EnerjiManşet

“Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesinin Rosatom’la yürütülmesi büyük hata!”

0

Türkiye Hükümeti’nin Rus Hükümeti ile 2010 yılında anlaşmasıyla  Rus şirketi Rosatom’un yetkilendirildiği Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi, bu yılın başından itibaren, özellikle Çevre Etki Değerlendirme(ÇED) raporu başvuru sürecinde şeffaflık karşıtı politika izlenmesi, ÇED başvurusundaki imza sahteciliği, ÇED onayının Rus Başbakan Putin’in Türkiye’yi ziyaretine denk getirilerek jet hızıyla verilmesi, Hürriyet’in ABD Muhabiri Tolga Tanış’ın ortaya çıkarmasıyla detaylarını öğrendiğimiz Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) tarafından yapılan inceleme ve değerlendirmeler raporunun, ÇED onayına itiraz sürecinde bilirkişiler tarafından istenmesine rağmen mahkemeye sunulmaması: kamuoyundan sır gibi saklanması gibi usulsüzlüklerle Türkiye’nin gündemi olmaya devam ediyor . Öyle ki Akkuyu Nükleer santrali projesi 7 Haziran’dan sonra içine girdiğimiz siyasi belirsizlik süreci ve savaşın yıkıcı sonuçlarını yaşadığımız dönemde biraz arka planda kalmışsa da yoğun ve acılı gündeme rağmen yine de kendini göstermeyi başardı.

Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi

Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi

1 Eylül Salı günü Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesinde Mersin Bölge Kamu Diplomasisi ve Devlet İlişkileri Bölge Müdürü Faruk Uzel istifa etti. Uzel, İstifasına ilişkin olarak projede önemli teknik aksaklıkların yaşanmasına bağlı olarak Rosatom şirketi ile görüş ayrılığı içinde olduğunu, Rosatom şirketine yönelik eleştirilerini Gazeteciler Cemiyeti’nde gerçekleştirdiği bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurdu. Biz de Yeşil Gazete olarak kendisiyle bugün özel bir söyleşi yapma fırsatını değerlendirerek bazı spesifik hususları sizlerle paylaşıyoruz .

Mersin Bölge Kamu Diplomasisi ve Devlet İlişkileri Bölge Müdürü Faruk Uzel Gazeteciler Cemiyeti'nde Basın açıklaması yaparken

Faruk Uzel Gazeteciler Cemiyeti’nde Basın açıklaması yaparken

Faruk Uzel özünde nükleer santrale karşı olmadığını ancak nükleer santrallerin kurulmasını desteklemesine rağmen Akkuyu’daki projenin Rosatom ile yürütülmesine karşı çıkıyor ki, eleştirileri nükleer santrallerin tehlike ve korkunç sonuçlarının bilincinde olan insanları daha büyük bir endişeye sevkederken, nükleer santralleri enerji kaynağı olarak görüp savunanları bile düşündürecek nitelikte. Faruk Uzel’in en büyük eleştirisi Rosatom’un şeffaflık politikasına ilişkin. Örneğin bölgede kurulması gereken 22 radyasyon izleme istasyonunda Mersin Üniversitesi’nden bilim insanlarının yer almasına yönelik talebi de reddedilmiş, tüm istasyonlarda sadece Ruslar’ ın çalışacağını söyleyerek endişesini , “şeffaflıktan uzak bir zihniyetin yönetimi sebebiyle, yarın öbür gün santral kurulduktan sonra yaşanabilecek kaza halinde sorumlu olmak istemiyorum!” diyerek ifade ediyor. Bunun üzerine Akkuyu projesi planlanırken Enerji Bakanı’nın, dönemin Başbakanı’nın Akkuyu’nun Türkiye’deki istihdam açığını kapatmaya yardımcı olacağını öne süren 4 bin kişinin çalıştırılacağı sözlerinin ne derece doğru olabileceğini soruyorum . “Rosatom’la mümkün değil, bu proje milli olmaktan çok uzaktır , Ruslar en az sayıda Türk’ü istihdam edecektir ” diye cevaplıyor beni.

Akkuyu Projesi’nde en önemli argümanlarından sayılan proje sahasının deprem faktörü açısından değerlendirilmesine ilişkin olarak da ÇED onayı alınana kadar taş ocağı lisansıyla arazi düzleme çalışmalarını gerçekleştirmek için proje sahası üzerinde binlerce ton dinamit patlatıldığını belirtiyor. Uzel, patlatılan dinamitlerin o sahayı ne hale getirdiğinin ve her hangi bir fay hattını tetikleyip tetiklemediğinin bilimsel ve tamamen tarafsız bir komite tarafından testlerden geçirilmesi gerektiğini de söylüyor ki bu şekilde yeni bir güvenlik endişesi yaratacak soruna işaret etmiş oluyor .

Uzel’e göre Akkuyu Nükleer santral projesinin 20 milyar dolarlık yatırım olmasına rağmen Avrupa finansman kuruluşlarının ilgisini çekmemesi, Rostam’un güven teşkil etmeyen bir şirket olduğunun en büyük göstergesi, öyle ki proje şimdiden kaynak bulunamadığı için 3 yıl sarkmış durumda.  “Farkında değilsiniz ama açın arşivinizi inşaatın tamamlanarak faaliyete geçilmesinin daha başında 2013’ ten 2016’ya alınmış bulunduğunu göreceksiniz” diyerek Rosatom’a çalışmak için getirilen Rus teknik personelin bir kısmının Rusya’ya geri gönderilmek üzere oluşunu da bu maddi sıkıntının somut göstergesi olarak açıklıyor.

