Yeşil Ekonomi.com sitesinde yayınlanan habere göre, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı lisanssız elektrik üretiminde kurulu güç üst sınırı 500 kW’dan 1 MW’a yükseltildi.
TBMM Genel Kurulunda görüşülerek 14 Mart 2013’te kabul edilen Elektrik Piyasası Kanunu Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Kanun ile yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı lisanssız elektrik üretimi kurulumları için halihazırda 500 kW olan üst sınır 1 MW’a yükseltiliyor.
Bu sınır Bakanlar Kurulu kararı ile rekabetin gelişmesi, iletim ve dağıtım sistemlerinin teknik yeterliliği ve arz güvenliğinin temini ilkeleri çerçevesinde, kaynak bazında beş katına kadar artırılabilecek.
Kanun aynı zamanda lisansa tabi olarak rüzgar veya güneş enerjisi üretim tesisinin kurulacağı sahaların sahipleri tarafından başvuru yapılması halinde aynı saha için yapılan diğer başvuruların dikkate alınmayacağı ve başvurularda tesislerin kurulacağı saha üzerinde son üç yıl içinde elde edilmiş en az bir yıl süreli standardına uygun rüzgar veya güneş ölçümü bulunması zorunluluğu da hüküm altına alıyor.
Lisanssız Elektrik Üretim Derneği Başkanı Yalçın Kıroğlu ise yenilenen Elektrik Piyasası Kanunu’nun, yönetmeliği 21 Temmuz 2011’de çıkan hukuki altyapısı ise 26 Haziran 2012’de tamamlanan lisanssız elektrik üretimi sektörü için “doping” etkisi yaratacağını ifade etti.
Kıroğlu TBMM’deki Elektrik Piyasası Kanunu görüşmeleri sırasında 9 Ocak 2013 tarihindeki komisyon toplantısına Lİ-DER’i temsilen kendisi ve Yönetim Kurulu Üyesi Mürşat Özkaya ile katıldıklarını, bu toplantıda sınırın 1 MW’a çıkarılmasının özellikle güneş enerjisi firmaları için oldukça önemli sonuçları olacağını, rüzgar enerjisi açısından ise 500 kW’lık sınır nedeni ile kısıtlı sayıda ürün ve üretici ile çalışmak zorunda kalan firmaların sektöre daha fazla ürün sunabilmelerini sağlayıp, ellerini güçlendireceği görüşlerini paylaştıklarını söyledi.
Lİ-DER Başkanı Kıroğlu’na göre karar sektörün pazar kapasitesini daha fazla arttırmanın yanında toplam yatırımlarda kW başına maliyetlerin de düşmesini sağlayacak. Bu durum iç verimlilikleri artacak projeler için yapılacak yatırımların geri dönüş sürelerini azaltıp, yatırımcıların finansman desteklerine daha kolay ulaşmalarını sağlayacak
Yalçın Kıroğlu’na göre kararın yürürlüğe girmesi sonrası tek bir tesis ile üretilecek elektriğin artacak olması daha fazla yatırımcının sektörde yatırım gerçekleştirmesini sağlayacak iken, bu durum ise Türkiye’nin lisanssız elektrik üretimi alanında artacak kurulu gücü sayesinde enerji ithalatının azalmasına katkı sağlayacak.
Kamunun kamulaştırılması lazım
Konuyla ilgili Yeşil Gazete’ye konuşan Avrupa Yenilenebilir Enerji Birliği Mütevelli Heyeti üyesi ve Türkiye temsilcisi ve Marmara Üniversitesi Enerji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar “Esas yapılması gereken kamunun kamulaştırılması” diyor.
“Bu üst sınır değişiklikleri önemli ancak bir bakımdan da detay. Önemli olan Türkiye’nin ekoloji-enerji-ekonomi üçgeninde uzun vadeli modellemeler yapması. Bu modeller dünyanın her ülkesinde yapılıyor ancak bizde ne yazık ki yok.” diyen Uyar, yeni çıkan yasanın felsefesinin yenilenebilir enerjinin serbest piyasada işleyebilir hale getirilmesini sağlamak olduğunu belirtiyor.

“Burada yapılan kamunun denetimini serbestleştirmek ve kısıtlama yetkilerini azaltmak. Bu süreci Avrupa Birliği de yaşadı, ancak sonra baktılar böyle olmuyor, “kamu denetlesin” dediler. Tartışmalar hala devam ediyor. Türkiye’de enerji politikalarının her birey ve topluluk tarafından denetlenebilmesini sağlamamız, bu anlamda kamuyu kamulaştırmamız gerekiyor” diyen Uyar’a göre mevcut durumda amaç, özel sektörün taleplerini karşılamak.
“Kömür, petrol, nükleer gibi enerji “çözümlerine” hemen “buyrun” deniyor. Yenilenebilir enerji çözümlerine ise direniyor. İhtiyacımız olan, uzun vadeli ve enerji-ekoloji-ekonomi ayaklarını içeen modeller oluşturmamız, çözüm üretmemiz gerekiyor” diyen Uyar, lisanssız yenilenebilir enerji üretiminde üst sınırın 500 kW’tan 1 MW’a yükseltilmesi kararını ise yetersiz buluyor: “Bu karar güneş enerjisi için iyi, çünkü toplulukların fotovoltaik güneş pilleriyle üretim yapmasında ölçeği genişletmelerini sağlar. Ama rüzgar için bu geçerli değil. 500 KW’lık rüzgar tribünleri 1996’da kaldı, şu anda piyasada bulmanız bile zor bunları. Bunu söylediğimizde ‘O halde 1 MW’a çıkartalım üst sınır, hatta gerekirse 2.5 MW yapalım’ dediler. Bu durum, orta ve büyük ölçekli rüzgar enerjisi üretmek isteyenlerin lisans başvurularıyla uğraşmamak için bir yol olarak görülüyor.” cümleleriyle durumun göründüğü kadar basit olmadığını belirtiyor.
Mevcut elektrik dağıtım şebekemizi “fosil” sıfatıyla tanımlayan Uyar, “Akıllı şebekeler olmadan olmaz. Aksi halde siz üst sınırı 5 MW’a da çıkarsanız, . şebeke bunu alıp, fazlasını depolayıp ihtiyaç halinde kullanacak altyapıya sahip olmaz” diyor.
Prof. Uyar’a göre, 500 kW altı üretim topluluk ölçeği için desteklenmesi gereken bir üretim şekli. Örneğin Kaliforniya Lanchester’da 1 Ocak 2014 tarihinden itibaren her evin çatısında 1 kW’lık güneş enerjisi sistemi konması zorunluluğu getiriliyor” diyen Uyar, bu konuda ABD’de katılacakları uluslararası bir etkinliğin haberini de paylaşıyor.
“Enerji sisteminin özgürleşmesi lazım” diyor Uyar.
“6 senedir sürüncemede bırakılan, 83.000 MW’lık yenilenebilir enerji lisans talebini önce 7.000 MW’a indiren, ardından da bürokratik engeller çıkaran sistemin özgürleşmesi lazım. Uzun vadeli bütüncül modellerin oluşturulması, kamunun kamulaştırılması, her birey ve topluluğun enerji meselesinde etkin özne yapılması… Enerjide çözümün şartları bunlar.”
(Yeşil Gazete, Yeşil Ekonomi.com)