Dünya kamuoyuna doğru… – Gündüz Vassaf

Kaç kişinin oyunu alabilir ki dünyanın kabuk değiştirdiğini, ülkesinin tarihten silineceğini söyleyen politikacı?

İmparatorluklarımız, dinlerimiz, ideolojilerimiz, kahramanlarımız…

Bir bakıyorsunuz tarihin çöplüğündeler.

Eski Mısır. Bu en uzun Ömürlü uygarlığın tanrıları bile yerlerini günümüz dinlerine terk ettiler.

Güneşimizle birlikte Dünyamızın da kara delikte sonu olacağını bildiğimiz halde dinlerimizin vaat ettiği Ölümsüzlüğün bağımlılığında geçiciliğimize karşı çaresiz grpınıştayız. Günümüzü kalıcı kılmak istiyoruz.

Tarihin geçiciliğini yadsımamızın aymazlığında, geleceğimizi geçmişe ilan ettiğimiz zaferlere ipotek ediyoruz.

Türkiye, Osmanlı’ya karşı zaferdi. İsrail, Yahudi olmayanlara.

Amerika, İngiliz sömürgeciliğine.

Bugün bu ülkelerin başındakilere sorsanız hepsinde aynı kalıcılık patolojisinin hezeyanı:

“Ülkemiz ilelebet var olacaktır!”

Olmayacak.

Rejimlerimizin temsilcileri, örneğin koca Sovyetler Birliği ve müttefiki rejimlerin bir anda tarihten silindiğinin bizzat tanıklıklarına rağmen günün dokunulmazlığının uçuşunda. Biz de o hezeyanın parçasıyız. Kaç kişinin oyunu alabilir ki dünyanın kabuk değiştirdiğini, ülkesinin tarihten silineceğini söyleyen politikacı?

Yerel sorunlara duyarsız, küresel konularda yetersiz, finans kapital karşısında güçsüz ulus devlet tarihi işlevini yitirdi. Temsilcilerimiz uzatmalara oynuyor.

Birleşmiş Milletler’de bayrak boylarının aynılığında, milli marşlı devlet protokol tiyatroları tantanasında, kendilerini dev aynasında, mevcut düzene egemen devlerle eşit görüyorlar. Sonu belirsiz bu geçiş döneminde ne yapılabilir?

Her beş kişiden birinin Güneş’in Dünya’nın etrafında döndüğüne inandığı Amerika yeni başkanını seçme arifesinde. Küresel ısınmaya karşı Kyoto Protokolü’nü imzalamayan, Güney Afrika’daki Durban çevre toplantısında Çin’le birlikte sınırlamalara direnen, Amerika.

Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taraf olmayan Amerika. Meclisi, dünyanın neresinde, kim olursa olsun, Pentagon’a istediğini yakalayıp sorgulama, tutuklama yetkisi veren yasa tasarısını Önümüzdeki hafta Başkan’a imzası için sevk edecek ülke Amerika.

Çıt yok.

Dünya Amerika’ya, Amerika Amerikalılara bırakılmayacak kadar önemli.

Amerikalı olmayanlar tribünlerde seyirci. Seçim öncesi gene her ülkede ‘Amerika uzmanları’ türeyecek. Bir yıl boyunca onların ahkâm kesmeleri dinlenecek. Sonuçlar beklenecek mi?

Alışageldiğimiz rejimlerin meşruiyetinin sorgulandığı, pamuk ipliğine bağlı ekonomik düzeninin sallandığı, uzun bir kışa doğru sürüklendiğimizin ürkütücü emareleri karşısında, dünya kamuoyunun zorbalıkla susturulmak istenen “Biz % 99’uz” hareketiyle bütünleşerek ABD’ye yol gösterebilecek güçte olduğunu biliyorum. Kararlılığında şüpheliyim.

Radikal

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1072145&Yazar=G%DCND%DCZ%20VASSAF&Date=11.12.2011&CategoryID=113

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR