Kültür-SanatManşet

Altın Koza’da 2. gün – Muhittin Kurban

0

Altın Koza Film Festivali’nin ikinci gününde İlk durağım Oslo’da gerçekleşen katliamdan kurtulan 5 kişinin o an neler yaşadıklarını, nasıl kurtulduklarını anlatan Yanlış Zamanda Yanlış Yerde / Wrong Time Wrong Place belgeselini gösteriminin yapılacağı salondu. Altın Koza kapsamında yer alan iyi belgesellerden biri diyebilirim. Hikayeler üzerinden yola çıkıp, karakterlerin ağzından nasıl kurtulduklarını dinlemek gerçekten Oslo katliamını sırasında insanların neler hissettiğini kolayca anlayabiliyorsunuz. İzlenmesi gereken bir belgesel olmuş. Gösterim sonrasında ise üniversiteli gençlerin sohbetinde “ben Norveç’e gitmeyi düşünüyordum ama bu olaydan sonra vazgeçtim” serzenişine “ Türkiye’de yaşamak daha tehlikeli” cevabım sonrası salondan çıkana dek bu konu üzerinde konuşmalara tanık oldum. İnsanoğlu işte yakınındaki tehlikeden çok uzaktaki tehlike daha korkutucu geliyor.. Belgesel sonrası fuaye alanının kalabalıklaşmış olması dikkatlerden kaçmıyor. Bunun asıl nedeni ise Reha Erdem’in Jin adlı filminin gala gösteriminin yapılacak olmasıydı. Bütün gösterimlerin Ücretsiz olduğu Altın Koza Festivali’nde Jin için bilet kalmadığını öğreniyoruz. Neyse ki bizler biletlerimizi önceden temin etmiştik. Salonun kapısında bekleyen kalabalık ise biletleri olmadığı halde eğer salonda boş koltuk olursa filmi izlemek isteyen sinemaseverlerle dolu. Salon full dolu, birkaç koltuk boş, onlarda biletsiz seyircilerle dolduruluyor. Gala gösterim başlamadan önce Reha Erdem’in Şarkı Söyleyen Kadınlar adlı filminin Dünya prömiyerine katılmak için gittiği Toronto Festivali’nden uzun uçak yolcuğundan ötürü henüz Altın Koza’ya katılamadığını ve cumartesi günü tekrar gösterilecek Jin gösteriminde Reha Erdem’in bizlere olacağı bilgisi duyuruldu. Film ekibinden gördüğüm kadarıyla gerilla kızı canlandıran Deniz Hasgüler salondaydı. Reha Erdem in Jin filmiyle toplum olarak medeni bir biçimde konuşamadığımız, görmezden geldiğimiz, insan-doğa-hayvan üçgeninde insanlık olarak nelere yol açtığımızı gözler önüne sermeyi kendi sinema anlayışıyla izleyiciye aktarmayı başarmış. Dağlarda var olma savaşı veren Gerilla Jin’in fiziksel olarak ne gibi zorluklar çektiğini ve kırsala indiğinde ise insan merkezli yaşadığı psikolojik travmalara özgün bir sinema anlatımıyla tanıklık ettik diyebilirim. İlk oyunculuk denemesi olan Deniz Hasgüler ise bu kadar zor şartlar altında rolünün hakkını verdiği belirtmem gerek. Bence şimdiden Altın Koza Film Festivali’nin ödüllerinden biri olan “Gelecek Vaat Eden Oyuncu” ödülünün en büyük adayı diyebilirim. Altın Koza Festivali’inin ikinci gününde galası yapılacak diğer film ise Emre Yalgın’ın ikinci uzun metrajlı yapımı olan iki isimli Hadi Baba Gene Yap / Yol Ayrımı (Filmin neden 2 isimli olduğunu Alper’in sorusu ile öğreniyoruz. Kültür Bakanlığına başvurulan isimde değişiklik yapılamayacağı için Yol Ayrımı sonradan eklenen isim olmuş). Film duruş olarak sinemamızda eksikliğini hissettiğimiz Antimilitarist ve Vicdani Ret konusunda örnek teşkil edecek bir yapım. Yönetmenlik olarak başarılı sayılabilecek ve hikayenin temelleri konusunda biraz sorunları olan bir filmdi. Film sonrası Yönetmen, senarist ve oyuncularla yapılan sohbet çok keyifliydi. Anti militarizm üzerine seyircilerden gelen sorular, yorumlar başarılıydı. En garip tespit ise, yıllar önce sigara içmeyi bırakmış bir izleyicinin filmde çok fazla sigara içildiği ve filmi izlerken canının sigara içmek istediğini belirtmesiydi. Günün son film gösterimlerinde Yarışma filmi Eve dönüş Sarıkamış, Jin’in tekrar gösterimi ve Yabancı sinema seçkisi olan Berlin’de en iyi Kadın ödülü Kazanan Şili yapımı Gloria salonlarda gösteriliyordu. Bizim tercihimiz Gloria oldu. Gloria filminin ülkemizde ilk gösterimi olduğu için gösterim kalabalıktı ve sinema oyuncularının ilgisi olduğunu söyleyebilirim. Gloria filmi oyunculuk açısından başarılı olduğunu ama senaryo açısından vasat denilebilecek bir düzeyde film olduğunu söyleyebilirim. Yeşil gazete ekibi için Altın Koza Film Festivali’nin ikinci günü dolu dolu geçtiğini söyleyebilirim. Günün sonunda izlediğim başarılı yapımlar sonrası içimde bir huzur, boynumda ise beyaz perdeye bakmaktan bir boyun ağrısı kaldığını belirtmek isterim..

Muhittin Kurban

You may also like

Comments

Comments are closed.