Doğa MücadelesiManşet

Ada Dayanışması: Yıldızkoy’u imara açmaktan vazgeçin

0
Fotoğraf: Ada Dayanışması

Ada Dayanışması, Gökçeada Sualtı Milli Parkı’nın içinde yer alan, deniz flora ve faunası koruma altında olan Yıldızkoy’un imara açılması girişimlerine yönelik bir açıklama yaptı.

Açıklamada “Eşsiz bir güzelliği imara açmaya kalkmak ve de bu imar projesinin bir çevre felaketine yol açmayacağını savunmak en hafif deyimiyle halka gerçeği söylememektir” ifadeleri kullanıldı.

‘Rant politikaları Yıldızkoy’a kadar ulaştı’

Rant politikalarının, Kuzey Ege Denizi’nin ortasında yer alan ve doğal güzellikleriyle adından söz ettiren Gökçeada’yı dört bir yandan kuşatmış durumda olduğu vurgulanan açıklamada, “Öyle ki, bugün bu politikaların ayak sesleri, dünyanın tek cittaslow (yavaş şehir) adası Gökçeada’daki Türkiye’nin ilk ve tek ‘sualtı milli parkı’ Yıldızkoy’a kadar ulaştı” denildi.

Yıldızkoy’a dair planlama çalışmaları 2010 yılında başlamıştı. Koy, 2012 yılında imara açılmış ve 2015 yılında da konut gelişim alanı ilan edilmişti.  2021 yılı ekim ayı itibariyle de imar planının son hali Belediye Meclisi’nde onaylandı.

‘Hali hazırda birçok sorunla karşı karşıya’

Benzersiz bir ekosisteme sahip Yıldızkoy’un ülkemizin su altı zenginliklerini gelecek nesiller için koruyup saklayacağımız en değerli doğal miraslarımızdan biri olduğu belitilen açıklamada şunlar söylendi:

“Etrafındaki mevcut yerleşim yerleri ve turizm tesislerinin atık suları, altyapı yetersizliği ve kıyı şeridine atılan çöpler bile son yıllarda Yıldızkoy’daki biyolojik çeşitliliği tehdit etmektedir. Geçtiğimiz yaz atık sular ve küresel ısınma ile birlikte artan deniz suyu sıcaklıkları deniz salyası gibi mikrobiyolojik felaketleri Yıldızkoy’a kadar getirmiş, altyapı eksikliği sebebiyle zaten hassas olan su altı canlılığı bu felaketten olumsuz etkilenmiştir. Doğanın bütün bu haykırışları göstermektedir ki; insan nüfusu ve etkileri ekosistemin taşıma kapasitesinin artık çok üstündedir. Bizlerin bunu fark etmemiz ve bir an önce bu hatadan geri dönmemiz gerekmektedir. Onaylanan bu imar planının uygulamaya konulmasının bölgedeki nüfus ve atık birikimini hızla artıracağı ve deniz ekosisteminin tamir edilemeyecek şekilde zarar göreceği bilimsel temellere dayanan bir gerçektir.”

‘Hayvancılık ve tarım zarar görecek’

Açıklamada “Yıldızkoy ayrıca sahip olduğu mera alanlarıyla, kuzey, güney rüzgarına izin veren vadi yapısıyla hem hayvancılık hem tarımsal üretim hem de arıcılık için elverişli flora ve coğrafi koşulları barındırmaktadır” denildi.

Böyle bir alanda ortaya çıkacak olası yapılaşma ve bu yapılaşmanın beraberinde getireceği kirliliğin adaya mal olmuş organik ada sıfatının zedelenmesine, Gökçeada kuzusu, Gökçeada arısı gibi tescilli değerlerin yok olmasına zemin hazırlayacağı belirtilen açıklamada şunlar söylendi:

“Şüphesiz ki ada ekonomisi geri dönüşsüz yapılaşma politikalarıyla değil ekolojik hassasiyetlerin gözetildiği, sürdürülebilir bir tarımsal üretimle sağlanmalıdır. Bugün imar planlarıyla somutlaşan rant, doğası gereği, beraberinde getirdiği yapılaşma ile geri dönülmez bir ekolojik tahribat yaratmaktadır. Öte yandan Yıldızkoy gibi insanların ve üzerinde yaşayan diğer canlıların müşterek alanı olan kıyılar, tarım alanları ve meraların küçük bir grubun tasarrufuna bırakılması sosyal adaletsizliği de derinleştirecektir.”

‘Tescilli arkeolojik alanlar var’

Yıldızkoy’un tescilli arkeolojik alanların yer aldığı bir bölgede bulunduğu hatırlatılan açıklamada “Antik İmbros şehrinin Yıldızkoy’u da içine alan geniş bir alanda yayılım gösterdiği bilinmektedir. Yıldızkoy, M.Ö. 3000’lere tarihlenen ve yıllardır bilimsel kazılara devam edilen Yeni Bademli Höyüğü’nün etkileşim alanındadır. 5 bin yıl kadar önce Yenibademli Höyük’e kadar girinti yapan bir koy olduğu düşünüldüğünde, Yıldızkoy, Kaleköy ve Eski Bademli tepeleriyle birlikte denize doğru bir burun oluşturduğu için arkeolojik araştırmalarda bu alanlar bütünsel olarak ele alınmalıdır. Bu özellikleriyle 3. Derece Arkeolojik Sit alanı sınırlarında tanımlanan Yıldızkoy’un koruma kararları kapsamında olduğu asla unutulmamalıdır” bilgileri paylaşıldı.

Mekansal hafıza için de Yıldızkoy’un bölge halkı için önemli bir lokasyon olduğu belirtilen açıklamada  “Yıldızkoy tarih boyunca Gökçeada’da yaşamış pek çok topluluğun genç kuşakları için bir hatırlama ve hafıza mekanıdır. Bunları yok etmeye, ne kimsenin hakkı olabilir ne de yetkisi. Bugün adada yaşayanlar ve gelecek nesiller için Yıldızkoy’u pazarlıksız bir şekilde korumak bizlere düşen yurttaşlık görevidir” ifadeleri yer aldı.

‘Bu projeden vazgeçin’

Pandemi döneminde Gökçeada’nın değerinin daha iyi anlaşıldığı ve birçok nsan için nefes alma yeri olduğu belirtilen açıklamada “Ancak bunun yansımaları geçtiğimiz yaz gözle görülür şekilde ortaya çıktı ve adanın su, enerji, kanalizasyon gibi altyapı hizmetleri birçok açıdan yetersiz kaldı. Kaldı ki; adanın çöp ve geri dönüşüm sorunu henüz çözülememişken yeni alanların imara açılmasının bu sorunu daha da derinleştireceği aşikardır” denildi.

Açıklamada “Adanın mevcut altyapısı, enerji, temiz su, ulaşım gibi temel konularda bile zorlu sınavlar verirken, Yıldızkoy gibi eşsiz bir güzelliği imara açmaya kalkmak ve de bu imar projesinin bir çevre felaketine yol açmayacağını savunmak en hafif deyimiyle halka gerçeği söylememektir. Bundan acilen vazgeçin” denildi.

Son olarak açıklamada Çağrımız projenin hem Ankara ve Çanakkale’deki hem de ada yerelindeki sorumlularınadır. Bu ülke de, bu ada da ‘çılgın projeler’e yeterince doydu; gelin yarınları da düşünün ve bu telafisi imkansız projeden bütünüyle vazgeçin” çağrısı yapıldı.

You may also like

Comments

Comments are closed.