Dünya ülkelerinin küresel ısınmayı endüstri öncesi döneme kıyasla 1,5 ile 2 derece arasında sınırlama sözü verdiği Paris Anlaşması‘nın üzerinden tam beş yıl geçti.
12 Aralık 2015’te imzaya açılan anlaşma, kısa süre içerisinde yeterli sayıda imzaya ulaşarak yürürlüğe girdi. O tarihten bu yana Paris, iklim mücadelesinin en önemli odaklarından biri haline geldi. Türkiye ise Anlaşma’yı imzalayan ancak meclisten geçirmeyen 10 ülkeden biri.
Avrupa İklim Eylem Ağı Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz Yeşil Gazete’ye Türkiye‘nin Paris Anlaşması’nı onaylamasının ne anlama geleceğini anlattı.
‘Türkiye oyun dışı kalıyor’
Türkiye’nin iklim performansı açısından başarılı bir ülke olmadığını, ancak az bir çabayla çok şey başarabileceğini de vurgulayan Katısöz, bu çabalardan birisinin ise Paris Anlaşması’nı onaylamak olduğunu söyledi:
Türkiye’nin 2030 yılına kadar emisyon azaltım hedefini revize etmesi, Paris Anlaşması’nı onaylaması, küçük ama önemli hamleler olacaktır. Şu an yeni bir düzenin kuralları konuyor. Türkiye anlaşmayı onaylamadığı için bu oyunun dışında kalıyor. Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji potansiyelini de düşünerek Türkiye’nin kömürden çıkış planlaması yapmaya başlaması rüzgara, güneşe dayalı bir enerji dönüşümüne başlaması gerekiyor. Bu dönüşüm adil de olmalı.”
Katısöz, devletlerin Paris Anlaşması dahilinde verdikleri emisyon azaltım sözlerinin yeterli olmadığını, ancak dünyanın iklim politikaları açısından iddialı bir döneme girdiğini belirtti. Bunlara örnek olarak ise, Avrupa Birliği’nin 2020’ye kadar emisyonlarını sıfırlayacağını söylemesi, Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni başkan Joe Biden’la birlikte Paris Anlaşması’na geri dönecek olmasını söyledi.
