Buyrun, Nelson Mandela’yı siyasallaştırın

Tüm büyük haberler, ne kadar üzücü veya ne kadar çığır açıcı olursa olsun sosyal medyanın gücüyle politika hakkında dırdır etmek için araç ediliyor. Nelson Mandela’nın ölümüyle önümüzdeki günlerde kendisi hakkında sosyal medyada pek çok farklı görüşte yazı ve siyasi yorum paylaşılacağı kesin. İyi niyetli yorumlar da yapılacak olsa Mandela bir beyaz romantizmi çerçevesinde hatırlanacak, oysa bir dönem Mandela beyazlar için teröristti.

Mandela beyazlar için teröristti

Tüm büyük haberler, ne kadar üzücü veya ne kadar çığır açıcı olursa olsun sosyal medyanın gücüyle politika hakkında dırdır etmek için araç olarak kullanılıyor. Nelson Mandela’nın ölümüyle önümüzdeki günlerde kendisi hakkında sosyal medyada pek çok farklı görüşte yazı ve siyasi yorum paylaşılacağı kesin. İyi niyetli yorumlar da yapılacak olsa Mandela bir beyaz romantizmi çerçevesinde hatırlanacak, oysa bir dönem Mandela beyazlar için teröristti.

İşin doğrusu Nelson Mandela politik aktivistti. Katılmasına izin verildiği ilk seçimlere katıldı ve tabii ki de kazandı. Politikada kaybedince baskıcı devlete karşı terörist bir altyapıyla ilişkili Afrika Ulusal Konseyi’ne katıldı. Mandela güvende olmayı seçen, kukla gibi davranan bir “sivil haklar aktivisti” değildi, Mandela devrim aşığıydı. Özgürlüğüne kavuştuktan ve dünyayı kahraman olarak gezmeye başladıktan çok daha sonrasına kadar bile ABD hükümetine göre resmi olarak teröristti. Eğer Mandela’yı kalıpların içine sokacaksak ona özgürlük savaşçısı demeliyiz.

Mandela’dan çıkarabileceğimiz iki adet politik ders var:

Birinci ders: ABD bazen yanlış kişiyi kara koyun olarak damgalıyor.

1990’da Mandela sonunda hapisten çıkarıldığında aslında hapse girmesine CIA’in yardım ettiği ortaya çıkmıştı. İstihbarat örgütü(CIA) Afrika Ulusal Konseyi’nde içerden bir ajan aracılığıyla Güney Afrikalı güvenlik sorumlularına Mandela’nın aktiviteleriyle ilgili kesin bilgi vererek yakalanmasını sağlamıştı. Açıklanan rapora göre kimliği belirtilmemiş emekli CIA çalışanı Mandela’nın yakalanmasından hemen sonra “Mandela’yı Güney Afrika güvenliğine teslim ettik. Onlara tüm detayı verdik, ne giyeceğini, saat kaçta nerede olacağını” demişti.

O zamanlar – ki on yıllar öncesinden bahsediyoruz – ABD birkaç korkunç rejimi sırf anti-Komünist oldukları için destekledi. Mandela’nın hapiste olduğu 1965’ten 1990’a kadar ABD, Demokratik Kongo Cumhuriyetini batırmakta iyi bir iş çıkaran Mobutu Sese Seko’nun hazinesine para yağdırdı.Çünkü anti-Komünistti! Buradan baktığımızda tüm bu olanları kınamak çok kolay, Mandela ise öldüğü zamanda yakalamamızı hatırlattı.

İkinci ders: İsyancıların ne istediğini dinlemeye gerçekten değer.

Bazen, evet, yalan söyleyecekler veya zorbalığa doğru dönecekler. (Güney Afrika’nın kuzey komşusuna ve Robert Mugabe’nin trajedisine bakın örneğin.) Bazen şeytan gibi gösterilmeye başkaldıracaklar. Güney Afrika karşıtı yaptırımlara oy veren Cumhuriyetçilerin anılarını dinlemiyoruz, ama o zamanlar anti-Komünizmi ırkçı baskıyla karşılaştırmışlardı ve anti-Komünizm kazanmıştı. 1986’da Ronald Reagan, Pat Buchanan’a Mandela’nın Afrika Ulusal Konseyi’ne karşıt duruşunun altını çizecek bir dış politika konuşması yazmasını istemişti.

Günlerce ve haftalarca televizyon bize Güney Afrikalı Güvenlik Güçleri’nin barışçıl gösterilere ve masumlara uyguladığı şiddeti gösterdi. Daha sonra siyaların siyahlara saldırdığını okuduk. Daha sonra da Afrika Ulusal Konseyi’nin terörü vardı; yollara mayın döşenmesi, kamusal alanların bombalanması. Hepsi daha fazla baskı ve askeri kanunların emrivakisi için tasarlanmıştı ki zaman içerisinde ırkların savaşı için gerekli şartları yarattı.