Faruk Uzel’in eleştirileri HDP Antalya Milletvekili Saruhan Oluç ile HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel tarafından da değerlendirilerek aşağıdaki soru önergeleriyle Başbakan Ahmet Davutoğlu’na iletildi . Böylece son 1 ayda Akkuyu hakkında önce CHP sonra HDP ve üçüncü olarak da yine HDP tarafından aşağıdaki kapsamda bir  soru önergesi verilmiş oldu .

* Mersin Bilgilendirme Merkezi’nde, zemin kotunun 1 metre altında ofis olarak kullanılan odalardaki taban suyunun izole edilip kesilmediği doğru mudur?

*  Akkuyu’da deniz kıyısında ve deniz seviyesinden 12 metre daha aşağıda yapılan nükleer santral uluslararası kriterlere göre güvenli midir? Bu konuda ulusal ve uluslararası uzmanlık kurumlarından raporlar alınmış mıdır?

* 1,5 milyon dolar harcayarak sadece tasarımı yaptırılan bilgilendirme merkezinde 7 bin 200 metre elektrik kablosunun döşendiği doğru mudur? Bu kadar para harcanması sonrasında, UPS cihazının bilgisayarla bağlantı kablosunun döşenmesinin unutulduğu doğru mudur?

* Bugüne kadar Akkuyu Nükleer Güç Santrali yapım şirketi, taşeronu olan firmalardan kaç tanesi ile mahkemelik olmuştur? Mahkemelik olma nedenleri nelerdir?

* Geçen yıl ihalesi yapılıp alınan iki yangın söndürme aracını kullanacak personel alımının yapılmadığı, araçların bekletilerek çürütüldüğü ve geçen ay çıkan yangında kullanılamadığı doğru mudur? Doğruysa, ilgililer hakkında bir işlem yapılmış mıdır?

* Kıyı kenar çizgisine dikkat etmeyip, 1 nolu reaktörü kıyı kenar çizgisi altına yerleştiren mühendislik hatası yüzünden projenin uygulanamadığı ve bunun için kanun değişikliği hazırlandığı doğru mudur?

* Son 2 yılda 3 ayrı taş ocağı ruhsatı alıp buradan çıkan ve pasa diye tabir edilen milyonlarca metreküp toprağın inşaatta kullanıldığı doğru mudur?

* Radyasyon izleme ve ölçüm projesi çalışmalarına Mersin Üniversitesi’nin ve Mersin halkının temsilcilerinin katılım önerisi neden reddedilmiştir. Projenin şeffaf izlenmesini engellemek için alınan bu kararı doğru buluyor musunuz?

* Ortaya çıkan bu iddialardan sonra Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin yapımını durdurmayı düşünüyor musunuz?

* Öncelikle bölge halkı ve çevre coğrafyada yaşayan bütün canlılar açısından büyük tehditlere ve tehlikelere yol açacak bu eksiklikler ve hataların tespit edilmesi için herhangi bir inceleme başlattınız mı? Başlatmadıysanız neden?

İki hafta önce HDP’den  soru önergesi

Yaklaşık 15 gün önce de HDP Mersin Milletvekili Çilem Öz, Enerji Bakanlığı’na verdiği bir soru önergesiyle Hürriyet/Tolga Tanış’ın haberi ile gündeme gelen IAEA raporu ve o raporda yazan ancak Türkiye’deki yetkililerin kabul etmeyerek güncelliğini yitirdiğini söylediği tavsiyelerin neler olduğunu, bu tavsiyelerin niçin “güncelliklerini yitirdiği”nin söylendiğini ayrıca o tavsiyelere yönelik bir çalışma yapılıp yapılmadığını sormuştu.

HDP Milletvekili Çilem Öz soru önergesinde Akkuyu Nükleer Santraline 1976 yılında hazırlanan ve Ecemiş Fay hattının ölü fay hattı olarak belirtildiği bir rapora dayanarak lisans verildiğini ancak, aksine bilim insanlarının raporlarının bölgede 500 yıldır 6.0-7.0 büyüklüğünde bir deprem olmadığı için tehlikeli bir enerji birikimi olduğunu ifade ettiğine değinmiş, ÇED raporunda olası bir deprem durumunda ortaya çıkabilecek kaza risklerine yer verilmediğini hatırlatarak bu konuda ne yapılacağını da sormuştu.

1 ay önce CHP’den soru önergesi

CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı da 1 ay önce Hiroşima’nın yıldönümünde TBMM başkanlığına bir araştırma önergesi vermişti. Bu araştırma önergesinde Akkuyu için 1974 yer lisansı verilmesinden sonra Ecemiş Fay hattından başka fay hatlarının olduğunun bilim insanları tarafından tespit edildiğini belirtmiş , santralin kurulmasıyla yaşanabilecek tehlikeye dikkat çekerek Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer enerji santralinin bölgeye, insan sağlığına ve çevreye vereceği zararların tespit edilmesi, bunlara yönelik çözüm yollarının ve politikaların şimdiden belirlenmesi için bir araştırma komisyonunun kurulmasını talep etmişti.

 

Özel haber : Pınar Demircan

(Yeşil Gazete)

 

 

 

More in Enerji

You may also like

Comments

Comments are closed.