Açık Radyo’suz olmaz!

Hüznün fiziği"nin diyalekti açısından bakarsak en derin hüzünler en coşkulu ve en mutlu adımları getirecektir. Tabii yaşama ve mücadeleye olan inancımızı yitirmemişsek...

Bazı sesler vardır hayatımızda, olmazsa olmaz. En azından benim için bu böyle. Suyun çağıltısı, ormanın fısıltısı, rüzgarın uğultusu, kuşların cıvıltısı, toprağın haykırışı, dağların yankısı, annemin nidası, oğlumun gülüşü ve bir de Rodrigo’nun gitar konçertosu… Boşluğunu anında hissettiğim Açık Radyo‘nun sesi de bu seslerin her biri ve aynı zamanda hepsi desem abartmış olmam herhalde.

Programcısı ve sürekli dinleyicisi olduğum radyomuzu, RTÜK‘ün acımasız kararı gereği, tüm programcı ve radyo emekçisi dostlarımızla bir süreliğine de olsa canlı yayında saniyeleri sayarak kapatmak zorunda kalışımız beni çok duygulandırdı. Yıllarca emek verip ellerimle büyüttüğüm çiçeğimin-çocuğumun, benden koparılışı ve ne zaman geri dönüşünü bilemeyişimin hüznüydü belki de bu yaşadığım. Hemen toparlanıyorum.

Buradan şu sonuç çıkmasın: hayırdır teslim mi oluyorsun? Asla! Tam tersine yaşadığım bu derin hüzün bir sonraki adımım için beni daha köklü ve daha azimli kılıyor. Örneğin radyo açılır açılmaz yayınlayacağım programım hazır. Radyo açılırsa demiyorum çünkü açacağımızın bir yolunu bulacağımıza inancım tam. Tüm yol arkadaşlarımda da bu inancı görüyorum. Ayrıca biraz teoriyi zorlayarak birşey söylemek istiyorum. “Hüznün fiziği”nin diyalekti açısından bakarsak en derin hüzünler en coşkulu ve en mutlu adımları getirecektir. Tabii yaşama ve mücadeleye olan inancımızı yitirmemişsek! Ki bunun ibareleri de fazlasıyla var.

Söz bizim sözümüz, ses bizim sesimiz

Açık Radyo, kapatılsa da kapatılamadı. Hemen her kesimden insanlar ve kolektiflerin tepkisi çığ gibi büyüyor. Çünkü gördükleri tek şey; sayısız gönüllü programcının ve radyo emekçisinin tüm samimiyetiyle kamusal alanın niteliği için çalıştığı oldu bugüne kadar. Daha da önemlisi sesini duyurma yetisi olmayan her nesne dile geldi Açık Radyo’da. Yaşamın bütünselliğinde yer alan canlı-cansız hiçbir varlık dışarıda kalmadı.

İşte bunun için Açık Radyo açık kalmalı ve biz elimizden ne geliyorsa potansiyelimizi bunun için sonuna kadar kullanmalıyız! Çünkü Açık Radyo’nun sesi bizim sesimiz, araya giren hiçbir görüntü yok. Herhangi bir sermaye grubunun erki yok! Söz bizim sözümüz, ses bizim sesimiz susturmayalım! Açık Radyo olmazsa gerçekten olmaz!

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer bağımlılığı ve kömürden çıkış projeksiyonu olmaması eleştiriliyor.

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

EN ÇOK OKUNANLAR