Bu okuduğunuz olayların “bir yanda”sını öte yanını göstermeden sunmanın en güzel örneği. Evet, apartheid (ırkçı) devlet zalimdi, ama Afrikalı devrimciler de ırk savaşında ellerinden geleni yapıyorlardı!

Yapmıyorlardı. Bunların pek çoğunun Mandela’yla alakası var. Hapisten kurtarılmış Mandela söz verdiği her şeyi yaptı ve apartheid için siyahların öç almasına tamamen karşı çıktı. Mandela o kadar çok kişiyi şaşırttı ki sonra yeni bir teori doğdu: Güney Afrikalı siyahların veya Afrika Ulusal Konseyi’nin öç almaya o kadar da hevesli olmamasının tek sebebi Mandela’ydı. 2004’te WorldNetDaily okuyucularına Mandela’nın ölümüyle ırk savaşının tekrar başlayacağının bilgisini verdi:

Planlanan operasyonlarından biri 70.000 silahlı siyah adamın Johannesburg şehir merkezine bir saat içerisinde beyazlara saldırmak için taşınmaları. Planlar “Vula Operasyonu” “Uzun Bıçakların Gecesi” “Beyaz Temizleme Operasyonu” “Demir Kartal Operasyonu” ve “Kızıl Ekim Kampanyası” adlarını alıyor. Meçhul kişilerin yakıt noktalarını ele geçirip beyazları katletmeleri bekleniyor. Saldırılar darbeye neden olacak. Kaynaklarımız ülkedeki çoğu siyahın bu planlardan haberi olduğunu söylüyor. Ne zaman ırkçı çatışmalar olsa siyahlar beyazlara “Mandela ölene kadar bekleyin” diyor.

Mandela’nın ölümü üzerine 12 saat geçti ama hala Johannesburg’de eli silahlı siyahların toplandığına dair bir haber yok. Ama birisini politikadan çıkarıp aziz yaparsanız, öyle birisi ki nevi şahsına münhasır ve herhangi bir tanımlamaya sokmanın imkanı yok, tam da böyle çarpıtılmış bir düşünceye düşersiniz. Bağlamı tutmaya ne dersiniz? Mandela’nın doğrularından ve bizim çok çok sonra ancak doğru bulduklarımızdan çok şey öğrenebiliriz.

Slate.com’da David Weigel imzasıyla yayınlanan orijinalinden çevirilmiştir.
Özgecan Kara
Özgecan Kara

Ömrü Bilkent Üniversitesi’nde ve Bocconi University’de bir takım dersleri alıp vermekle geçti. Kurumsal bir firmada üst düzey yönetici olmak üzere hazırlandığı yolu sevmedi, kendi yolunu çizmeye çabalıyor. Sosyoloji meraklısı. Yeşil Gazete’de Türkiye haberi yapıyor; kadın, lgbt, emek, tüketim kültürü üzerine okuyor; komiklikli köşe yazıları yazıyor. Daha fazlası için @ozgevon

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

‘Süper zenginlere vergi’ G20 Zirvesi’nin sonuç bildirisine girdi

Rio'da yapılan G20 Zirvesi'nin sonuç bildirgesinde dünyayı en çok kirleten süper zenginlere ek vergi, iklim finansmanının artırılması yer aldı; 1.5C hedefi teyit edildi

İspanya’da ölümcül selin ardından halkın artan öfkesi istifalara yetmiyor

İspanya'nın Valensiya kentinde en az 222 kişinin canına mal olan sel felaketinin ardından öfkeli halk sokaklara dökülüp istifa isterken, yerel yetkililer sorumluluktan kaçıyor.

İklim uzmanları: Trump’ın dönüşü iklim eylemini etkiler ama geri döndüremez

İklim uzmanları, Trump'ın yeniden seçilmesinden dolayı iklim eyleminin ağır bir darbe alsa da bugünkü konjonktürde herhangi bir ülkenin politikasından daha güçlü olduğu konusunda birleşiyor

İklim, göçmenler ve kadınlar için kötü haber: Trump başkanlığa çok yakın

Zaferini ilan eden Donald Trump ABD'deki ikinci başkanlık dönemine çok yakın. Sonuçların kesinleşirse ABD'deki hak savunucuları ve iklim politikacıları için işler zorlaşacak.

Cem Özdemir’in Greta Thunberg’e yönelik İsrail tepkisine eleştiri yağdı

Alman Yeşilleri'nden Tarım Bakanı Özdemir'in İsrail saldırılarını eleştiren genç iklim aktivistine desteğin 'gözden geçirilmesini' istemesi, tepkiyle karşılandı.

EN ÇOK OKUNANLAR