LGBTİ+

Afrika: Homofobi bir sömürgecilik mirası

0

Val Kalende imzasıyla guardian.com’da yayınlanan yazıyı Yeşil Gazete gönüllü çevirmenlerinden Müşerref Bayraktaroğlu’nun çevirisiyle sunuyoruz.

* * *

 

Gey karşıtı yasalar Afrika’ya Batılı Sömürgeciler tarafından tanıtıldı. Bugün, İlk sömürgeci ülkeler LGBT haklarını kabul ederken Afrika hala geçmişte saplanıp kalmış durumda, diyor Val Kalende.

Daha fazla ülkenin kapsayıcı insan haklarına yöneldiği bir zamanda, Afrika geri doğru adımlar atıyor. Özellikle gey hakları konusunda, sömürgecilikten önce olmamasına rağmen, gey karşıtı yasaların köklerinin olduğu döneme doğru adımlar…

 

Çoğu Afrikalılar, sömürgecilikten önce birçok geleneksel kültürün farklı cinsiyetlere ve cinsel tercihlere karşı hoşgörülü olmasına rağmen, homofobiyi sömürge mirası olarak kabul etmiyor. Örneğin, seyahatim sırasında, Ganda ve Baganda ( Uruguay’ın en büyük etnik grubu), asil zümreden kadınlara erkek unvanlarla hitap ediliyor, kadınlardan beklenen görevlerin yapılmasına gerek görülebiliyor ya da görülmeyebiliyor. Daha ayrıntılı olarak, Azande-Kongo’dan Beti-Kamerun’a, Pangwe-Gabon’dan Nama-Nambiya’ya, sömürgecilik öncesi Afrika’da , eşcinsel beraberliklerin etnografik kanıtı var.

Afrika sömürgecileri, Afrika’nın farklılıkları kapsayan değerleri yağmalayarak, Afrika tarihini ve Afrika’yı bugüne kadar esir alan etkilerini yeniden yazdı. Yasa tasarısı konusunda ihtilafları geleneksel bir özgünlük kazanmış Kabile şefleri ve yerel mahkemeler, eşcinselliğin suç olarak kabul eden Avrupa Ceza Hukuk Sistemi le değiştirildi. Ayrıca, sözde eşcinsellik yasalarının, Afrikan cinsel yasalarını, Hristiyanlığın etkisi olmaksızın etkilemeyeceğini vurgulamak önemli. Hristiyanlık, ilkel olarak Afrika kültürünü ört bas ermek için ve Afrikalıların cinsel hayata dair geleneksel yorumlarını şeytanmış gibi göstermek için kullanıldı. İncil, heteronormatif ( heteroseksüelliğin tek doğal yönelim olduğunu savunan görüş) durumların misyonerliğini yapmak üzere Afrikan seksüalitesini yıkarak, Afrika ahlakının inancı oldu.

Fakat cinsellik, sömürgeci ülkelerin Afrika hakkında değiştirdikleri tek şey değil. Avrupa sömürgeleri askeri zafer yoluyla kuruldu, böl ve yönet politikası ve dini politikalarla sürdürüldü. Sömürgeci ülkeler, Afrika’yı ele geçirmek için, çoğunun etnik düşmanlıkta doruğa ulaşan bölünmeleri için kendi kendilerini suçlaması gibi, Afrikalıları Afrikalılara düşman etmek zorunda olduklarını anladılar. Diğer şeylerin arasında, böl ve yönet sömürge politikası etnik gerilimi kışkırttı. Örneğin, Ruanda’yı ırk ve sınıfa bölerek, Alman emperyalistler Tutsileri ve Hutuları karşı karıya getirdiler. Aynı anda Sudan’da İngiliz Emperyalistler, bugüne kadar süregelen bölünmeler yaratarak Kuzeyli Müslüman inancını Güneyli Hristiyan inancından ayırdılar.

AMERİKALI PROTESTANLAR

Bugünün sömürge sonrası dünyasında, Birleşmiş Milletler Protestanlarının, Afrika’nın cinsel politikaları üzerindeki etkisi ölçülü olamıyor. Sömürgeci atalarının bıraktıkları yerden ele aldılar ve gey karşıtı kampanya sürdürenlere, LGBT topluluklarına karşı sert yasaların savunucu yanlarını bularak, inançsal beyin yıkamayla propaganda yapıyorlar. Bu nedenle, Scott Lively ve Lou Engle gibi Amerikan misyonerlerini, Hristiyanlığı öğrettikleri ülkelerde LGBT insanlarının korunması için, sorumlu tutmak elzem.

Afrikalılar eşcinselliği getirmekten Batılı ülkeleri suçlarken, LGBT’li Afrikalılar sosyal sapkınlar ve suçlular olarak şeytan gibi gösterildi ve politikacılar çözüm olarak kanunları değiştirdi. Afrika’da ihtiyaç duyulan şey, Afrika’nın sömürge öncesi, sömürge sırası ve sonrası bağlamda insan cinselliği üzerine dürüst bir tartışma. Bu, yerel aktivistlerin, sivil toplumun, akademisyenlerin ve medyanın şekillendirmeye başlaması gereken bir konuşma.

Afrikalılar, geleneksel olarak nefret etmeyi reddetmiş, yan yana ayakta durmuş ve farklılıklarını kabul etmiş insanlar olarak, unutulmuş geçmişlerini geri kazanmak zorunda kalacaklar. Afrikalı LGBT aktivistleri tarafından ihtiyaç duyulmuş ve talep edilmesine rağmen, gey karşıtı Afrika ülkelerine karşı kötü davranmak, Afrika homofobisine çözüm olmayabilir. Yardımın kesilmesi gibi Batılı müdahalelere karşı geri çekilme genelde, yeni sömürgeciliğe karşı Afrikan direnişi olarak bildiriliyor. Bununla beraber, geri çekilme yok. Her zamankinden çok, Afrika’nın ihtiyacı olan, LGBT hakları için küresel bir başkaldırı.

Son dönemde yayınlanan Kenya’lı yazar ve gazeteci Binyavanga Wainaina’nınki gibi hikâyeler, Afrikan yapısında insan cinselliği üzerine anlamlı tartışmalara katkı sağlayabildi. Wainaina’nın hikâyesi politik olmak zorunluluğu bulunmayan kişisel bir tercihten oluşmasına rağmen, kıtada LGBT insanlarının kabulüne giden uzun bir yolun başlangıcı olabildi.

Yeşil Gazete için çeviren: Müşerref Bayraktaroğlu

(theguardian.com, Yeşil Gazete)

More in LGBTİ+

You may also like

Comments

Comments are closed.