Dış Köşe

Anlamak gideni ve gelmekte olanı – Sennur Baybuğa

0

Sennur Baybuğa’nın yazısı basnews.com sitesinden alındı

Annelerin ninnilerinden / spikerin okuduğu habere kadar / yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı / anlamak sevgilim / o bir müthiş bahtiyarlık / anlamak gideni ve gelmekte olanı…

‘Bingöl’de kurulan iftar çadırlarında halka, Ramazan’ın inayeti ve paylaşımcılığını anlatmak için kurulan iftar yemeği sırasına giren aç Suriyeli çocuklar zabıtalar tarafından yemek kuyruğundan atıldı, tartaklanarak. ‘Devlet yemeğini yerken ve kendine vaad edilen cennete bir adım daha yaklaştığını düşünürken, bu dünyasını cehenneme çevirdiği çocuklara bir lokma ekmeği çok gördü, büyükler cennete, cehennemine neden oldukları çocukları bile koymuk istemiyorlar.’

‘Oysa namus benimdir Hakim Bey, bir kağıda imza attık diye kimselere bırakmam…

İçimdeki hayatta kalma mutluluğunu atamıyorum Hakim Bey. Ağlayamamam bundandır.’
Ne yalan söyleyeyim aynı acının çemberinden geçmiş, sağ kalabilmiş kadınlarla aynı koğuşta, bir ömür kazasız belasız da yaşarım ben ama benim bir kızım, bir de memleketin aç kaldığı bir adalet var. Gel sen, ölmedim diye beni cezalandırma, benim bir derdim; kızımın bari mutlu olmasıdır. Yanında ben olayım. “Can alan bir katil değil, can derdinde bir kadın de bana.“ Kendisini satmaya yeltenen, yıllardır şiddetine maruz kaldığı kocasını, kendisini öldürmek için hazır ettiği silahı ile öldüren ve yaşamayı seçen Çilem Doğan böyle bağırıyor kendisine 15 yıl veren mahkemenin suratına. Kendisini öldürmek için alınmış silahla, ölmemek için öldürdüğü adam. Çilem’in kocası koca bir devlet, öldürme, tecavüz etme, satma, dövme hakkını yasalardan neredeyse almış ve  mukabil şiddete aynı şiddetle cevap veren bir sistemin yarattığı canavar. Çilem’e meşru müdafadan beraat kararı vermeyeceklerini bilen ve her türlü öldürme hakkının sadece kendisi için bahşedilmiş bir hak olduğunu bilen devlet onun kocası, arkasında tuğlalarca kitaplar var. Çilem yattığı koğuşta kadınlara yemek yaparak yaşadığına mutlu olarak tehlikesiz bir biçimde hayatta kalmaya devam edecek. Evindeki devletten kurtulmuş ama daha büyük belaya bulaştığının henüz farkında değil.

Ve en son dakikalarda Nurettin Demirtaş’ın Özgür Politika’da yazdığı, sayfalarıma henüz düşen makalesi: ’Almanya gerçekten ne yapmak istiyor? Demokrasiyle alakaları olmayanların amaçları Türkiye’yi demokrasiye duyarlı hale getirmek olabilir mi? Yoksa Türk ve Ermeni milliyetçiliğini kızıştırma konsepti mi devrededir? Bunları hiç sorgulamadan Almanya’ya alkış tutmak aydın tavrı olamaz.’

Milliyetçiliği sorgular görünen, buram buram devlet kokan bir ‘muhalif’ yazısı. Devleti ya olumlayan ya eleştiren, ama devlet dışı hiçbir düşüncenin manasının olmadığını açıkça kabul eden bir çığlık, bir benzerlik ve aynı aydın düşmanlığı.

Git gide devletin sokaklara sirayet eden suratı, evlerimizin içine muhalefet alanlarına kadar giren ama kimsenin ne olduğunu yüksek seslerinden hala anlayamadığı erillik, ağır şiddet ve erkeğe dair ne varsa önümüze saçılan kaba faşizm. Dur denemez, bu araba buradan gidecek, herkes ölüp bitene kadar.

Sennur Baybuğa – basnews.comsennur baybuğa

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.