaklaştırabileceğini söyledi. Bilim insanları eylül ayında dünyanın çok sayıda felaketin eşiğinde olduğunu söylemişti.

Fotoğraf: DHA

‘Dünya hasta bir adam gibi’

Araştırmayı yöneten Kopenhag Üniversitesi’nden Katherine Richardson, dünyanın çok yüksek tansiyonu olan bir hasta gibi düşünülebileceğini söyledi:

İnsanlığın on bin yıldır burada bulunan koşullar altında gelişebileceğini kesin olarak biliyoruz ancak büyük, dramatik değişiklikler altında gelişebileceğimizi bilmiyoruz ve insanların bir bütün olarak dünya sistemi üzerindeki etkileri biz konuşurken artıyor. Bu kesin bir kalp krizine işaret etmiyor, ancak riski büyük ölçüde artırıyor.”

Science Advances dergisinde yayımlanan ve 2 bin çalışmaya dayanan değerlendirme, birkaç gezegensel sınırın uzun zaman önce aşıldığını gösterdi. Araştırmacılar, ekosistemlerin sağlıklı işleyişini içeren biyosfer bütünlüğü sınırının, doğal dünyanın tahrip edilmesinin vahşi yaşamı yok etmesiyle 19’uncu yüzyılın sonlarında aşıldığını söyledi. Aynı tahribatın özellikle de ormanların yok edilmesinin, arazi kullanımı sınırının geçen yüzyılda aşıldığı anlamına geldiği belirtildi.

‣ İklim protestocularından dünya çapında eylem: Fosil yakıtın zamanı doldu

Tarla kullanımı güvenli seviyenin üç katı üstünde’

Uzmanlar, iklim değişikliği için güvenli sınırın 1980’lerin sonunda aşıldığını öne sürdü. Tatlı su için, hem göl ve nehirlerdeki hem de topraktaki suyu içeren iklim modelleri, bu sınırın 20’nci yüzyılın başlarında aşıldığını gösterdi.

Bir diğer sınır ise çevredeki azot ve fosfor akışı olduğunu belirten bilim insanları, bunların yaşam için hayati önem taşıdığını ve aşırı gübre kullanımının birçok suyu besin maddeleri tarafından yoğun bir şekilde kirletildiğini aktardı. BM Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre, her yıl tarlalara güvenli seviyenin üç katı azot ekleniyor.

Pestisitler, plastikler ve nükleer atıklar gibi sentetik kirlilik için sınırın 2022 yılında yapılan bir çalışma ile geçildiği gösterildi. Richardson liderliğindeki analiz, bitki büyümesini ve muson yağmurlarını etkileyen hava kirliliğini ilk kez değerlendirdi. Hava kirliliğinin Güney Asya ve Çin gibi bazı bölgelerde gezegensel sınırı geçtiği, ancak henüz küresel olarak geçmediği tespit edildi. Okyanus asitlenmesinin de giderek kötüleştiği ve güvenli sınırı aşmaya yakın olduğu değerlendirildi.

Bilim insanları şunları söyledi:

Bu güncelleme, dokuz sınırdan altısının aşıldığını ortaya koyuyor ve Dünya’nın artık insanlık için güvenli çalışma alanının oldukça dışında olduğunu gösteriyor.”

Fotoğraf: AFP

‘Dünya insanlık için güvenli değil’

Rockström ise “Dünya üzerinde insanlık için güvenlik, refah ve eşitlik istiyorsanız güvenli alana geri dönmeniz gerekir ve şu anda dünyada bu ilerlemeyi göremiyoruz” ifadelerini kullandı.

Fosil yakıt yakımının aşamalı olarak durdurulması ve yıkıcı tarımın sona erdirilmesi gereken temel eylemler olduğunu dile getiren araştırmacılar, gezegensel sınırların iklim değişikliği için atmosferdeki karbondioksit seviyesi gibi belirli ölçütler kullanılarak belirlendiğini ifade etti. Dünyanın sistemleri belli bir seviyedeki değişime karşı dirençli olduğu için sınırların çoğu son 10 bin yıl boyunca süregelenden daha yüksek bir seviyede belirlendi. Örneğin; karbondioksit seviyesi sanayi devrimine kadar 280 ppm (milyonda bir) iken, gezegensel sınır 350 ppm olarak belirlendi.

Londra Universitesi’nde görev yapan ancak çalışma ekibinde yer almayan Simon Lewis şunları söyledi:

Bu, zaten endişe verici olan bir tabloda çarpıcı bir şekilde kasvetli bir güncellemedir. Gezegen yeni ve çok daha az istikrarlı bir duruma giriyor. Çevreyi nasıl ele aldığımıza dair derin yapısal değişikliklere duyulan ihtiyaç konusunda bundan daha keskin bir uyarı olamazdı.”

You may also like

Comments

Comments are closed.