Şu acayip dünyada kadın kadına yürümek

Son 1 yıldır kadın hareketi açısından sadece Türkiye’de değil, dünyada da oldukça hareketli günler yaşanıyor.

Türkiye’de kürtaj yasağı tartışması ile  bir anda  daha önce olmadığı kadar belirgin şekilde toparlanan kadın hareketi, hükümetin yine üstün bakkal hesapları neticesinde ortaya attığı  nüfus politikası fikri gereği kadınlara giydirmek istediği “muhafazakar politika entarileri”ni kabul etmedi, iade etti. Medya dahil pek çok çevreyi sindiren başbakan Erdoğan’a  “ Haddini bil” diyebilen iki toplumsal hareketten birisi olarak ( diğeri de Kürt hareketidir)  tarihe geçti.

Tabii, kadın meselesi , tüm dünya kadınlarının meselesi.

Kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüz gündemi, bu sene Hindistan’da yaşanan olaylarla, bir anda  tüm dünyanın gündemine girdi ve büyük tepki uyandırdı. Sevgilisi ile sinema dönüşü bindiği otobüste 6 kişinin tecavüzüne uğrayan genç kadının ölümü, kadına yönelik şiddete karşı adeta küresel bir feminist fırtına yarattı.  14 Şubat’ta  dans etmek üzere “1 Milyar Kadının Dans Etmesi Devrimdir!”  sloganı ile tüm dünyada sosyal medya üzerinden örgütlenen “One Billion Rising” hareketi, küresel iklim değişikliğine karşı yapılan eylemlerden sona gerçekleştirilen ikinci ulusüstü küresel eylemdi.  (http://www.onebillionrising.org/livestream). Eylem Türkiye’de de 27 şehirde ve 55  noktada gerçekleştirildi.

One Billion Rising Yeni Delhi'de de milyonlarca kadını biraraya getirdi

Bu eylem sadece küresel olması ile değil,  seçtiği yöntem ve örgütlenme şekli ile de diğer kadın eylemlerinden ayrışıyor. Bedenine ve kimliğine yönelen şiddete, kamusal alanlarda dans ederek karşılık vermek, büyük bir meydan okumadır.  Bu derin  bir devrimdir.  Asiliktir. Bu eyleme katılan  kadınlar,  yıllar sonra milat kabul edilecek bir tarih yazdılar. Doğmamış kız çocuklarına, enfes bir armağan verdiler.

Ve geldik bugüne. Bugün 8 Mart 2013.  8 Martları seviyorum. Kadın kadına sokağa çıkıp yürümeyi, şarkı söylemeyi, meydan okumayı seviyorum.  Bu sene de pankartlar ve  sloganlar  renk renk,  çeşit çeşitti. Yine 8 Mart’ta kadın kadına yürüdük, şarkı söyledik. Bedenimize, kimliğimize, emeğimize, hayatlarımıza sahip çıkmak için, barış için, adalet için, geceyi de, sokakları da, meydanları da terk etmedik.

Not: Başörtülü kadınlar yok denecek kadar azdı. Başka bir yazının konusu olsun.

Fotoğraflar: Aysen Ataseven

 

 

Aysen Ataseven

 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer bağımlılığı ve kömürden çıkış projeksiyonu olmaması eleştiriliyor.

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

EN ÇOK OKUNANLAR