Avrupa Parlamentosu AB-Türkiye Delegasyonu Eş-Başkanı Hélene Flautre‘un Gezi Parkı Nöbeti ile ilgili gönderdiği mesajı yayınlıyoruz.
* * *
Sevgili dostlar,
Aramızdaki uzaklığa rağmen davanıza tüm yüreğimle güçlü desteğimi ifade etmek isterim: Barışçıl şekilde gösteri ve Taksim’in son akciğerini koruma hakkı ve daha genel olarak, Boğaz’a üçüncü köprü gibi çok sayıda büyük projeyle ekoloji ve ekonomi arasında hızla bozulan dengenin yeniden tesisinin zorunluluğu.
2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul, aynı zamanda, dolaylı olarak II. Avrupa Kent Şartı’nın da imzacısıdır. Bu nedenle, yerel ve bölgesel Türk makamları sürdürülebilirliği, kentsel kullanılabilirliği ve iyi yönetişimi, özellikle kentsel projelere kentlilerin katılımı yoluyla sağlama yükümlülüğü altındadır. Ancak maalesef Gezi Parkı buna bir karşı-örnek oluşturmaktadır. Aynı şekilde yetkili makamlar yerel ve küresel çevreyi korumak ve biyo-çeşitliliği sağlamakla yükümlüdür. Aynı şekilde İstanbulluların sağlığını da. Unutmayalım ki sağlıklı bir ağaç havayı temizler, doğal bir iklimlendirme aracıdır ve bazı kirleticileri yok eder. Ancak alışveriş merkezlerinin bu tür özellikleri bulunmamaktadır. İstanbul gibi hareketli ve devasa bir şehirde parklara ve yeşil alanlara olan ihtiyaç vatandaşlara, ekonomik seviyelerinden bağımsız olarak, açık havada dinlenme ve eğlenme alanı sağlaması nedeniyle önemlidir. Bu herkesin, bazı emlak spekülatörlerinin çıkarı uğruna feda edilemeyecek hakkıdır.
Hélene Flautre, Avrupa Parlamentosu AB-Türkiye Delegasyonu Eş-Başkanı
* * *
Mesajın Fransızca Orjinal Metni
Chers amis,
Je souhaite exprimer toutes mes condoléances à la famille du jeune Karakas ainsi que mes meilleurs vœux de rétablissement aux blessés, anonymes ou célèbres, qui ont courageusement soutenu sur place le mouvement de protection du Gezi Park.
Malgré la distance je souhaite vous affirmer de tout mon cœur mon profond soutien à votre cause : le droit de manifester pacifiquement, la protection du dernier poumon de Taksim et plus généralement la nécessité d’un rapide rééquilibrage entre l’écologique et l’économique mis à mal par de nombreux
grands projets à l’instar du futur troisième pont du Bosphore.
Capitale européenne de la culture en 2010, Istanbul, fut également indirectement signataire de la charte urbaine européenne II. A ce titre les autorités locales et régionales turques s’étaient engagées à développer la durabilité, la convivialité et la bonne gouvernance urbaine, notamment par l’inclusion des citoyens-citadins aux projets urbains. Gezi park constitue malheureusement un contre-exemple. De même qu’elles s’étaient engagées à protéger l’environnement local et global, à maintenir la biodiversité. Il en va de la santé des stambouliotes. N’oublions pas qu’un arbre en bonne santé constitue un véritable filtre à air, un climatiseur naturel, et qu’il peut également épurer certains polluants. Les centres commerciaux ne peuvent se substituer à ces fonctions. Dans une ville aussi dynamique et gigantesque qu’Istanbul, le besoin en jardins et espaces verts est d’autant plus nécessaire qu’il garantit aux citoyens, indépendamment de leurs conditions économiques, des espaces de repos ou de loisirs de plein air. C’est un droit pour tous qui ne doit pas être remis en cause au profit de quelques spéculateurs immobiliers.
Hélène Flautre, Co-Presidente de la délégation UE-Turquie au Parlement européen.